tag:blogger.com,1999:blog-17799807349211934882024-03-12T19:20:55.812-07:00Erdal EmreErdal Emre tarafından kaleme alınan makale, analiz ve haberlere bu adresten ulaşabilirsiniz. İletişim için erdalemre1975@hotmail.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.comBlogger34125tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-60439928555810173882014-04-24T08:06:00.004-07:002014-04-25T08:29:12.642-07:00“Gözlerini kapa, kalbini aç”...Karşında Selman Bulut…<span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Radyo’da, Devrimci Müslüman çevreden Yazar, <b>Eren Erdem</b> ile programdaydık. Şöyle bir soru sordum:<i> “İktidardakiler ve destekleyenleri türban, içki, kadın-erkek meselelerinde dini referansları dikkate alıyorlar. Peki, bunu kapitalizm konusunda neden hiç görmüyoruz. İslam kapitalizm ile bu kadar uyumlu bir din mi? “</i></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Eren’in yanıtı ayrıntılı ve doyurucuydu. Peygamberin ve yakınında bulunanların yaşam biçimini örnek gösterdi. İhtiyaçtan fazla mal biriktirmenin (kenz) haram olduğunu ayet ve hadislerle ortaya koydu, sohbet bu minvalde akıp gitti. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Programdan sonra, <b>Onur Ünlü’</b>nün<b> “İtirazım Var”</b> filmine gittim. Filme konu edilen meseleler ile İslam tarihinde örnek gösterdiği isimler bizim Eren ile programda konuştuklarımızla birebir aynıydı, neredeyse. </span><br />
<br />
<br />
<b style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-large;">FİLMİN EKONOMİ-POLİTİĞİ</b><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Kestirmeden girelim, Onur Ünlü’nün (Sırrı Süreya ile birlikte) ne anlattığına. </span><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-d0adc3c7iks/U1kpjCvouMI/AAAAAAAAAm0/kEdslmMDRLI/s1600/foto1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-d0adc3c7iks/U1kpjCvouMI/AAAAAAAAAm0/kEdslmMDRLI/s1600/foto1.jpg" height="224" width="400" /></a><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Onur Ünlü, bize demek istiyor ki filmiyle: Bu güncel sorunların kökü, derine, asırlardır devam eden dini anlayış ile bu anlayışın biçimlendirdiği ahlak ve vicdan çarpıklığına dayanıyor.<b> Bir:</b> Emevi İslamı olarak nitelenen dini anlayış<b>. İki: </b>Bu anlayışın günümüzde kapitalizm ile bire bir uyumlu halde iktidarını kurması… Bu temel ekonomi politik üzerinde ilerleyen film, sürekli yan pencereler açarak son derece manidar bakış açıları sunuyor.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Filmin kahramanı İmam, “biz de Muaviye’nin İmamı değiliz” diyerek İslam tarihinin bin yıllık karşıt iki yorumunda yerini net olarak belirliyor ve günümüze sirayet eden Emevi İslamına kökten bir reddiye gönderiyor. </span><br />
<br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><span style="font-size: large;">MEZHEP AYRIMCILIĞINA TAVIR</span></b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir kere film, son derece güzel bir sahneyle açılıyor. Cami, alışılageldiği gibi bir ilahi ile değil bağlama eşliğinde söylenen bir Alevi deyişi ile tanıtılıyor. Hem de sözleri <b>Şah İsmail</b>’e ait olan (Hatayi) bir deyiş. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><i><b>Muhabbet bağında bir gül açıldı</b></i></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><i><b>Bir derdim var bin dermana değişmem</b></i></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><i><b>Yüküm lal-i gevher mercan saçarım</b></i></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><i><b>Bir derdim var bin dermana değişmem</b></i></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Deyişin içeriği anlamlı. Çünkü İmam, aslında dertsiz başına dert alıyor bir bakıma. İnsanı sürekli ahlak ve vicdan çizgisinde tutan, dertler…Yani insanı insan yapan dertler…(Günahla sınanmayan insan Kemalete eremez) </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Üçüncü Köprü’ye Yavuz Selim isminin verildiği bir dönemde deyişin Şah İsmail’den seçilmesi bana <b>“manidar”</b> geldi. Aynı zamanda filmin tamamına hakim olan mezhepçilik, ayrımcılık karşıtı anlayışı da çok iyi tarif ediyor bu sahne. Değilmi ki bağlama,Cemevine özgü bir enstrüman olarak algılanır ve değilmi ki sırf bağlama eşliğinde (telli kuran) ibadet edildiği için Recep Tayyip Cemevine <b>“çümbüş evi”</b> demiştir. İşte <b>Onur Ünlü</b> bu telli kuranı bir cami imamının eline vererek mezhep ayrımcılığına net bir tavır koyuyor. Sırf bu değil, <b>Yunus Emr</b>e’den dörtlükler okuyarak da yerleşik katı,asık suratlı sünni anlayışın tasavvuftan koparak ne kadar büyük bir zenginlikten mahrum kaldığını da yüzümüze vuruyor. </span><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">İslam’ın sadece şekilsel rituellerden ibaret olmadığ, b</span><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">eyaz perdeden şöyle bir cümle ile ifade ediliyor, </span><b style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;"> “Gözlerin kapa, kalbini aç” </b><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b>DEVRİMCİ-ANTİKAPİTALİST İSLAM</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Camiden İmama geçelim. İmam’ın adı <b>Selman Bulut</b>. Giyimiyle kuşamıyla bıyığıyla sarığıyla tipik bir İmam.(film boyunca üzerinde aynı gri süveter vardı) Ama gelgelim bağlama çalması, dini anlayışı, gerektiğinde içki içmesiyle bir anti-kahraman. Bildiğimiz tüm ezberleri bozuyor. İsminin Selman olması da bana yine<b> “manidar</b>” geldi. Çünkü Selman ismi <b>Selman-ı Farisi</b>’den gelir ki Şii ve Alevi inancında çok yaygın bir isimdir. Ve Selman, Hz. Muhammed’e en yakın ve en sadık sahabelerdendir. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Filmde sadece Selman ismiyle simgesel anlamda değil, <b>Ebu Zerr El Giffari</b>’den bahsedildiği ve ondan çarpıcı sözlerin aktarıldığı sahnelerde son yıllarda giderek ilgi gören “Devrimci-Antikapitalist” İslami yorum adeta doruğa çıkıyor. İlahiyatçı <b>İhsan Eliaçık</b>’ın bir vaazının bire bir aktarıldığı sahne bilenlere mutlaka <b>Ali Şeriati</b>’nin sol İslami çizgisinin yanı sıra Onun Ebu Zerr kitabını da hatırlatmıştır. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ebu Zerr, Hz. Muhammed’in sadık bir destekçisi. İslamiyet’i kabul eden ilk dört kişi arasındadır. Peygamberin vefatından sonra Hz. Ali’nin yanında yer alıyor. Osman’ın halifeliği eline alması ve “Emevi İslamı” olarak adlandırılan baskıcı, ayrımcı,devletçi sağcı anlayışın ilk filizleri yeşerir yeşermez tüm benliğiyle bu anlayışa muhalefet etmiştir. </span><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-rBHlTlr0Mho/U1kp1fek9kI/AAAAAAAAAnA/zK5fwXrG5gw/s1600/foto2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-rBHlTlr0Mho/U1kp1fek9kI/AAAAAAAAAnA/zK5fwXrG5gw/s1600/foto2.jpg" height="200" width="190" /></a><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Emevi yöneticilerinin devlet malını yandaşlarına peşkeş çekmesine karşı tavizsiz mücadelesiyle öne çıkmıştır, Ebu Zerr.(Ebu Zerr ile Muavi’ye Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimine girseler hangisi kazanır acaba..?) İhtiyaçtan fazla zenginliğin haram olduğunu bildiren Kuran ayetlerini rehber edinmiş, sürgün üzerine sürgün yemiştir. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Ebu Süfyan, Mervan, Muaviye,</b> gibi İslam tarihinin eli kanlı zalimlerine karşı asla yılmamış boyun eğmemiştir. 80 yaşını aşmasına rağmen sürgün edildiği Rebeze Çölü’nde üzerinde hiçbir mal mülk olmadan yaşamını yitirmiştir. Tüm bu özellikleriyle Ebu Zerr, mezhep anlayışlarının üstünde Kuran ve Peygamber dininin simgesel ismidir. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Filmin her sahnesine Ebu Zerr’in ruhunun sindiğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Filmin bir sahnesinde Ebu Zerr’den aktarılan şu söz bana göre günümüz iktidarının içinde bulunduğu yolsuzluk sarmalına yapılmış en sert eleştiri, hatta Müslümanlara çağrıdır: “Geceyi aç geçirip sabahına kılıcına davranmayanın aklından şüphe ederim”. </span><br />
<br />
<br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b>CAMİYE AYAKKABISIZ GİRİYORLAR</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Camide öldürülen tefeci sık sık namazda saf tutan biri. Yaygın anlayışa göre dininde diyanetinde iyi bir adam. Ama işte bir tefeci olduğu ortaya çıkıyor. Hem de çocuk istismarcısı bir tefeci. Cinayetten sonra camiye sinen ağır koku acaba bu tefecinin pis kokusu mu yoksa camiye girerken ayakkabılarını çıkaran polislerin ayak kokusu mu? Bu iki seçeneği pis kokunun kaynağı olarak bize sunan film, “camiye ayakkabıyla girdiler” propagandasına şahane bir gönderme yapıyor. “kapitalizmin her türlü pisliğine bulaşan işadamları, yandaşlar, dindar görünen bağzıları ve çocuklarımızın kafasını biber gazı kapsülüyle patlatan polislerin pis kokuları camileri bile sardı ey Müslüman…Sen hala şiddetten can havliyle kaçıp camiye sığınan gençlere takılıp kalmışsın” dercesine…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<b style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-large;">DİN-HAKİKAT İLİŞKİSİ</b><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-JdFP68NxJ0k/U1kp8hHWzFI/AAAAAAAAAnQ/AL4lH8VhFE0/s1600/foto3.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-JdFP68NxJ0k/U1kp8hHWzFI/AAAAAAAAAnQ/AL4lH8VhFE0/s1600/foto3.jpg" height="140" width="320" /></a><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Filmin alt okumalarından biri de “hakikat nedir” sorusuna yanıt aranmasıdır. Burada sık sık tekrarlanan “bütün korkaklar hakikatin esiridir” cümlesi ile İmam Selman Bulut’un din hakikat ilişkisinde çıktığı yolculuğun nerelere vardığı görülüyor. Öyle ki Selman Bulut, neden sadece tek bir tanrıya inanmamız gerektiğine rasyonel bir yanıt bulmak için antropoloji okuyor. Hegel’e kadar uzanıyor. Hatta, tam olmasa da işte “Hegel Kadar” yanıt bulabiliyor hakikat arayışına. Bu noktada Hegel’in hakikat anlayışı devreye giriyor. Yani, sürekli bir değişim içinde olmak ve bu değişimin temel itici gücünün de çelişkiler olması. Böylece Hegel’de varlık ile yokluk aynı kapıya çıkar. Hakikat varlığın yokluğa, yokluğun varlığa geçmişliğiyle devinimini sürdürür…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b>GÖNDERMELER…GÖNDERMELER..</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Demiştik ya, film Türkiye gündeminde tartışılan bir çok soruna göndermelerle yüklü. Hatırlarsanız öğrenci evlerinde kızlı erkekli kalıyorlar diye bir tartışma başlatmıştı hükümet. İşte bu tartışma filmde İmam’ın öğrenci kızı üzerinden üstelik Diyanet’in memurlarının önünde ve onların çatık kaşlarının gölgesinde tartışılıyor. Tam bu sırada İmam’ın “sokarım imam nikahınıza” diye radikal şekilde imam nikahının kirleri temizleme aracı yapılamayacağı üzerine verdiği küçük vaaz filmin doruk noktalarından birini oluşturuyor. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Sırf imam nikahı değil..Kadına uygulanan şiddet de polisin kişiliği üzerinden sorgulanıyor. Kibir diyor imam…Senin eşini dövmek istemen ama dövmemen kibirdendir ki kibir Kuran’da en büyük günahlardan sayılıyor. “[Nahl 29] -(Allah, kibredenleri sevmez.) [Nahl 23]”</span><br />
<div>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span></div>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b>BÜTÜN SAHNELER BİRBİRİNİ TAMAMLIYOR</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet..Filmin bir çok sahnesi birbirini tamamlayarak, vermek istediği mesajı güçlendirerek ilerliyor. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">•<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Mesela , elektrikçinin tam faiz haramdır dediği sırada vurulması. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">•<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Mesela , her türlü pisliğin , suçun döndüğü bir ortamda taş atan çocukların sahneye girmesi (taş atan çocuklar uzun süre Türkiye gündeminde yer aldı. Yüzlerce çocuk bu nedenle ceza aldı, yıllarca yattı., çoğu cezaevlerinde tacize, tecavüze uğradı) </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">•<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Mesela, bankaların kredi kartı vermek için ısrar etmesi ve ihtiyacınız olmasa bile kredi kartını bir kez aldınız mı kullanmak zorunda kalmanız. </span><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-_XoVopDd-Co/U1kp4qnrf2I/AAAAAAAAAnI/CKirt3MnVgs/s1600/foto4.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-_XoVopDd-Co/U1kp4qnrf2I/AAAAAAAAAnI/CKirt3MnVgs/s1600/foto4.jpg" height="320" width="199" /></a><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">•<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Mesela tefeciden kalan bir defter var. Bu da Reza’nın rüşvet defterini hatırlattı. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">•<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Mesela, Beşiktaş meydanında çekilen sahnede Gezi Direnişi’nde yitirdiğimiz çocuklarımızın posterleri kadraja giriyor.</span><br />
