20 Mayıs 2013 Pazartesi

Toroslar’da Bir Doğa Kahramanı ve "Vicdan-Sızlar "

Kentsel Dönüşüm, 2 B Arazileri ve İnşaat furyası derken Türkiye’nin bir çok kentinde neredeyse boş arsa. bulmak olanaksız hale geldi.

Kentlerde durum buyken köylerde ise HES’ler, Altın ve Mermer şirketleri devreye giriyor. Kaz Dağları’ndan, Munzur’a, Karadeniz’den Toroslor’a Türkiye’nin her biri doğa harikası olan milli parkları adeta delik deşik edilmiş durumda.

Ulusal ve uluslararası şirketler, müteahhitler, siyasetçiler, yeni dönem zenginleri kentlere, köylere yaylalara tamamen rant penceresinden baktıkları için  topraklarını, doğayı, hayvanları savunmak ise yine Anadolu insanına düşüyor.



Kendisi de bir doğa tutkunu olan gazeteci Yusuf Yavuz’un SoL Portal’daki harika haberini okurken “Toroslar’da bir Doğa Kahramanı” ile karşılaştım.


Her biri birbirinden ilginç ayrıntılarla dolu haberin giriş paragrafı bile durumu anlatmaya yeterliydi:
“Yıllarca çobanlık yaptığı Toroslar’ın en güzel yaylalarının, dağlarının gözlerinin önünde yok edildiğini görünce eline kalem alıp Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, bakanlardan yetkili tüm kurumlara dilekçeler, mektuplar yazan Ispartalı Mahmut Aksu, üç yıldır varını yoğunu harcadığı mücadelesinden sonuç alamayınca sonunda “Vicdan-Sızlar” adını verdiği bir kitap yazdı ve 550 milletvekiline postaladı. İşte yıllardır doğası vahşice yağmalanan Türkiye’nin geldiği noktanın özeti niteliğindeki çarpıcı bir yıkım ve ‘Don Kişot’vari direnişin öyküsü…”
Konuyla ilgili geniş ayrıntıları Yusuf Yavuz’un haberinde bulabilirsiniz…

Verdiği mücadelenin uzaklarda da yankı bulduğunu göstermek ve olabilirse bu soylu mücadeleye bir nebze moral destek sunabilmek için Mahmut Asu’yu aradım.

Isparta’da yaşayan Mahmut Aksu ile konuştuğum dakikalarda Kadir İnanır, Tarık Çelenk, Lale Mansur, Nihal Bengisu Karaca, Şükrü Karatepe, Muhsin Kızılkaya, Öztürk Türkdoğan ve Hüseyin Yayman’dan oluşan Akil İnsanlar’ın Akdeniz grubu da İsparta Barida Otel’de güya halk ile buluşuyorlardı. Akil İnsanlarla buluşup derdini anlatmak ve kitabını hediye etmek isteyen Mahmut Aksu ise içeri alınmadı. Israr edersen seni gözaltına alırız diye polis tarafından tehdit edildi.


Mahmut Aksu’nun yanlarına yaklaşamadığı Akil İnsanlardan Rifat Hisarcıklıoğlu, "Ülkesini, milletini, bayrağını seven insanlar olarak biz de üzerimize düşeni yapmak zorundayız " diyordu. Demek ki, yıllardır gözü dünmüş doğa düşmanı şirketlere karşı tek başına mücadele eden Mahmut Aksu, Hisarcıklığolu kadar vatanını sevmiyordu ki konuşturulmuyordu. Aksu, konuşturulmuyordu ama Hisarcıklıoğlu durmak bilmiyordu:  "Aslında biz dinlemeye geliyoruz. Bir şey anlatmıyoruz" diyerek…Kimleri dinliyorlarsa artık.


Mahmut Aksu kitabı bin adet bastırmış. 150 kitabı mermer ocaklarının işletildiği köyde dağıtmış. Diğer kitapları da kargo masrafını karşılayarak Milletvekillerine ve bürokratlara göndermiş.

Egemen Bağış adına tebrik kartı gelmiş.
Savunma bakanının danışmanı arayıp övgü dolu sözler söylemiş.
Aksu’nun aradığı Eski Isparta Valisi ve CHP İsparta milletvekili Ali Haydar Öner ise “şimdi yurt dışındayım, telefon sana yazar, dönünce konuşalım” demiş ama bir daha aramamış.

Aksu’nun tek isteği var. Ankara’dan , onurlu, namuslu, dürüst üç kişilik bilirkişi heyeti gelsin. Bu yaylalarda inceleme yapsınlar. Evet bu Mermer ocakları kanuna uygundur derlerse ben de kabul edip mücadelemden vazgeçeceğim diyor. Doğayı , hayvanları koruma kanunlarını ezberlemiş Aksu. Zeytin kanunundan örnek veriyor. Mermer ocaklarının zeytinlik alana 100 metreden daha yakın olmasının kanuna aykırı olduğunu adeta haykırıyor.
Ağlamaklı bir ses tonuyla ama heyecanla Toroslarda yeni bir kekik türünün keşfedildiğini bu mermer ocaklarının tozları arasında eşi benzeri bulunmayan bu kekiklerin yok olup gideceğini anlatıyor.

Bölge için ÇED (çevre etki değerlendirme) raporu verenlerin Torosların bu cennet köşesini görmeden raporu imzaladıklarını ileri sürüyor ve şöyle devam ediyor: Adeta zorla milli parklardan sorumlu yetkilileri bu yaylalara götürdüm. İncelediler. Yazdıkları raporlarda mermer ocaklarının kesinlikle kanuna aykırı olduğunu yazdılar. Ama kimse dikkate almadı.

Mahmut Aksu tek başına bu ısrarlı mücadelesini verirken doğa düşmanları da boş durmamış. Her zaman ki kirli yöntemleri devreye sokmuşlar. Defalarca tehdit etmişler Aksu’ya,rüşvet teklifinde bulunmuşlar. Ancak bu kahraman doğa severin tertemiz kişiliğine pisliği bulaştıramamışlar. Bir seferinde kim olduğunu bilmediğim kişiler bana siyah poşet içinde 250 bin lira para getirdiler. Reddettim diyor.

Evet, 250 bin lirayı reddediyor, muhasebecilik maaşından biriktirdiği paralarla 8 bin 500  lirayı cebinden ödeyerek bastırdığı kitabı milletvekillerine gönderiyor. Doğa katliamını belgeleyen 9 ayrı dosyayı ilgili yerlere ulaştırıyor. 3 bin mektup yazıyor.

Zaman zaman karamsarlığa kapılıyor. Ama doğa sevgisi içinde

o kadar yer etmiş ki tekrar koyuluyor mücadeleye. Bazen de çaresizlikten  “Ankara’ya gidip silahı kafama dayasam mı” diye geçiriyor içinden…

Milletin hizmetçisi olduğunu söyleyen başbakan, ilk kez halktan biri seçildi diye bayram edilen  cumhurbaşkanı, milletvekilleri, bilim kurulları, ulusal ve yerel bürokratlar...Her kesimi, herkesi uyarıyor Mahmut Aksu. Bilgi veriyor, belge sunuyor.

Avrupa Birliği Bakanı, Milli Savunma Bakanı, kendini ulusalcı olarak tanıtan CHP İsparta milletvekili...Tebrik ediyorlar, tamam diyorlar, ararız diyorlar  ama sonuç değişmiyor.

Mermer ocakları Toroslarla birlikte Mahmut Aksu'nun da  bağrını delmeye devam ediyor.


Mahmut Aksu ile sohbeti noktalayıp bu satırları yazarken Isparta Valiliğini ziyaret eden Akil İnsanlardan yazar Muhsin Kızılkaya şöyle konuşuyordu:
Anadolu'nun bilgeliğine ihtiyaç duyduğumuzu, bu bilgelikten büyük bir kardeşlik projesi çıkacağını söyledik. Kardeşlik projesine, devletin ilk defa kendi yurttaşları ile barışması olarak bakılması gerektiğini anlattık. Hiç kimse kendini incinmiş hissetmesin."

Hüseyin Yayman ise yanlarına yaklaştırılmayan Mahmut Aksu’ya nazire yaparcasına Isparta'nın gülü ile Hakkari'nin ters lalesinin kardeşliğini vurgulamak, kaderinin birlikte olduğunu, Van Gölü, Eğirdir Gölü'nün birbirinden ayrılmayacağını söylemek için buradayız" diyordu.


Mahmut Aksu ise eğer buluşabilseydi kendileri de yazar olan Akil İnsanlardan  Nihal Bengisu Karaca, Muhsin Kızılkaya, ve Hüseyin Yayman’a derdini kendi kitabının ismiyle anlatacaktı: “Vicdan-Sızlar”


Yusuf Yavuz'un haberini okumak için tıklayın
http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/turkiyenin-vicdani-bu-isyana-nasil-dayanacak-haberi-73256