<br />
<ul>
<li><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Mesela, tefecinin soyismi Kalyoncu..Bütün ihaleleri alan ve havuza atan birilerini hatırlatıyor. </span></li>
</ul>
<br />
<span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">•</span><span class="Apple-tab-span" style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif; white-space: pre;"> </span><span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Mesela İmam, hesabında 1.5 trilyon para olduğu için utanıyor. Mesela, hükümette tanıdığım olsa niye kredi çekmekten korkayım diyor. </span><br />
<br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><b>NEDEN +18</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Film, Türkiye’nin gündemindeki bir çok tartışmada siyasal, ahlaki,vicdani tavır alıyor. Tam bu noktada da filmin, Kültür Bakanlığı tarafından neden 18 yaşın altındakilere yasaklandığı net olarak anlaşılıyor. Çünkü, film, yerleşik Sünni, çoğunluk, diyanet İslam anlayışına adeta savaş açıyor. Günümüz Türkiyesinde son derece cesaret isteyen diyaloglar ve sahneler üst üste akın ediyor beyaz perdeye. Bu da AKP hükümetinin asla geçit vermeyeceği bir durumdur. Çünkü en büyük güçleri şu andaki dini anlayışın iktidarı, iktidarın da dini anlayışı sorgulamadan karşılıklı olarak birbirlerini beslemeleri, büyütmeleridir. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet…İtirazım Var’da esaslı bir din, kapitalizm, sistem eleştirisi yapılıyor. Bu kadar çok konuda mesaj vermek bir film için risklidir aslında. Ancak son derece cesur çıkışı seyircinin gönlünü fethetmeye yetiyor. Filmin oyuncu seçimi ve performansları ile diğer teknik özellikleri hakkında söz söyleyecek birikime sahip olmadığımı belirteyim, şu kadarını ekleyerek: Türkiye’den esaslı bir polisiye senaryonun çıkması ve bunun iyi bir kurguyla sunulması için galiba daha alınması gereken çok yol var. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Son olarak…İmam Selman Bulut sıra dışı dedik ya…Film boyunca cep telefonu üzerinden gelen mesajlarla bilmediğimiz biriyle satranç oynuyor. Bir sahnede satranç için gelen mesajların” A” diye telefona kaydedildiğini görüyoruz.” A”’ın kim olduğuyla ilgili aklımıza en sıra dışı ihtimal geliyor, tövbe estağfurullah…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Filme, Eren Erdem ile başladık.<b>Ali Rıza Demircan</b> ile bitirelim. Sinema çıkışı ne var ne yok diye internete göz atınca karşıma ilk çıkan haber İlahiyatçı Ali Rıza Demircan’ın açıklamaları oldu. Yolsuzluk yapmanın, rüşvet alıp vermenin, günah, haram olduğu konusunda tek cümle etmeyen Demircan, yolsuzlukları, rüşveti hatta fuhuşu ortaya çıkaran tapelerle ilgili şöyle diyordu:<i> “bu tapeleri dinleyip içeriklerine dair bir yargıya varmak haramdır. Sadece dinlemek bile haramdır.”</i></span><br />
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<div>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ne diyelim...<b>“Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm” </b></span></div>
</div>
<div>
<br /></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-49967860102019066342014-04-10T03:42:00.001-07:002014-04-10T03:42:10.532-07:00NASIL? <span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Abdurrahman Demir,Sevdin Özen, İsa Topal, Ahmet Yahal, Barış Kıyak,Hakim Alican,</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Fatih Acun, Ahmet Keskin, Bayram Ege Pehlivan, Çetin Çoşgun, Seyfettin Topal.</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>AVM UZAYA, İŞÇİLER MEZARA</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">İstanbul Beylikdüzü’nde dev bir alışveriş merkezi… AVM’nin teması: Galaksi. İçinde Uzay Parkı ve Müzesi de var. Hemen girişte İstanbul’un “Kadir Abisi”nin Saray Muhallebicisi.Tıklım tıklım dükkanlarda durmadan tıkınan insanlara baktıkça Madımak Oteli’nin girişindeki kebapçıda yıllarca et yiyen insanlar geliyor aklıma, midem bulanıyor. Çünkü iki yıl önce bu AVM inşaatında çalışan 11 işçi kış ortasında yanarak kül olmuşlardı. İşte bu uzay temalı AVM, bu 11 işçinin külleri üzerinde yükseldi. 700 trilyonluk yatırım yapanlar kış ortasında işçileri naylon çadırlara mahkum etmişlerdi. Allah’tan korkup, kuldan utanmayan bu adamlar göz göre göre işçileri yakmışlardı. Henüz tek bir sorumlu bile cezalandırılmadı. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>SORUMLULURA BERAAT </b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Selçuk Başlar, Zübeyir Bal, Sevdat Çelik, Metin Erdoğan, Semra Bakkal, Aslan Doğan, Lezgi Şimşek, Hüseyin Tayranoğlu, Heybetullah Güleç, Orhan Saday, Kazım Nişli, Yaşar Kara, Gülhan Çabuk, Kadir Cesur, Halit Alkan, Niavroz Mamadov,Hacıyev Sehriyar Recepoğlu, Ömer Boyraz, Ömer Vural, Hasan Akhun, Mehmet Coşkun.</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu isimler size bir şey ifade etti mi..? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Etmedi. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">İsimleri tek tek okumak bile zor geliyor değil mi? Medyanın yaptığı gibi kolay anlaşılır hale getirelim. 2008’de Davutpaşa’da ruhsatsız havai fişek atölyesinin patlaması sonucu can veren 21 işçi. Dava 6 yıldır sürüyor. Pazartesi günü yapılan 17’nci duruşmada Savcı, İBB, Zeytinburnu Belediyesi, Çalışma ve İçişleri Bakanlığı yetkilileri dahil sorumluların çoğu hakkında beraat istedi. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>***</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Lütfü Bulut , Yaşar Bulut, Kahraman Baltaoğlu.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Daha birkaç gün önce yitirdiğimiz bu işçileri de eminim ki çoktan unuttuk. Başbakanın bir an önce bitirin dediği üçüncü köprü ve havalimanı inşaatında canı pahasına çalıştırılan bu üç işçi 50 metreden yere çakılarak can verdiler. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Recep Tayyip , 12 yıllık AKP döneminde Cumhuriyet tarihinde görülmemiş gelişmenin, büyümenin sağlandığını sık sık tekrarlıyor?Öyle bir gururla anlatıyor ki sanki Bilal çalışıp kazanmış.Pazartesi günü Karşı’da, Barış Pehlivan da yazmıştı, AKP iktidarının ilk 10 yılında 11 bin 706 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Taşeronlaştırma katlanarak artıyor. Ücretler düşüyor. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>İŞÇİ CESETLERİ ÜZERİNDE YÜKSELEN FAŞİZM</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Şimdi gelelim, işin en can alıcı noktasına.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">AKP’nin, faşist bir düzen kurmaya çalıştığını artık net olarak biliyoruz. Ama maalesef AKP faşizminin işçi ölümleri, emek sömürüsü boyutu hiç gündeme gelmedi. Hele ki son günlerde öyle bir algı yaratıldı ki twiter , facebook ve youtube açıksa özgürüz, kapalıysa özgürlük yok. Halbuki asıl faşizm işçilerin cesetleri üzerinde inşa ediliyor. Gidin Beylikdüzü’ndeki o devasa </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">AVM’ye bakın. Bir faşizm anıtıdır. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu utanç anıtı AVM, büyük kutlamalar, eğlenceler eşliğinde açıldığında biz 100 binler olarak toplanıp itiraz etmedik, edemedik. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Üçüncü köprü, havalimanı yapılmasına karşı çıkıyoruz değil mi? Geçmiş ola…Bu inşaatlarda can veren üç işçi yapayalnız gömüldükten sonra neye, nasıl karşı çıkacağız.? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Önümüz 1 Mayıs.Türk iş, DİSK, KESK…Hangi konfederasyonun gündeminde bu korkunç sömürü tablosu var?</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>*** </b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Ey Solcular.!</b> Marks, “Bugüne kadarki tüm toplum tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir.”derken, işçi sınıfını bir yana bırakarak nasıl devrim yapacaksınız?</span><br />
<br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Ey Müslümanlar! </b>Hz.Muhammed, "İşçinin hakkını alın teri kurumadan önce veriniz, demişken, siz işçi cesetleri üzerinde yükselen AVM’lerde ki mescitlerde nasıl namaz kılabiliyorsunuz?</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Ey, Liberaller, Demokratlar.! </b>İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, “Herkesin adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.” derken siz bu işçi kıyımından bir kez bile bahsetmeden nasıl demokrasi üzerine saatlerce konuşabiliyorsunuz?</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b> Nasıl? </b></span><br />
<div>
<br /></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-40392451500469593812014-04-01T08:17:00.000-07:002014-04-01T08:17:01.118-07:00Kime Oy Vereceğiz? <span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Sokakta, evde, işte…Yani hayatın içinde, “kime oy verelim “ diye o kadar çok muhabbet oluyor ki bir kısmını bu köşeye taşımak istedim. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><i> “Ben CHP’li değilim, ama bu seçimde Sarıgül’e oy vereceğim yeter ki Tayyip gitsin:”</i></b> Haklısın. Yabana atılacak bir gerekçe değil. Başımızda öyle bir hükümet var ki Recep Tayyip öyle bir nefret ettiriyor ki kendisinden, Sarıgül bile Çaregül oluveriyor. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><i>“Ben sosyalistim. Ama oyların bölünmesini istemiyorum. Bu nedenle içim kan ağlasa da Sarıgül’e oy vereceğim:”</i></b> Sen de az tuhaf değilsin yani. Bu mantığa göre sosyalist olmayan bir partiye oy veren bir sosyalist olarak ömrün geçecek. Neyse, hadi sen de haklısın diyelim . Yalnız yanına mide ilacını al. Mührü Sarıgül’e basmadan önce “cemaate zulüm yapılıyor” açıklamasını hatırlarsan at bi mide koruyucu, rahatlatır. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><i>“Aslında gönlüm Sırrı’dan yana ama O da Abdullah Öcalan ile çok içli dışlı:”</i></b> Bu durumda gönlün niye Sırrı’dan yana anlamadım.Sen Sırrı’yı tanırken O, Öcalan düşmanı mıydı? Ayrıca ne yapacaktı Sırrı Süreyya, BDP’li, HDP’li olup Abdullah Öcalan’a düşman mı olacaktı. Kürt sorunu barış yoluyla çözülmesin, Abdullah Öcalan ile görüşmeyelim mi diyecekti. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><i>“Ben Ulusalcıyım. Birinci tehdit mafya tarikat, gladyo iktidarının yıkılması. Haçlı irtica Türkiye’yi bölüyor. CHP; MHP; Atlantik ve Fethullah ittifak halinde. Oyum İşçi Partisi’ne:”</i></b> İşçi Partiliysen, İşçi Partisi’ne oy ver, sözümüz yok. Ama bu seçimde mutlaka AKP devrilmeli diyorsan ki diyorsun, o zaman bu İP ile zor. Kaldı ki daha birkaç ay önce CHP ve MHP’ye ittifak çağrısı yapıyordun. Bu iki parti o zaman Atlantik cephesinde değildi de şimdi mi geçtiler o cepheye. Yüzde 1 oyla milli hükümeti nasıl kuracaksın? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><i>“Aslında CHP’ye oy verebilirdim. Ama CHP sağa kaydı. Sandığa gitmeyi düşünmüyorum:”</i></b> Sandığa gitmeyince CHP sola mı kayacak. CHP sağa kaymışsa sen sola kay. Git TKP’ye,ÖDP’ye oy ver. Fazla değil, TKP, ÖDP yüzde 2 oy alsın CHP bir daha asla sağa kaymaz, kayamaz. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><i>“Ben CHP’liyim ama Sarıgül’ü sevmem. Bu nedenle Sarıgül’e oy vermeyeceğim:” </i></b>İşte sosyolojisine kurban olduğum bu güzel yurdumun en müstesna kişiliği sensin canım kardeşim. Değişiksin. Anlaşılmazsın. Aydın Ayaydın’ın, Sinan Aygün’ün, Mehmet Haberal’ın olduğu partiye oy verdin. Üstelik de CHP’lisin ama Sarıgül’e oy vermiyorsun. Sanki Sarıgül CHP’nin değil TKP’nin, ÖDP’nin adayı da partiye yakıştıramıyorsun. Dedim ya değişiksin. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><i><b>“CHP benim desteklediğim, sevdiğim kişiyi aday yapmadı. Çok kırıldım. İnadına gidip AKP’ye ya da MHP’ye oy vereceğim:”</b></i> AKP veya MHP senin istediğin kişiyi mi aday yaptı. CHP senin istediğin kişiyi aday yapsaydı muhtemelen bu sefer başkaları kırılacaktı. Bütün partililerin gidip canı gönülden CHP’ye oy vermesi için 20 kişiyi birden mi aday yapmak gerekir? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><i>“Ben örgütlüyüm. Düşüncesini benimsediğim bir parti var. Oy oranı ne olursa olsun. Gidip o partiye oy vereceğim:”</i></b> İşte en saygı duyduğum kişi sensin. Ne denir ki örgütlüsün, çalışıyorsun, mücadele ediyorsun. Daha ne olsun. Gönül rahatlığıyla partine evet mührünü bas geç. Kimsenin sana tatava yapmaya hakkı yok. Yalnız, seçim sonuçlarını görünce “bu halktan adam olmaz” veya “sol neden iktidar olamıyor” diye sen de tatava yapma. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><i><b>“Ben DSP’liyim. DSP adayına oy vereceğim:” </b></i>Sen gerçekten var mısın, hala yaşıyor musun? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><i><b>“Ben seçimleri boykot ediyorum:”</b></i> Güzel, eylem adamısın. Peki bundan kimsenin haberi var mı? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><i>“Oy verecek parti yok:”</i></b> Aşırı sağdan, aşırı sola tüm renklerde, düşüncelerde 50 parti var. Ama sen oy verecek parti bulamıyorsun. Bu durumda “kur partini, geç başına” demek dışında söylenecek sözümüz yok, diyeceğim ama sen bu mükemmeliyetçilikle kendi kurduğun partiye de beğenmesizsin. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-small;">Bu yazı 26 Mart Çarşamba günü<b><span style="color: red;"> KARŞ</span></b>I Gazetesi'nde yayınlanmıştır. </span><br />
<div>
<br /></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-27043962187053142142014-04-01T08:11:00.003-07:002014-04-01T08:11:59.413-07:00Topbaş'ın dişleri<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Bir anda, her metrede bir karşıma çıkınca, korktum. Sağa bakıyorum, sola bakıyorum, yukarı bakıyorum, aşağı bakıyorum. Hep aynı görüntü: Sırıtmayla gülümseme aralığında bir yüz ifadesi. Başında kask, burun ve göz çizgileriyle iyice müşfik bir havaya bürünmeye çalışan, maviş gözleriyle sevimlilik pozuna giren bir abi, "Kadir Abi".</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Peki, ben neden korktum bu abiden? </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Korkumun nedenini anlatacağım ancak önce size reklam panolarına basılan "Kadir Abi"nin arka yüzündeki Kadir Topbaş'tan biraz söz etmek istiyorum. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<strong style="border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<strong style="border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important;">Rant baronu</strong></div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Kaskını çıkarmış, gülümsemesini bırakmış Kadir Topbaş kim bakalım?..</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Metrobüs alımında 65 trilyonluk yolsuzluk yapmak. İddiaların taşındığı mahkemeye bir kez olsun katılmamak. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Önce işi vermek, sonra da göstermelik ihale açmak (ki Mehmet Bekaroğlu iddialarla ilgili görüntüleri yayımlamıştı).</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Başbakan'ın oğluna ait olduğu ileri sürülen özel şirket adına iş takibi yapmak (Recep Tayyip'in ses kayıtlarında var). </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
En az 1 milyar dolarlık park, yol, alanı olan arsayı hükümete yakın bir hastane zincirine, beşte bir fiyatla, 210 milyon dolara peşkeş çekmek. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Daha ne iddialar, neler neler…</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Cami arsasını rezidans yapmak üzere imara açmak mı dersiniz, boğazdaki tarihi yapıyı yakınlarına peşkeş çekmek mi dersiniz…</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Kadir Topbaş, tüm bu iddiaların hiçbirine doyurucu, ikna edici bir yanıt veremedi, veremiyor. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<strong style="border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<strong style="border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important;">Kaynağı belirsiz malvarlığı</strong></div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Suyu bedava yaptı diye belediye başkanının görevden alındığı bir ülkede tüm bu yolsuzluk iddialarının muhatabı olan bir belediye başkanına "malvarlığın nedir" diye basit bir soruyu bile soran yok. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
60 trilyon değerinde 21 gayrimenkul, 16 şubeli Saray Muhallebicisi, bankalarda veya evinde bulunan nakit para, mücevher, hediyelerin değeri nedir bilinmiyor bile…</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Hadi bu Kadir Tobaş'ın kişisel parası diyelim ve geçelim. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Bir de Topbaş'ın hesapsız kitapsız harcadığı bizim paramız var. Yani İBB'nin bütçesi. <br style="border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important;" /> </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Yıllık bütçe tamı tamına 25 katrilyon. 18 bakanlığın bütçesinden daha fazla. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Ama gelin görün ki yıllık 25 katrilyon para harcayan bu yönetim, 20 yılda sadece 68 kilometre metro yapmış. Bu büyük fiyaskonun üstünü örtmek için de "Her yere metro, her yerde metro" diye Gezi'den arakladığı sloganı yazıp, sırıtık fotoğraflarıyla her yere astırıyor. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Geçen gün Karşı'da Serdar Akinan da yazmıştı. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
İstanbul'da metronun ulaşımdaki payı yüzde 19. Bu oran Tokyo'da 96, Paris'te 87, Moskova'da 77.</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
İşte reklam panolarındaki "Sevimli Abi" pozunun altına gizlenen yüz bu. Halkımızın "Çalıyor ama çalışıyor" veciz sözünü bile boşa çıkarıyor. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<strong style="border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<strong style="border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important;">Gezi'nin sorumlusu</strong></div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Her şeyi bir yana bırakalım…</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Polisin onlarca gencin kafasını gözünü yardığı, 14 yaşındaki Berkin Elvan'ı katlettiği Gezi Parkı Direnişi'nin yaşandığı bir kentin belediye başkanı, hala nasıl aday olabiliyor?.. Tamamen sorumluluk alanında olan bir nedenle bu ülke tarihinin en büyük ayaklanması yaşanmış, adam İstanbul'a gelen Fransız bir turist kadar bile ilgilenmedi olaylarla. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Bu tuhaf durumdan daha da tuhaf olan, ana muhalefetin belediye başkan adayının Kadir Topbaş'ın bu "baron" kişiliğini seçim sürecine taşımaması. Tek bir yolsuzluğu bile gündeme getirmemesi. İnsan böyle bir Kadir Topbaş'ı bulmuş, normalde paçavraya çevirir ya… Ama ne yapıyor Sarıgül? "Rant Baronu"nun imaj çalışmasına destek verircesine "Kadir Abi, Kadir Abi" diye kekeleyip duruyor. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<br style="border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important;" /><strong style="border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important;">***</strong></div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<strong style="border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important;"><br /></strong></div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<strong style="border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important;">Bizi yiyecek </strong></div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
</div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Şimdi başa, neden korktuğuma dönelim. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Adam çelik gibi sağlam protez dişlerini yan yana sıralamış. Ucunu sivriltip kırpık bıyıklarının altından sarkıtmış. İstanbul'da artık arsa, arazi, yeşil alan, dere-tepe kalmadı. Ama bu dişler de Saray Muhallebicisi'nin sütlacıyla yetinecek gibi durmuyorlar. Adam açmış ağzını, iştahla bize bakıyor. Hazırlıklarını yapmış, seçilirse üçüncü döneminde artık bizi yiyecek. Korkum bundan. </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
Bir başka korkum da sakın Sarıgül'ün de dişleri protez olmasın? </div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; color: #333333; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; border-bottom-left-radius: 0px !important; border-bottom-right-radius: 0px !important; border-top-left-radius: 0px !important; border-top-right-radius: 0px !important; font-family: Verdana, Tahoma, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 20px;">
<span style="color: #333333;">Bu yazı 28 Mart 2014 Cuma günü </span><b><span style="color: red;">KARŞI</span></b><span style="color: #333333;"> Gazetesi'nde yayınlanmıştır. </span></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-55745101081923779252014-03-06T03:07:00.002-08:002014-03-06T03:07:47.416-08:00Eliniz Nerede..?<span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Elinizi vicdanınıza koymanız gerektiğinde nereye koyarsınız.?</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Daha doğrusu vicdanınızın sesini dinlemek istediğinizde vücudunuzun neresini dinlersiniz? Kalbiniz mi, ciğeriniz mi, karnınız mı, kafanız mı? Tam olarak neresi hafif de olsa sızlar, neresi birazcık karıncalanır? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Şimdi lütfen birkaç dakika işte tam o noktaya elinizi koyun ve bu yazıyı öyle okuyun. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Hikayemiz kısa ve basit. Tek örnek üzerinden anlatacağım ama aslında genel bir durum. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<h4>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">BİLİNMEYEN NUMARADAN MESAJ</span></h4>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Avukat Kemal Kerinçsiz’in cep telefonuna bir gün şöyle bir mesaj geliyor: ““Abi ağzınıza sağlık, o ırkı kırıklara dersini verdin. Gazanız mübarek olsun. Merdan” .</span><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-_tc5D_nynCM/UxhW466QYGI/AAAAAAAAAkc/vr_H3ZsyS7Q/s1600/merdanyanardag.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-_tc5D_nynCM/UxhW466QYGI/AAAAAAAAAkc/vr_H3ZsyS7Q/s1600/merdanyanardag.jpg" height="198" width="320" /></a><span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Aşırı milliyetçi görüşleriyle bildiğimiz Kerinçsiz, Ergenekon’da hüküm giydi. Sosyalist Gazeteci Merdan Yanardağ da Kerinçsiz’e bu mesajı yazan kişi olduğu ileri sürülerek gözaltına alındı. Kısa bir sorgudan sonra serbest bırakıldı. Beş yıl süren dava sürecinde Kerinçsiz’e mesajın atıldığı telefonun kendisine ait olmadığını kanıtladı. Bu telefonun kime ait olduğunun belirlenmesi için defalarca mahkemeden talepte bulundu. Mahkeme reddetti. Ergenekon ile ilgili yazdığı kitapta faşist, ırkçı dediği için Kerinçsiz’in kendisine hakaret davası açtığını belirtti. Ve ekledi: “Ben annem dışında hiç kimse ile ellerinden öperim diye konuşmam. Gazanız mübarek olsun demem, Benim böyle bir üslubum yok. “</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ancak beş yıl süren dava sürecinin sonunda işte bu kısa mesaja dayanılarak Merdan Yanardağ’a 10 yıl hapis cezası verildi.Yetmedi, Yargıtay sürecini beklemeden yakalama kararı çıkardı adına mahkeme demeye dilimizin varmadığı bu tuhaf “şey” </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<h3>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">TEK BİR HIRSIZLIK BULAMADINIZ</span></h3>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ergenekon, KCK,ODA TV, ÇHD davalarında binlerce kişiyi dinlediler. Tek bir konuşmada bile hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet izine rastlayabildiler mi? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ama , Recep Tayyip’in oğlunun, kızının, damadının, danışmanının, ortağının, bakanlarının, onların çocuklarının konuşmalarının bir dakikalık bölümü yoktur ki içinde para, rüşvet, dolar, villa, arsa, arazi, geçmesin.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Kolundaki 700 bin liralık saatin hesabını veremeyen eski bakan hala milletvekili, siyasetçi olarak ve insan sıfatında ortalıkta dolaşıyor. Polis, yargı teşkilatı neredeyse lağvedildi. Hepi topu iki aydır tutuklu olan iki üç kişi bile hemen salıverildi. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<h4>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">ANLATIN, İKNA EDİN BİZİ</span></h4>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet, şimdi tekrar bir kontrol edin…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Eliniz nerede? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Hala vicdan diye tespit ettiğiniz o noktadaysa bir dakika daha düşünün..!</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Böyle bir hukuk, böyle bir adalet, böyle bir usul nerede görülmüştür.? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Merdan Yanardağ’a, ne Türkiye Cumhuriyeti kanunları, ne Avrupa Birliği esasları, Ne İslam Hukuku, Ne D-8, ne Şanghai İşbirliği Örgütü …Hiçbir esasa göre ceza verilemez. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Verilir, diyen varsa buyursun anlatsın, bizi ikna etsin. Hukuka pek meraklı Taha Akyol anlatsın, cemaatin ekran polislerinden Faruk Mercan anlatsın. Her türlü rezilliği pek bir sakin sakin savunan Abdülkadir Selvi anlatsın. Bavulcu Baransu anlatsın. Gazetecilik adına milleti linç edip sonra da kaçıp giden Ahmet Altan anlatsın…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Türkiye’de hukuk, Merdan’a bu utanç duyulası cezayı verdiği gün yerlere düşmüştü. Kalan kırıntılar da önce Muammer Güler’in , Reza Sarraf’ın önüne yatması, sonra da “Adaletin Reza’nın önüne yatmasıyla yerin de dibine geçti. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Elimizde adalet adına, hukuk adına bir gramlık kırıntı bile kalmadı.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bomboş ellerimiz ama adaletin tekrar ayağa kaldırılması için ellerimiz, elleriniz önemli. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Elleriniz rantçıların cebinde, elleriniz mazlumun yakasında , elleriniz zalimin önünde el pençe, elleriniz milyon dolarları saymada değilse…Gün gelir o elleriniz zalimin yakasına yapışır, mutlaka. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">O yüzden siz siz olun ara ara kontrol edin. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Elleriniz nerede..?</span><br />
<div>
<br /></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-83471351905211426392014-03-03T07:20:00.002-08:002014-03-03T07:20:18.613-08:00EY SOLCU.!..<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Mesele eğlenceli, mesele gırgır...Ama çok ciddi. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Başbakanın, çocuklarının, danışmanlarının, bürokratlarının paralellerinin telefon konuşmaları akıl almaz, inanılmaz. Bu insanlar beş vakit namaz kıldığına göre bu yolsuzluk hırsızlık konuşmalarını hangi arada yapıyorlar, hayret ediyor insan. Mesela, namazdan önce mi sonra mı? Abdest alıp o arada bir rüşvet pazarlığı yapıp ardından secdeye mi duruyorlar, bilemiyoruz. Bütün hayatı dini kurallara göre düzenlemek istiyorlar. Hacca, umreye gidiyorlar. Bir genç kız ile erkeğin el ele tutuşmasını bile günah sayıyorlar. Ola ki içinde alkol, domuz yağı vardır diye bir bisküvi alırken bile helal gıda olmasına dikkat ediyorlar...</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Fakat , nasıl yapmışlarsa yapmışlar, Allah, Peygamber, selam, dua ile rüşveti şantajı, parayı, rantı bir araya getirmiş, kişiliklerine yedirmiş, harmanlamışlar. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>ŞAKA DEĞİL</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Diyeceksin ki bunları niye bana anlatıyorsun…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Çünkü Ey solcu!…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Sadece gırgır değil, mesele aynı zamanda çok ciddi çok önemli. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Tamam, 17 Aralık’tan bu yana dalgamızı güzel geçtik.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Onların tüm samimiyetsizliklerini, yalanlarını, çelişkilerini yüzlerine vurduk. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ama inan ki solcu, 76 milyonluk ülkede tüm bu muhabbet beş on milyonluk sosyal medya kullanıcısı ve profesyonel siyasetçi arasında geçiyor. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Geride kalan milyonlar ne olup bittiğini tam olarak bilmiyorlar. Bilseler de kime güveneceklerini bilmiyorlar. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Hele seni hiç tanımıyorlar, ey solcu…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Çünkü seni, hep senin karşıtından dinlemişler. Recep Tayyip, seni nasıl anlatmışsa öyle biliyorlar. Seni, Kabataş’ta başörtülü bacılarına saldıran üstü çıplak deri eldivenli şeklinde hayal eden milyonlar var, hala…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>BU KAVGA SENİN</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu nedenle diyorum ki, olaya “Tayyip-Fethullah” kavgası olarak bakıp "biz dememiş miydik" söylemini bırakalım artık. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu kavga Recep Tayyip-Fethullah arasında verilmiyor. Bu kavga seninle onlar arasındadır, Ey Solcu…Tarihsel bir kavgadır…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Toplumu rehin almaya çalışan, yüz yıllık açlıkla doğanın ve insanın tüm değerlerine saldıran, yağmalayan bir kadro ile bir ekip ile bir şebeke ile bir yapı ile karşı karşıyayız. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Hem, şaka değil. 8 bin KCK li içerde yatıyor. Ergenekon, Balyoz, ODA TV; ÇHD davalarında yüzlerce kişi kıytırık iddialarla tutsak. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Önümüzde Recep Tayyip’in kazanması durumunda dört dörtlük bir diktatörlük, Paralel’in kazanması durumunda dört dörtlük bir gladyo yönetimine dönüşecek bir süreç var. Onların kendi aralarındaki çekişmelerine seyirci kalma..”Ne AKP-Ne Cemaat” diyerek kavgayı kendi sahana çek…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>HAKLA KONUŞ</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ben ne yapabilirim diye uzun uzun düşünme Ey Solcu…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet, bunca rezillik varken başbakan için kefen giyenler var..</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet, Hepimiz Bilal’iz diye slogan atanlar var. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet, maalesef başbakanın “g..nün kılı haline getirilmiş” insanlarımız var. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Yine de halka kızma, sinirlenme, umutsuzluğa kapılma, </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Önce gerçekçi, ol..Gücünü doğru tarif et. Ne abart ne küçümse..</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Uzun uzun da düşünme, harekete geç.Ama bil ki bu artık Kadıköy'de miting yapmakla olmuyor. AKP'nin peşine takılmış milyonlarca kendi halinde -dindar, ama temelde ekmeğinin derdinde olan insanlara ulaşmak birinci hedefin olsun. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Recep Tayyip’e laf yetiştirmeyi bırak. Halkla konuş...</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Halkı küçümsemeden, onların değer verdiği simgeleri aşağılamadan, yolsuzlukları, hırsızlıkları anlat. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ben haklı çıktım kibri içinde olma. Önce karşındakini dinle, anla.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Kapı kapı dolaşarak, bıkmadan, usanmadan adeta seferberlik içinde hareket ederek anlat. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Karşındakinin kolayca anlayabileceği bir basitlikle ve karşındakinin günlük hayatından yola çıkarak anlatmaya çalış. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet, Ey Solcu…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Unutma.!..Basit olanı yapmak en zorudur. Ama solculuk da bir bakıma zor olana talip olmaktır. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-small;">Bu yazı 26 Şubat 2014 Çarşamba günü <b><span style="color: red;">KARŞI</span> Gazetesi'nde yayınlanmıştır</b></span><br />
<div>
<br /></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-14143772944480838202014-02-22T04:28:00.002-08:002014-02-22T04:28:29.549-08:00Beyler, Ayıp Oluyor Ama..!<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Birkaç hafta önce, CHP’li bir aday adayını dinliyordum </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bu seçim” dedi, “Türkiye tarihinin en önemli seçimi. Cumhuriyet ve demokrasi oylanacak. Türkiye Cumhuriyeti var olacak mı? Olacaksa demokratik bir ülke mi yoksa diktatörlük mü olacak? Bu seçimde halk bunun kararını verecek” dedi. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>ADAY YAPILMAYINCA DÜNYASI YIKILDI</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b><br /></b></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu “hoş sohbet arkadaş”, aday yapılmayınca kendisini aradım. CHP’den istifa etmeyi düşündüğünü söyledi. Kırgındı. Küskündü. Seçimlerin önemiyle ilgili birkaç hafta önce nutuk atan adam gitmiş, yerine seçim olsa da olmasa da ne fark eder, havasında biri gelmişti. Henüz partisinden istifa etmedi. Ama 30 Mart günü sandık başına gideceğinden, gitse de CHP’ye oy verip vermeyeceğinden emin değilim. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>BEN, BEN, BEN…BEN YOKSAM…</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Aday yapılmayınca hemen pes etmeyenler de var. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Hamdi Sedefçi...Edirne Belediye Başkanı. Dört dönem, yani 20 yıl Edirne’yi yönetti. Bu dönem aday yapılmayınca yarım gün bile beklemeden DSP’ye geçti. Geçerken de partisi ve lideriyle ilgili öyle şeyler söyledi ki Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu için söylememiştir. Duyan da Beyefendi’yi Edirne’yi fetheden Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa sanacak. Kaldı ki Süleyman Paşa bile bu kentte bu kadar uzun kalmamıştır. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>OYUNA GELME OYUNU BÖLME.. </b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, iki dönemdir Bakırköy’ü yönetiyor. Mehmet Ali Ilıcak ve Cem Uzan gibi “kriminal” adamlarla yakın mesaide bulunmuş bu beyefendi, Baykal’ın tepeden atamasıyla gelip Bakırköy’e oturdu.Geçen seçimde DSP adayına karşı “oyuna gelme oyunu bölme” afişleriyle Bakırköy’ü donatan Erzen, aday yapılmayınca bir dakika bile tereddüt etmeden DSP’ye geçmek üzere partisinden istifa etti. Geçen seçim astırdığı o afişleri poster yapıp her yıl değiştirdiği makam arabasının camına yapıştırsak utanır mı acaba? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>ADAYLIĞA ENDEKSLİ ONUR</b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ve…Klasikleşmiş bir siyasi kişilik daha. Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk.Tekrar aday yapılmayacağını öğrenince “ Bu kadar onurumuzu, haysiyetimizi, ayaklar altına almaya kimin hakkı var” dedi. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bak sen!</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Senin onurun, şerefin belediye başkan adaylığına mı endeksli Selami Efendi. Partiye vurayım derken kendi kendine hakaret ediyorsun, farkında mısın? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<b style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">UTANIN BEYLER, AYIP OLUYOR </b><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Haziran’da ve yaz boyunca Kadıköy’de Beşiktaş’ta on binlerce insanımız alanlara çıktı. Bakırköy’den yola çıkan binlerce kişi Taksim’e yürüdü. Altı gencimiz bu ülkeyi diktatöre teslim etmemek için canını verdi. Cebinde minibüs parası olmayan gençlerimiz yürüyerek Gezi Parkı’na gidip haftalarca mücadele ettiler. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Niçin? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ateş Ünal Erzen üçüncü dönem belediye başkanı olsun diye mi? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Selami Öztürk’ün seçime endeksli onuru, şerefi için mi? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Mehmet Ayvalıtaş’ın annesi acıya dayanamayarak yaşamını yitirdi. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Berkin Elvan’ın annesi 300 gündür Okmeydanı Hastanesi’nin önünde çocuğunun yaşam nöbetini tutuyor? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ali İsmail’in annesi acısını bal eyleyerek yumruğunu havaya kaldırıyor. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Karşılıksız, beklentisiz, çıkarsız bir adanmışlıkla Türkiye’nin diktatörlüğe gidişine dur diyorlar. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ya Siz? Hamdi, Ateş, Selami beyler…Ya siz? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu çocuklardan bu annelerden, bu gençlerden hiç mi etkilenmediniz? Hiç mi içinizde bir kıpırdama olmadı. Hiç mi makam odalarınızın penceresinden içeriye biber gazı kokusu girmedi, burnunuzun ucu hiç mi sızlamadı. ? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Haziran Direnişinde ayaklanan yüz binler CHP belediye başkan adayları, meclis üyeleri, aday adayları değildi ama büyük oranda CHP seçmeniydi. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Seçmen diktatöre karşı canı pahasına kendini ortaya koymuşken siz yirmi yıldır size oy veren bu insanlara saygısızlık yapmakta en ufak bir tereddüt göstermiyorsunuz. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Utanmıyorsunuz. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Utanmıyorsunuz ama yazık oluyor, günah oluyor, ayıp oluyor beyler…</span><br />
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<b>Bu yazı 21 Şubat 2014'te KARŞI Gazetesi'nde yayınlanmıştır. </b></div>
<div>
<b><br /></b></div>
<div>
<b>Twitter da takip et: @erdalemre</b></div>
<div>
<br /></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-26814919049893232202014-02-20T03:03:00.001-08:002014-02-20T03:03:35.902-08:00DİN VE AHLAK<span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Amin Maalouf</b> “Doğu’dan Uzakta” adlı romanında, başta Lübnan olmak üzere Ortadoğu’daki İslamcı radikalizmi ve İsrail şiddetini değişik bakış açılarıyla sorguluyor.Romanın kahramanlarından Dunia’nın ağzından söylediği şu cümle, AKP’ siyle, Cemaatiyle Türkiye’de Siyasal İslam’ın geldiği noktanın özeti gibi: <b>"Bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyacı kalmamış gibi davranıyorlar" </b></span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">İslamcılık veya Siyasal İslam bir asrı aşkın süredir bu topraklarda varlığını sürdürüyor. 20’nci yüzyılın başlarında filizlenen ve giderek görünür hale gelen bu siyasi akım 21. Yüzyılın başında AKP ile tek başına iktidar oldu. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Hem de ne iktidar.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Mahalle muhtarlığından, Cumhurbaşkanlığına kadar devletin tüm kademelerine hakim oldular. “Kılcal damarlara” kadar nüfuz ettiler, “dava taşını gediğine koymak” üzere. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Kendi adımıza Siyasal İslam’dan demokrasi bekleyecek kadar “saf liberal” değildik. Ancak hayata soldan da baksak bu ülkenin milyonlarca samimi dindar insanı gibi biz de azıcık da olsa adalet, hakkaniyet adına hiç olmasa bir iki cümle bekledik. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Yıllar yılları kovaladı derken iktidarlarının 11 yılı geride kaldı. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Peki ne bıraktı bu 11 yıl.?</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Hadi bizim bir an içimizden geçen beklentilerimizi bir yana bırakalım. Bizzat İslam davası peşinde koşanlara, dindarlara ne bıraktı bu 11 yıl? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Yirmi- otuz katlı betonarme çirkin apartmanları rezidans diye süslemek.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bin yıllık çınar ağaçlarının gölgesinden utanmadan sağa sola mavi- kırmızı renkli plastik palmiyeler dikmek. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Sultanahmet Camisi ile Topkapı Sarayı arasındaki alana bile otel yapacak kadar gözü dönmüş olmak. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Rıza Zerrab’a “önüne yatarım ya” diyen <b>Muammer Güler’i, Egemen Bağış’ı, Suat Kılıç’ı Şamil Tayyar’ı, Mehmet Metiner ‘</b>i İslamcı davanın siyasetçileri diye milletin önüne çıkarmak. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Rasim Ozan Kütahyalı,Nagihan Alçı, Engin Ardıç, Sevilay Yükselir</b> gibi düzeysizliğin dibindeki tipleri davayı savunan gazeteci olarak beslemek . Bu mudur? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Peygamberin yaşamı, Kuran’ın ışığı , ecdadınızın ihtişamı bu plastik palmiyelerin, bahçesinde rüşvet parası bölüştüğünüz bu AVM’lerin neresinde? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ey, Fatihler, Latifler, Bilaller, Sümeyyeler, Tayyipler, Fethullahlar, beyler, bayanlar.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Mehmet Akif şiirlerini bunun için mi ezberlediniz ?</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Okullara, kültür merkezlerine, sokaklara, Necip Fazıl ismini bunun için mi verdiniz? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">İlim Yayma Cemiyetlerini, İmam Hatipleri, Işık Evlerini, Türgevleri bunun için mi kurdunuz? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Pazartesi günü Karşı’da <b>Hicran Vuslat Şenel</b> yazmıştı: “Kuşu ölen bir çocuğa baş sağlığına giden bir peygamber'in ümmetiyiz.”</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Nasıl oluyor da ümmetçilerin bir teki bile 19 yaşındaki oğlu linç edilerek öldürülen Ali İsmail’in annesine başsağlığı dilemiyor, Allah rahmet eylesin demiyor. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Nasıl oluyor da ümmetçilerin bir teki bile İstanbul’un ortasındaki hastanede aylardır yaşam mücadelesi veren 13 yaşındaki Berkin’in ailesine geçmiş olsun , Allah şifalar versin demiyor. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ey, hepimiz Bilal’iz diye pankart açan Recep Tayyip için kefen giyen gençler!</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Yüzyıllık davanızı 11 yılda yüz yılın yolsuzluklarına kurban ettiniz. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">“Dava taşı”nız Kabataş yalanına, Dolmabahçe vicdansızlığına çarptı un ufak oldu. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Yüzyıllık rüyanızla, büyük iddialarla geldiniz , ayakkabı kutularının içine sıkıştırılmış küçük hesaplarla rüşvetçi işadamlarının önüne yata yata gidiyorsunuz.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">"Bir dininiz olduğu için ahlaka ihtiyacınız kalmamış gibi” gidiyorsunuz…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Şimdilik güle güle.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Kuşu ölen çocuk, Ali İsmail ve diğer çocuklarla sizleri bekleyeceğiz. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Mahşer günü görüşeceğiz.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><b>Bu yazı 19 Şubat 2014 Çarşamba günü KARŞI Gazetesi'nde yayınlanmıştır. </b></span><br />
<div>
<br /></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-87207766411199668902014-02-17T05:17:00.003-08:002014-02-17T05:17:38.993-08:00Aferin Bize..!<span style="font-family: 'Helvetica Neue', Arial, Helvetica, sans-serif;">Gezi direnişiyle başbakanın demokrasi süsleri pul pul dökülmüş , diktatörlüğü kabak gibi ortaya çıkmış.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">2013 sonunda ise AKP, ortağı Cemaat ile kavgaya tutuşmuş, koalisyon bozulmuş, büyük bir lağım patlamış, pislik her yanı sarmış. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">AKP-C koalisyonunun el birliğiyle Türkiye’yi köy köy, kasaba kasaba, kent kent, yağmaladığı , kendilerinin deyimiyle milletin “a…na koydukları” ortaya çıkmış. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ilımlı İslam sosuna bulanarak son 11 yılda emekçi halka yedirilmeye çalışılan Türkiye kapitalizmi büyük bir gürültüyle çökerken AKP, Cemaat; TUSİAD suçu birbirilerine atma telaşına düşmüş. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Mış, muş, müş…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Mişli geçmiş zamanla anlattığıma bakmayın tüm bunlar an itibariyle de oluyor ve olmaya devam edecek. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Peki, oluyor da ne oluyor? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Daha doğrusu nasıl oluyor da hala en çok bağıran, en tepeden bakan, kendine en güvenli ve anketlerde oyu en önde çıkan yine Recep Tayyip oluyor. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet, Nasıl oluyor? </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Nasıl olduğunun yanıtı muhalefet bloğunun yakın geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceğe bakışında yatıyor.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">CHP’nin meclis odaklı olmayan siyasetten ödü kopuyor. Emine Ülker Tarhan’ın da ifadesiyle “olağanüstü dönemde olağan muhalefete mahkum” olmuş. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">MHP?</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">MHP’nin ne yapmaya çalıştığını Devlet Bahçeli’nin bile bildiğini sanmıyorum bu nedenle affınıza sığınarak bu başlığı hızla geçiyorum. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Gelelim BDP-HDP’ye. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Kendine “Mahir’lerin mirasını taşıma misyonu” biçeceksin ama İdris Naim Şahin’in bile “oligarşi” dediği bu yağma rant, talan hükümetine karşı sus pus olacaksın. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ne iş..? , diye sorduğunuzda söyledikleri tek şey var: Süreç. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Hatta Sırrı Sakık, akıllara ziyan bir açıklama yaparak “bu paralar hazineye gelirse F-16'lar alınır, yine F-16'lar gider Roboski'yi bombalar, sokaklarda gaz bombasıyla halkımıza döner, diyerek yolsuzluk umrumuzda değil” dedi. . </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Sırrı Sakık’a göre sanki barışın yolu hırsızlıktan geçiyor. Ne kadar hırsızlık o kadar barış. İnsanın barışa hizmet olsun diye hırsızlık yapası geliyor. Sırrı Arkadaş..! Otuz yıldır özlemini çektiğimiz barışı hırsızlarla mı kuracağız.? </span><br />
<br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Peki ya, Ulusalcılar, İşçi Partisi ve çevresi.?</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">29 Ekim’de 19 Mayıs’ta yüz binleri alanlara çıkaran bu kesim, yolsuzluk operasyonlarının ilk günlerinde şöyle bir hareketlenir oldu. Ne zaman ki AKP yeniden yargılama sözlerini yarım ağız çıtlattı, ulusalcılar da başladılar Tayyip’in ağzından ne çıkacak diye beklemeye…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ülke gramına kadar yağmalanmış ama onlar 1999 yılında Abdullah Öcalan’ın İmralı’daki sözlerinin peşine düşmüşler. Nereye varacaklarsa buradan.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">ÖDP ve TKP, ne cemaat ne AKP diyebilen, net olarak düzen karşıtı siyaset yapabilen sosyalist partiler. Ama gerçekçi olarak bakarsak şimdilik büyük kitleleri harekete geçirecek güçleri yok. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Yani, siyasi olarak örgütlü, dinamik, kitlesel tüm kesimler farklı gerekçelerle çivi gibi çakılmışlar, kıpırdamıyorlar. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Çağımıza uygun, yaratıcı, sarsıcı, halka basitçe gerçekleri anlatan , ayrıştırmayan, itmeyen bir siyaseti ara ki bulasın. En aktiflerimiz bile hala toplumun en yoksul kesimini aşağılayan “makarna karşılığı oyunuzu satıyorsunuz” tavrından öteye gidemiyorlar. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir seferberlik havası yok. Halka inanarak, güvenerek,gençleri , kadınları ayrıca mobilize, motive ederek alanlara güvenle inecek bir siyasi hareketi arıyor bu toplum. </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu düzeni tarihinin çöp sepetine atma fırsatını bulmuşken ve de Gezi’de fırsatın ötesine geçip bir de irade ortaya koymuşken.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Siyasal İslamıyla, kapitalizmiyle, uluslararası ilişkileriyle, çatır çatır çatlayan bu oligarşik düzeni seçim sandıklarında kendisini yeniden var etmesine teslim olursak.</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"> Siyasi olarak ölmüş Recep Tayyip’i yeniden diriltirsek…</span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;">Ne diyelim, CHP’lisiyle, BDP’lisiyle, Ulusalcısıyla, Sosyalistiyle, Aferin Bize..! </span><br />
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-small;"><br /></span>
<span style="font-family: Helvetica Neue, Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-small;">Bu yazı 14 Şubat Cuma günü <b>KARŞI </b>Gazetesi'nde yayınlanmıştır. </span><br />
<div>
<br /></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-74530985933247507582013-06-08T02:16:00.002-07:002013-06-08T02:43:53.115-07:00 Pantolonun Üzerine Don Giydirmek İsteyen Diktatöre İsyan<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-ZFdSkC_00qg/UbL7ojnqzsI/AAAAAAAAAjU/BxRyyXe7Gg8/s1600/TEKRAR-CAL-SAM__44540194_0.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-wJKwob__pSw/UbL7iiU_YOI/AAAAAAAAAjE/7o3p9nQZtiA/s1600/gul.bmp" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"></a><a href="http://4.bp.blogspot.com/-ZFdSkC_00qg/UbL7ojnqzsI/AAAAAAAAAjY/iHd-BXfpIyw/s1600/TEKRAR-CAL-SAM__44540194_0.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-ZFdSkC_00qg/UbL7ojnqzsI/AAAAAAAAAjY/iHd-BXfpIyw/s320/TEKRAR-CAL-SAM__44540194_0.jpg" width="243" /></a><a href="http://2.bp.blogspot.com/-tLknpu1lYwU/UbL7ZqPPrjI/AAAAAAAAAis/aqcGcm69Ez0/s1600/gezi-parki-kutuphanesi_2-599x360.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><a href="http://2.bp.blogspot.com/-C9A1hnnOWVQ/UbL7cNOOcAI/AAAAAAAAAi0/4BFNOp0AyZ0/s1600/wody.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">30 Mayıs Perşembe günü…Bir gün öncesinde Başbakan, “siz ne yaparsanız yapın, biz kararımızı verdik yapacağız” diye çıkışınca açıkçası Gezi Parkı’na polis müdahalesinin gecikmeyeceğini düşünmüştüm. Nitekim güne polisin Gezi Parkı’ndaki direnişçilere gaz bombalarıyla müdahale edip çadırlarını yaktığı haberiyle başladım. Gecikmeden Gezi Parkı’na gidince gördüğüm manzara şöyleydi: Polis tarafından yakılmış çadırlardan geriye kalan küller, sabaha karşı uykunun en koyu yerinde baskına uğramış geçlerin yorgunluğu, kısa sürede parkı dolduran insan akını.<br /><br /><br /><br />Parkta biraz turlayınca karşılaştığım iki görüntü ise bir gün sonra Türkiye tarihinin en büyük halk hareketine öncülük eden bu gençlerin kimliği, kişiliği konusunda çok şey anlatıyordu.<br /><br /><br /><br />Sabaha karşı baskına uğramış yirmili yaşlarında bir genç, çadırını tekrar kurmuş içine sırtüstü uzanmış kitap okuyordu. Politikacılar açıklama yapıyor, gazeteciler soru soruyor telaş artıyordu ama bu genç kitaba dalıp gitmişti. Woody Allen’ın aynı zamanda tiyatro oyunu olan “Tekrar Çal Sam” adlı kitabıydı bu.<br /><br /><br /><br />Kitabı okumamıştım ama oyunu seyretmiştim. Bu oyunu 2008 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Şehir Tiyatroları sahneye koymuştu. Şimdi elinde Woody Allen'ın kitabıyla genç eylemcinin parktaki ağaçları kesmemesi için kendisini siper ettiği Kadir Topbaş yönetimindeki İBB…<br /><br /><br /><br />Parkta Woody Allen okuyan bu gence sonraki günlerde (cumartesi günü) Taksim alanına girmek için polisle mücadele ederken tekrar rastladım. Gaz bombasına maruz kaldığı için kızaran gözlerinde kararlılık vardı. Sırt çantasında ise muhtemelen henüz bitirmeye fırsat bulamadığı kitabı.<br /><br /><br /><br />Başbakan kitap okumaya vakti olmadığını, danışmanlarının hap haline getirdiği kitapları (özetleyerek) bir seferde yuttuğunu söylemişti bir söyleşisinde. Şimdi danışmanlarına tavsiyemiz mümkünse Woody Allen'ın kitaplarını, filmlerini de hap haline getirip başbakana yuttursunlar belki o zaman bu gençlerin neden ayaklandığını anlar.<br /><br /><br /><br />İşte 2013 yılının Türkiye’sinde, kentlerin neredeyse tüm yeşil alanlarını yağmalayan politikalara imza atan başbakan elinde kitapla ağaçları savunmaya çalışan bu gence çapulcu diyordu. Bir daha kayda geçsin diye tekrar edelim: “Daha birkaç saat önce sabah uykusunda biber gazı baskınına uğramış bu genç, parkın bir kenarında sakin sakin Woody Allen okuyor ve başbakan da bu gencin karşısına evlerinde zor tutuğu yüzde elliyi çıkarma hesapları yapıyor.<br /></span></span><br /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">Zeka ile felsefenin, mizah ile cinselliğin, farklı olanın yaratıcılığı ile klasik olanın iç içe geçtiği bir kişiliği biraz da bu kitaplardan alıyordu gençler. Woody Allen'ın muhtemelen Bananas adlı filmini de seyreden bu gençler San Marcos diktatörlüğünde, filmin baş karakterinin şu sözlerini hatırlayıp harekete geçmiş de olabilirler:</span></span><br /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-C9A1hnnOWVQ/UbL7cNOOcAI/AAAAAAAAAi0/4BFNOp0AyZ0/s1600/wody.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="197" src="http://2.bp.blogspot.com/-C9A1hnnOWVQ/UbL7cNOOcAI/AAAAAAAAAi0/4BFNOp0AyZ0/s320/wody.jpg" width="320" /></a><br /><b>"bundan böyle İsveççe konuşulacak, altınıza don giyeceksiniz, görebilmemiz için pantolonun üzerine giyeceksiniz , 16 yaşından küçükler artık 16 yaşında sayılacaklar ! "</b><br /><br />Gençlerin, “ne kadar da tanıdık” diyecekleri benzerlik bu kadar da değil. Yukarıdaki sözlere karşılık bir gerillanın faşizmin akıllı işi olmadığını söylemesi ve<b> "başa geçince kendini kaybetti." demesi de cabası.</b><br /><br /><br />Woody Allen bu etkileyici filminde emperyalist ABD’nin hegomonyası altına girmiş üçüncü dünya ülkelerindeki diktatörlüklere de gönderme yapar. Belki de gençler yakın zamanda bir üçüncü dünya diktatörünün Obama ile yaptığı görüşmeyi anımsamışlardır, kim bilir.<br /><br />***<br /><br /><br />Evet , direniş çadırında Woody Allen'ın Tekrar Çal Sam kitabını okuyan genç eylemcinin yarattığı çağrışımlar altında dolaşmaya devam ederken bu sefer parkta henüz iş makinaları tarafından sökülmemiş bir ağacın gölgesinde kitap okuyan genç bir kadın eylemciye rastladım.<br /></span></span><br /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-wJKwob__pSw/UbL7iiU_YOI/AAAAAAAAAjE/7o3p9nQZtiA/s1600/gul.bmp" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-wJKwob__pSw/UbL7iiU_YOI/AAAAAAAAAjE/7o3p9nQZtiA/s1600/gul.bmp" /></a><br />Bu sefer elindeki kitap benim için daha da tanıdıktı. Erdal Öz’ün adını Turgut Uyar’ın etkileyici dizesinden alan “Gülünün Solduğu Akşam” adlı kitabı. Turgut Uyarın "herkes ne zaman ölür elbet gülünün solduğu akşam " diyerek içimizde duygu fırtınaları estiren dizesi Erdal Öz’ün Deniz’lerin idamını anlattığı belgesel romanıyla birleşince ortaya bir destan çıkıyordu. Hüzünlendiren, coşturan öfkelendiren ama mutlaka “ben de bu yolda gitmeliyim” dedirten bir kitaptır Erdal Öz’ün romanı.<br /><br /><br /><br /> Öz, Gülünün Solduğu Akşam’ı şu cümlelerle sunuyor okuyucuya: Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil" ve daha niceleri. Mamak Askeri Cezaevinde bu çocukların çoğuyla konuşmuştum. Deniz'le anlaştığımız gibi, tuttuğum notlardan yola çıkarak bir roman yazacaktım. Sorduğum sorularla onları sürekli küçük ayrıntılara yöneltmeye çalışmıştım. Roman, bu ayrıntılardan doğup gelişecekti. Ne yazık ki iş yarım kaldı. Hele belgesel bir roman için elimdeki notların yetersizliğini görünce böyle bir çalışmaya girmekten vazgeçmek zorunda kaldım. Yıllar sonra, bir başka biçimlemeyle, sonunda oluşturabildim bu kitabı. 'Gülünün Solduğu Akşam', serüven dolu sürükleyici bir roman gibi de okunabilir. Ama acı ve hüzün yüklü bir kitap olduğu da bilinmelidir. Anı, belge, anlatı karışımı bu kitabı dilerseniz bir roman gibi okuyun; yeter ki sizde bırakacağı hüzün kalıcı olsun.</span></span><br /><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /><br />***<br /><br /><br /><br />Bu halk hareketinin niteliği üzerine bir gazeteci abimizle sohbet ederken şöyle bir belirleme yapmıştı:<b> Bu hareketin öncüsü gençler. 68 gençliğinin günümüzdeki versiyonları. Bu hareketle Türkiye’de 12 Eylül’ün başlattığı süreç bitmiştir.”</b><br /><br /><br />Denizler’in yarım kalan serüvenini anlatan Erdal Öz ve Denizlerin daha nice arkadaşlarının özgür birer birey olarak yetiştirdiği gençler, “Kıyak” kafalarına göre takılıp bir yandan babalarının destansı mücadelesini anlatan bir yandan da mizahı, felsefeyi, zekayı, muzırlığı anlatan kitapları okuyorlar,haberiniz olsun Başgan'ım.. En azından benim tanık olduğum bu iki genç çapulcu, senin biber gazı mangalarına karşı günlerce direnişe geçmeden hemen önce bu kitapları okuyorlardı.. Ayaklanmalarına, birkaç ağaç için canlarını ortaya koymalarına bir türlü anlam veremediğin, Gaz bombalarından korunmak için limon , sirke, süt tutan o genç ellerde az önce işte bu kitaplar vardı...</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"><br /> </span></span><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-oSfMkGOp1l4/UbL7lT1RgGI/AAAAAAAAAjM/uGU88ODTrks/s1600/maklube_177406.jpg" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="192" src="http://3.bp.blogspot.com/-oSfMkGOp1l4/UbL7lT1RgGI/AAAAAAAAAjM/uGU88ODTrks/s320/maklube_177406.jpg" width="320" /></a><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;"> “Altınıza don giyeceksiniz, görebilmemiz için pantolonun üzerine giyeceksiniz” diyen diktatöre boyun eğmiyorlar. Kentin en ortak kamusal alanını özel şirketlere AVM adı altında peşkeş çekmek isteyen, ihale peşinde koşan, TOKİ’nin çakma rezidanslarında oturup çakma Osmanlı kışlasına tarihi eser muamelesi yapan bir nesil yetiştirmek isteyen zihniyete papuç bırakmıyorlar. Gençler, okumak, konuşmak, gezmek, eğlenmek, anlamak, anlatmak yani yaşamak istiyorlar. Işık Evlerinde Maklubeye kaşık sallayıp danışmanlarınızın hazırladığı hapı yutmak istemiyorlar. Pantolonun üzerinde don giymek istemiyorlar, anlayın artık…</span></span><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<b><span style="font-size: small;"><span style="font-family: Arial,Helvetica,sans-serif;">Bu yazı Yurt Gazetesi'nin 8 Haziran 2013 tarihli Kültür Eki'nde yayınlanmıştır. </span></span></b>Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-54231059357086852082013-05-20T05:42:00.000-07:002013-05-20T06:01:40.039-07:00Toroslar’da Bir Doğa Kahramanı ve "Vicdan-Sızlar "<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Kentsel Dönüşüm, 2 B Arazileri ve İnşaat furyası derken Türkiye’nin bir çok kentinde neredeyse boş arsa. bulmak olanaksız hale geldi. </span><br />
<br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Kentlerde durum buyken köylerde ise HES’ler, Altın ve Mermer şirketleri devreye giriyor. Kaz Dağları’ndan, Munzur’a, Karadeniz’den Toroslor’a Türkiye’nin her biri doğa harikası olan milli parkları adeta delik deşik edilmiş durumda. </span><br />
<br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Ulusal ve uluslararası şirketler, müteahhitler, siyasetçiler, yeni dönem zenginleri kentlere, köylere yaylalara tamamen rant penceresinden baktıkları için topraklarını, doğayı, hayvanları savunmak ise yine Anadolu insanına düşüyor. </span><br />
<br />
<br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-94GFF7u68so/UZobILCHqQI/AAAAAAAAAgs/5wkkByK-EMI/s1600/mahmut_aksu_yazdii_ktapla_katlami_anlatti.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://4.bp.blogspot.com/-94GFF7u68so/UZobILCHqQI/AAAAAAAAAgs/5wkkByK-EMI/s400/mahmut_aksu_yazdii_ktapla_katlami_anlatti.jpg" width="286" /></a><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Kendisi de bir doğa tutkunu olan gazeteci Yusuf Yavuz’un <strong>SoL Portal</strong>’daki harika haberini okurken <strong>“Toroslar’da bir Doğa Kahramanı”</strong> ile karşılaştım. <br />
<br />
<br />Her biri birbirinden ilginç ayrıntılarla dolu haberin giriş paragrafı bile durumu anlatmaya yeterliydi: <br />“Yıllarca çobanlık yaptığı Toroslar’ın en güzel yaylalarının, dağlarının gözlerinin önünde yok edildiğini görünce eline kalem alıp Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, bakanlardan yetkili tüm kurumlara dilekçeler, mektuplar yazan Ispartalı Mahmut Aksu, üç yıldır varını yoğunu harcadığı mücadelesinden sonuç alamayınca sonunda “Vicdan-Sızlar” adını verdiği bir kitap yazdı ve 550 milletvekiline postaladı. İşte yıllardır doğası vahşice yağmalanan Türkiye’nin geldiği noktanın özeti niteliğindeki çarpıcı bir yıkım ve ‘Don Kişot’vari direnişin öyküsü…”<br />
Konuyla ilgili geniş ayrıntıları Yusuf Yavuz’un haberinde bulabilirsiniz…<br />
<br />
Verdiği mücadelenin uzaklarda da yankı bulduğunu göstermek ve olabilirse bu soylu mücadeleye bir nebze moral destek sunabilmek için Mahmut Asu’yu aradım. <br />
<br />Isparta’da yaşayan Mahmut Aksu ile konuştuğum dakikalarda <strong>Kadir İnanır, Tarık Çelenk, Lale Mansur, Nihal Bengisu Karaca, Şükrü Karatepe, Muhsin Kızılkaya, Öztürk Türkdoğan ve Hüseyin Yayman</strong>’dan oluşan Akil İnsanlar’ın Akdeniz grubu da İsparta Barida Otel’de güya halk ile buluşuyorlardı. Akil İnsanlarla buluşup derdini anlatmak ve kitabını hediye etmek isteyen <strong>Mahmut Aksu</strong> ise içeri alınmadı. Israr edersen seni gözaltına alırız diye polis tarafından tehdit edildi. <br />
<br />
<br />
Mahmut Aksu’nun yanlarına yaklaşamadığı Akil İnsanlardan Rifat Hisarcıklıoğlu, "Ülkesini, milletini, bayrağını seven insanlar olarak biz de üzerimize düşeni yapmak zorundayız " diyordu. Demek ki, yıllardır gözü dünmüş doğa düşmanı şirketlere karşı tek başına mücadele eden Mahmut Aksu, Hisarcıklığolu kadar vatanını sevmiyordu ki konuşturulmuyordu. Aksu, konuşturulmuyordu ama Hisarcıklıoğlu durmak bilmiyordu: "Aslında biz dinlemeye geliyoruz. Bir şey anlatmıyoruz" diyerek…Kimleri dinliyorlarsa artık. <br />
<br /><br />
Mahmut Aksu kitabı bin adet bastırmış. 150 kitabı mermer ocaklarının işletildiği köyde dağıtmış. Diğer kitapları da kargo masrafını karşılayarak Milletvekillerine ve bürokratlara göndermiş. <br />
<br /><strong>Egemen Bağış</strong> adına tebrik kartı gelmiş. <br />Savunma bakanının danışmanı arayıp övgü dolu sözler söylemiş. <br />Aksu’nun aradığı Eski Isparta Valisi ve CHP İsparta milletvekili <strong>Ali Haydar Öner</strong> ise “şimdi yurt dışındayım, telefon sana yazar, dönünce konuşalım” demiş ama bir daha aramamış. <br />
<br />
Aksu’nun tek isteği var. Ankara’dan , onurlu, namuslu, dürüst üç kişilik bilirkişi heyeti gelsin. Bu yaylalarda inceleme yapsınlar. Evet bu Mermer ocakları kanuna uygundur derlerse ben de kabul edip mücadelemden vazgeçeceğim diyor. Doğayı , hayvanları koruma kanunlarını ezberlemiş Aksu. Zeytin kanunundan örnek veriyor. Mermer ocaklarının zeytinlik alana 100 metreden daha yakın olmasının kanuna aykırı olduğunu adeta haykırıyor. <br />
Ağlamaklı bir ses tonuyla ama heyecanla Toroslarda yeni bir kekik türünün keşfedildiğini bu mermer ocaklarının tozları arasında eşi benzeri bulunmayan bu kekiklerin yok olup gideceğini anlatıyor. <br />
<br />
Bölge için ÇED (çevre etki değerlendirme) raporu verenlerin Torosların bu cennet köşesini görmeden raporu imzaladıklarını ileri sürüyor ve şöyle devam ediyor: Adeta zorla milli parklardan sorumlu yetkilileri bu yaylalara götürdüm. İncelediler. Yazdıkları raporlarda mermer ocaklarının kesinlikle kanuna aykırı olduğunu yazdılar. Ama kimse dikkate almadı. <br />
<br />
Mahmut Aksu tek başına bu ısrarlı mücadelesini verirken doğa düşmanları da boş durmamış. Her zaman ki kirli yöntemleri devreye sokmuşlar. Defalarca tehdit etmişler Aksu’ya,rüşvet teklifinde bulunmuşlar. Ancak bu kahraman doğa severin tertemiz kişiliğine pisliği bulaştıramamışlar. Bir seferinde kim olduğunu bilmediğim kişiler bana siyah poşet içinde 250 bin lira para getirdiler. Reddettim diyor. <br />
<br />Evet, 250 bin lirayı reddediyor, muhasebecilik maaşından biriktirdiği paralarla 8 bin 500 lirayı cebinden ödeyerek bastırdığı kitabı milletvekillerine gönderiyor. Doğa katliamını belgeleyen 9 ayrı dosyayı ilgili yerlere ulaştırıyor. 3 bin mektup yazıyor. <br />
<br />
Zaman zaman karamsarlığa kapılıyor. Ama doğa sevgisi içinde<br />
</span><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">
o kadar yer etmiş ki tekrar koyuluyor mücadeleye. Bazen de çaresizlikten “Ankara’ya gidip silahı kafama dayasam mı” diye geçiriyor içinden…<br />
<br />Milletin hizmetçisi olduğunu söyleyen başbakan, ilk kez halktan biri seçildi diye bayram edilen cumhurbaşkanı, milletvekilleri, bilim kurulları, ulusal ve yerel bürokratlar...Her kesimi, herkesi uyarıyor Mahmut Aksu. Bilgi veriyor, belge sunuyor. <br />
<br />
Avrupa Birliği Bakanı, Milli Savunma Bakanı, kendini ulusalcı olarak tanıtan CHP İsparta milletvekili...Tebrik ediyorlar, tamam diyorlar, ararız diyorlar ama sonuç değişmiyor. <br />
<br />
Mermer ocakları Toroslarla birlikte Mahmut Aksu'nun da bağrını delmeye devam ediyor. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-GtyEr8FewLA/UZocz9qgolI/AAAAAAAAAhM/VugIa1p1WsY/s1600/akil.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="189" src="http://2.bp.blogspot.com/-GtyEr8FewLA/UZocz9qgolI/AAAAAAAAAhM/VugIa1p1WsY/s320/akil.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Mahmut Aksu ile sohbeti noktalayıp bu satırları yazarken Isparta Valiliğini ziyaret eden Akil İnsanlardan yazar <strong>Muhsin Kızılkaya</strong> şöyle konuşuyordu: <br />Anadolu'nun bilgeliğine ihtiyaç duyduğumuzu, bu bilgelikten büyük bir kardeşlik projesi çıkacağını söyledik. Kardeşlik projesine, devletin ilk defa kendi yurttaşları ile barışması olarak bakılması gerektiğini anlattık. Hiç kimse kendini incinmiş hissetmesin."<br />
<br />
Hüseyin Yayman ise yanlarına yaklaştırılmayan Mahmut Aksu’ya nazire yaparcasına Isparta'nın gülü ile Hakkari'nin ters lalesinin kardeşliğini vurgulamak, kaderinin birlikte olduğunu, Van Gölü, Eğirdir Gölü'nün birbirinden ayrılmayacağını söylemek için buradayız" diyordu. <br />
<br />
<br />Mahmut Aksu ise eğer buluşabilseydi kendileri de yazar olan Akil İnsanlardan Nihal Bengisu Karaca, Muhsin Kızılkaya, ve Hüseyin Yayman’a derdini kendi kitabının ismiyle anlatacaktı:<span style="font-size: large;"><strong> “Vicdan-Sızlar” </strong></span><br />
<strong><span style="font-size: large;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-size: large;"><u></u></span></strong><br />
<strong><span style="font-size: large;"><u>Yusuf Yavuz'un haberini okumak için tıklayın</u></span></strong><br />
<a href="http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/turkiyenin-vicdani-bu-isyana-nasil-dayanacak-haberi-73256">http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/turkiyenin-vicdani-bu-isyana-nasil-dayanacak-haberi-73256</a><br />
</span><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-GtyEr8FewLA/UZocz9qgolI/AAAAAAAAAhM/VugIa1p1WsY/s1600/akil.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a> </div>
<br />Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-19484519738806029022013-04-20T02:01:00.002-07:002013-04-20T02:34:28.683-07:00Hareket Halindeki Trende Nur Muhammed’in Akşam Yemeği<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Afganistan’ın Celalabad kentinde bir hastane. “Bir yatakta baştan aşağı sargılanmış on yaşındaki <strong>Nur Muhammed </strong>yatıyor. Pazar günü akşam yemeği yerken evine isabet eden bombadan gözlerini ve ellerini kaybetmiş. Geçen hafta sonu hastane morguna 17 ceset getirilmiş ve buradaki görevliler muhtelif köylerde en az 89 sivilin öldüğünü tahmin ediyorlar” </span><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-67EoXuVjC30/UXJe1IvkoBI/AAAAAAAAAeQ/wIS2cbmp8Cg/s1600/cocuk.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="160" src="http://3.bp.blogspot.com/-67EoXuVjC30/UXJe1IvkoBI/AAAAAAAAAeQ/wIS2cbmp8Cg/s320/cocuk.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Howard Zınn</strong>’in <strong>“Hareket Halindeki Bir Trende Tarafsız Olamazsınız”</strong> adlı kitabını okurken altını ilk çizdiğim, yukarıdaki dramatik sahneyi anlatan cümleler oldu. <br />Everest Yayınları’ndan geçen ay yayınlanan kitap, <strong>Işılar Kür</strong>’ün son derece titiz çevirisiyle sunuluyor okuyucuya. Daha ilk sayfadan itibaren aklınıza üst üste hücum eden sorular, sayfalar ilerledikçe öfkeye dönüşüyor yer yer. Zınn, bildiğimiz, karşı çıktığımız ve isyan ettiğimiz gerçekleri akıcı bir dil ve son derece basit sorularla bir kez daha aklımıza vicdanımıza çakıyor.11 Eylül saldırılarından sonra Afganistan’ı işgal eden ABD’nin yarattığı yukarıdaki dramı Boston Globe muhabirinin haberinden okuyan Zınn, ahlaki ve siyasi isyanını hemen harekete geçirerek şöyle diyor: “Elleri ve gözleri olmayan bir çocuk. New York’ta 11 Eylül’de yaşanan hadiseyle hiçbir olası bağlantısı yoktu. İnsan haklarına değer verdiğini iddia ederek, Afganistan’a açılan savaşı haklı çıkarmaya çalışan bir insanın hastanedeki bu manzarayı binle çarpıp elini vicdanına koyması gerekir.” </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-OtBxOXEgPgc/UXJe-GlYHDI/AAAAAAAAAeo/Iu967_QEkuw/s1600/z%25C4%25B1nn1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://3.bp.blogspot.com/-OtBxOXEgPgc/UXJe-GlYHDI/AAAAAAAAAeo/Iu967_QEkuw/s200/z%25C4%25B1nn1.jpg" width="153" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Fransa’nın eski başbakanlarından <strong>Benjamin Clemenceau</strong>’nun “En çok yalan, seçimlerden önce, savaş esnasında ve avdan sonra söylenir” diye bir cümlesi var. Zınn’in kitabını bu cümlenin barındırdığı anlamın etkisinde okurken Kristof Kolomb’un kıtaya ayak basma hikayesinden başlayarak neredeyse tamamen yalanlar üzerine kurulu kanlı bir ABD tarihinden kesitlerle karşılaşıyoruz. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />Türkçe'ye çevrilen <strong> "Halkların Tarihi" "Öteki Amerika" kitapları ve "Marx Döndü" </strong>adlı oyunuyla tanıdığımız Zınn otobiyografik kitabında can alıcı, basit net sorularla işte bu yalanlara karşı mücadelesini anlatıyor. <br />ABD polis ve istihbarat sistemiyle siyasi kurumlarının yanı sıra eğitim, hukuk, basın, sinema, giderek kent, kasaba hatta aile içine kadar sinmiş “mikro faşizm”in, ırkçılığın boyutlarını gözler önüne seriyor. Bunu yaparken büyük olaylardan, araştırmalardan, teorik açıklamalardan yola çıkmıyor. Yaşadıklarını ilişkilerini, dostluklarını, öğretmenliğini mütevazı bir dille hikaye ederek yapıyor. İkinci dünya savaşında sivilleri bombalayan bir pilot, Vietnam’da esirleri teslim almak için kendisini tehlikeye atan bir savaş karşıtı, Japonya’da atom bombası sonucu sakat kalanlarla bir araya gelen aktivist, siyahlara karşı ırk ayrımcılığıyla mücadele eden bir öğretmen, bir sivil itaatsiz olarak edindiği eşsiz tücrübe, bilgi, birikim en önemlisi sarsılmaz vicdan terazisiyle yapıyor. Bizi bir kez daha “Amerika” denen canavarın yarattığı algılardan, alışkanlıklardan uyanmaya davet edip düşünmeye, sorgulamaya, isyan etmeye, öfke duymaya çağırıyor. </span><br />
<br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yapılan bir araştırma ABD’nin şimdiye kadar 50 ülkeye müdahale ettiği, darbeler yaptırdığı, savaş açtığını ortaya koyuyor. Buna bir de siyahlara karşı uygulanan ırkçılığı eklerseniz katliamcı, soykırımcı bir savaş makinasının devlet kisvesine bürünmüş haliyle karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlarsınız. “Kimyasal silah var” yalanıyla Irak’a karşı başlatılan savaş ile bu ülke neredeyse tümüyle yerle bir edildi. Bir buçuk milyon sivil insan öldürüldü. Milyonlarca kişi sakat kaldı, evinden yurdundan ayrı düştü. Sonunda yalanın yalan olduğunu yalan söyleyenler de kabul etti. Peki sonra ne oldu…? ABD halkı bir kez daha Bush’u başkan seçti. İletişimin bu kadar geliştiği, dünyanın en saygın üniversitelerinin, okullarının, düşünce kuruluşlarının, güya özgür basınının, düşünce özgürlüğünün olduğu bir ülkede nasıl oluyor da bir toplum yalanlarla milyonlarca insanın öldürülmesini kabullenebiliyor. <br />İşte Zınn’in kitabının önemi tam da burada başlıyor: Dünyayı kana bulayan bir devletin kendi vatandaşlarına karşı adil olamayacağı gerçeğini en yalın biçimde anlatıyor. Bu kitabı değerli kılan, acımasız bir savaş devleti olan ABD’nin kanlı kirli tarihinin sıradan vatandaşlarına, sokaklarına, günlük yaşamına nasıl yansıdığını çarpıcı şekilde ortaya koymasında… Oy vermek için kayıt yaptırmaya giden siyah bir Amerikalıyı durduran Greenwood şerifinin aşağılayıcı tavrı Zınn’in kitabında yer alan ve Amerikan devleti ve toplumuna sinmiş ırkçılığı anlatan sayısız örneklerden biri...</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong></strong></span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-MdNPTVjmqCA/UXJexWY-8eI/AAAAAAAAAeE/MHgPsuZu0pE/s1600/Martin-Luther-King-Jr--Day-Celebration.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="153" src="http://1.bp.blogspot.com/-MdNPTVjmqCA/UXJexWY-8eI/AAAAAAAAAeE/MHgPsuZu0pE/s400/Martin-Luther-King-Jr--Day-Celebration.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>ŞERİF:</strong> Zenci, sen nerelisin? <br /><strong>BLOCK:</strong> Mississippi yerlisiyim. <br /><strong>ŞERİF:</strong> Ben buradaki tüm zencileri tanırım. <br /><strong>BLOCK: </strong>Hiç renkli insan tanıyor musun..? (şerif yüzüne tükürür) <br /><strong>ŞERİF:</strong> Buradan çekip gitmen iç in sana yarına kadar zaman veriyorum. <br /><strong>BLOCK: </strong>Beni görmek istemiyorsan, eşyalarını toplayıp gitsen iyi olur. Çünkü ben burada olacağım. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ABD; İkinci Dünya savaşında Hitler’e ve faşizme karşı savaşıldığı propagandası yaparken ülke içinde Afrika kökenli siyahlara yönelik azgın bir ırkçılığı sürdürür. Öyle ki Hitler’e karşı savaşan hava kuvvetlerindeki siyahi askerler bile ikinci sınıf vatandaş muamelesi görür. Bu gerçeğin karşısında susmanın, tarafsız, tavırsız olmanın geçersizliğini kitabının ismi olarak seçiyor Zınn: <strong>“Zaten olaylar belli ölümcül istikametlere doğru hareket ediyor ve tarafsız olmak bunu kabul etmek anlamına geliyor.” Hareket Halindeki Bir Trende Tarafsız Olamazsınız”</strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Zınn, kitabında yoğunlukla ırk ayrımcılığına karşı verilen mücadele ve Vietnam savaşında savaş karşıtlığı üzerinden Amerikan sistemini sorgularken sınıf ayrımcılığına da çarpıcı örneklerle ışık tutuyor. Daha doğrusu ırk ayrımcılığı, faşizm, adaletsizlik ekonomik sömürü, yoksulluğun birbiriyle bağlantısını otobiyografisinden kesitlerle anlatıyor.<br />Kitabın sayfaları arasında ilerlerken ister istemez ABD ile Küçük Amerika (Türkiye) karşılaştırması yapıyoruz. Ve 1950’lerde <strong>Menderes</strong> ile başlayan, <strong>Demirel, Özal, Çiller, Erdoğan </strong>ile devam eden <strong>Küçük Amerika </strong>hedefinde oldukça yol kat ettiğimiz anlaşılmakta. <br />Devlet kurumlarını esas olarak hakim sınıfların çıkarlarına göre organize etmek, başta iletişim ve eğitim olmak üzere gelişen olanakları toplumu bilinçlendirmek yerine uyutmak için kullanmak, sağcılığı, kapitalizmi değişmez bir kural olarak benimserken karşı çıkanları statükocu olarak yaftalamak, solcuları, farklı milliyetlerden olanları düşman olarak hedefleyip toplumun düşmanlık ve korku duygularını canlı tutmak, dini en masrafsız itaat aracı olarak öne çıkarmak. Örgütlenmeden, sendikadan, işçi haklarından nefret etmek, her türlü itirazı , karşı çıkmayı terörizm olarak itibarsızlaştırmak. Küçük Amerika olarak Sam Amca’ya benzerliğimizi daha da uzatabiliriz. Yine, sağcı, dinci , liberal hükümetlerimizin Kore’den başlayarak Irak, Afganistan, Libya ve son olarak Suriye söz konusu olunca ABD ile aynı ahlaksız saldırılara ortak olma iştahı. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /><br />
Zınn’ın öfkemizi kabartan cümleleri arasında söylenmeden edemiyoruz. İsrail ile anlaşıp Suriye’ye karşı savaşa hazırlanan İslamcı hükümetimiz CIA denetimindeki ABD düşünce kuruluşlarının raporlarından başını kaldırıp Howard Zınn, Noam Chomsky gibi ABD’li aydınların kitaplarına da bir göz atar mı? Pazar günü evinde akşam yemeği yiyen çocuğun kendi çocukları olduğunu, evinin huzur veren sıcaklığında sofraya kurulmuş o çocuğun masumiyetine sıkılan Amerikan kurşunlarından geriye kalan gözleri kör, elleri ayakları sakat 10 yaşındaki Nur Muhammed’in bundan sonraki hayatını en az bizim çocuklarımız kadar iyi yaşamaya hakkı olduğunu içleri cız ederek duyumsarlar mı? Hem Washington’u kıble yapıp hem de Ezan-ı Muhammedi okunurken Nur Muhammed ile aynı anda abdestlerini alıp yatsı namazlarını kılıp şükür Allah’a deyip uyurken vicdanlarını yastık yaparlar mı? </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
<br />
Ya da “Hareket Halindeki Bir Tende Tarafsız Olmak” gibi beyhude bir çabayla hem ABD politikalarının dolaylı savunuculuğunu hem de solculuk yapmaya kalkan güya sosyalist aydınlar… Washington’dan atılan Demokrasi çığlıklarının sadece katliamların üstünü örtmeye yaradığını, Saıgon’da, Bağdat’ta, Celalabat’ta, Sirte’de İdlip’te Amerikan silah teknolojisinin kül ettiği milyonlarca ölünün bu sahte demokrasi çığlıklarını duymadığını fark ederler mi? <br />
<br />
***</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bazen kabaran bir öfkeyle, bazen gözümüzün önündeki basit bir gerçeği neden fark etmediğimizi düşünürken rahatsız eden bir sıçramayla, bazen. bu dünyada dürüst, namuslu, cesur insanların yaşadığını, mücadele ettiğini hissetmenin verdiği mutlulukla okurken kitabı, umutla umutsuzluk arasında gidip geliyoruz. İşte o anda Zınn sık sık araya girerek umutsuzluğa yer yok diyor. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><em>“Bob Dylan’ı ve Joan Baez’i ve Country Joe’yu ve Beatles’ı dinlemek, sanatçıları yazarları kendi saflarınızda bulmak, Eartha Kıtt’in savaşa karşı sesini yükselterek Beyaz Saray’da bir bahçe partisini bozduğunu okumak, Muhammed Ali’nin şampiyonluk unvanını kaybetmek pahasına bile olsa yetkili makamlara meydan okuduğunu görmek, Martin Luther King’in savaşa karşı sesini yükselttiğini dinlemek, küçük çocukların ana babalarıyla beraber Vietnamlı Çocukları Kurtarın pankartlarıyla yürüdüklerini görmek insan türünün en iyilerinin siz in davanız için uğraştığı duygusunu yaşamaktı”. </em></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-QmG2RaGHbhI/UXJe5cB95hI/AAAAAAAAAec/Tj08UMc1dRE/s1600/FIKRET%257E1.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://4.bp.blogspot.com/-QmG2RaGHbhI/UXJe5cB95hI/AAAAAAAAAec/Tj08UMc1dRE/s200/FIKRET%257E1.JPG" width="153" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">*** </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Howard Zınn’ın <strong>“Hareket Halindeki Trende Tarafsız Olamazsınız”</strong> kitabını okurken Türkiye’nin <strong>Chomsky’</strong>si olarak kabul edilen değerli aydınımız Fikret Başkaya’nın “Emperyalist Savaşları Anlama Klavuzu” adlı makalesini tesadüfen okudum. Fikret Hoca, adeta Zınn’ın yaşamında yer alan ve kitapta aktardığı olayların, ekonomi politiğini anlatıyordu. İster Kolonyalizm, ister emperyalizm, ister Vietnam saldırısı isterse Suriye’ye karşı savaş. Geçmişten günümüze emperyalist savaşların temelde aynı mantığa dayandığını bir kez daha kayda geçiriyordu: </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /><em> “O halde sadede gelebiliriz: Kapitalizm var oldukça, emperyalizm kaçınılmaz, emperyalizm var oldukça da emperyalist savaşlar-çatışmalar kaçınılmaz. Her kim ki, gerçekten bu dünyada haysiyetiyle yaşamak, hayırlı bir şeyler yapmak istiyorsa, ikircikli olmayan bir tarzda kapitalizme karşı mücadele yürütmesi gerekir. Zira, öyle sanıldığı gibi emperyalizm “dışsal” bir olgu değil. Emperyalizm yerli uzantıları sayesinde var olabiliyor, varlığını sürdürülebiliyor... Velhasıl emperyalizm içimizde... Dolayısıyla anti-emperyalist olmakla anti-kapitalist olmak bir ve aynı şey... Tabii bu duruma müdahale edebilmek için de olup-bitenleri anlamak, bilince çıkarmak gerekiyor. Mâlum, anlamak aşmaktır denmiştir...”</em><br />
<br />
Fikret Başkaya’nın bu makalesini okuduktan sonra beynimde Zınn’in kitabına başka bir pencere daha açtım. Evet, Zınn gördüğü bütün haksızlıklara, hukuksuzluklara, faşizme, ırkçılığa, ekonomik sömürüye karşı çıkıyordu. Marksizmi, sosyalizmi biliyordu, benimsiyordu ama liberalizmin solculuk sayıldığı ABD topraklarında sistemi direkt hedefleyen ideolojik bir örgütlenme yerine en fazla sivil itaatsizlik önerebiliyordu. Zınn’den siyasi bir liderlik beklediğimiz sanılmasın. Zınn, bir aydın olarak elbette ki ABD’nin 20’nci yüzyıldaki en önemli muhalif isimlerinden. Bizim dikkat çekmek istediğimiz gerek Vietnam savaşına , gerek ırkçılığa gerekse ekonomik sömürüye karşı ABD’de zaman zaman gelişen, kabaran ve sistemi kısmen değişime zorlayan mücadelelerin dünya sosyalist hareketiyle buluşamaması, ideolojik yaygın bir örgütlenmeye varamaması ve sistem içinde Amerikanvari çapsızlığa kurban olmasıdır. <br />Bu özelliktir ki azgın neo con sağcılığın karşısına çıkara çıkara Obama’yı çıkarmış, O da <strong>Martin Luther King’</strong>in “bir hayalim var” sloganını içeriğinden sıyırıp sömürülen Amerikan alt sınıflarının umutlarını kapitalizmin doymak bilmeyen midesine bir kez daha meze yapmıştır. <br />
<br />
Sonuç olarak Martin Luther King, Howard Zınn, Chomsky gibi aydınlar ve eylemciler, dünyayı insanlığa zehir eden Amerikan Savaş İmparatorluğu’nun işlediği suçların kısmen de olsa deşifre olmasına büyük katkılar sağlamışlardır. Aydın sorumluluğunu yerine getirmiş, ABD şiddeti altında inleyen milyonların Atlantik ötesindeki sesi olmuşlardır. Tüm bu çabalar Amerikan sistemini geriletmeye, kökten değiştirmeye, yok etmeye yetmese de insanlığın mücadele tarihindeki mütevazı yerlerini almışlardır. Zaman zaman politik romantizme varan, adeta şiir tadında umut esintileri yaratabilmişlerdir. Tıpkı Amerika’daki evsizler için mücadele eden Cizvit papaz Mitch Snyder’in öldükten sonra, Howard Zınn ve eşi Roz’a ulaştırılmak üzere yazdığı şiirdeki gibi. <br />
<br />
<em>Niçin duruyorsunuz<br />Diye sordular onlara ve<br />Niçin yürüyorsunuz<br />Çocukların yüzünden dediler ve <br />Yüreğin yüzünden ve <br />Ekmeğin yüzünden<br />Çünkü <br />Nedeni <br />Yüreğin çarpmasıdır<br />Ve çocukların doğması<br />Ve ekmeğin kabarması</em></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-67EoXuVjC30/UXJe1IvkoBI/AAAAAAAAAeQ/wIS2cbmp8Cg/s1600/cocuk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a> </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-MdNPTVjmqCA/UXJexWY-8eI/AAAAAAAAAeE/MHgPsuZu0pE/s1600/Martin-Luther-King-Jr--Day-Celebration.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a> </div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="color: red;"><strong>Bu yazı Yurt Gazetesi'nin 20.04.2013 tarihli sayısının Kültür Eki'nde yayınlanmıştır. </strong></span></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-81091552796279601032013-03-30T03:05:00.002-07:002013-03-30T03:18:41.966-07:00TARİHİN DERİNLİKLERİN GELEN BİR ÇIĞLIK: GARİP BÜLBÜL NEŞET ERTAŞ<h1>
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-kSeMfc-BeX8/UVa7KIgMcsI/AAAAAAAAAcg/kFcmyzEf3gc/s1600/GAR%25C4%25B0P%252BB%25C3%259CL++.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-kSeMfc-BeX8/UVa7KIgMcsI/AAAAAAAAAcg/kFcmyzEf3gc/s320/GAR%25C4%25B0P%252BB%25C3%259CL++.jpg" width="226" /></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: small;">Halk Müziğinin büyük ustası Neşet Ertaş kendisiyle yapılan bir söyleşide ”benim eserlerimi aslına en uygun okuyan Erol Parlak’tır” demişti. Erol Hoca da Ustanın bu güvenine layık bir eserle Neşet Ertaş hakkında şimdiye kadar ki en kapsamlı çalışmayı yaptı. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Erol Parlak’ın 16 yıl önce başladığı kitabı “Garip Bülbül Neşet Ertaş” adıyla Demos Yayınları’ndan çıktı. Bin 400 sayfalık titiz çalışmada sadece Neşet Ertaş’ın hayatı, eserleri, şiirleri, türküleri, notalar, fotoğraflar yok. Erol Parlak bize tarihin derinliklerinden seslenen bir Neşet Ertaş sunuyor. Abdalların tarihi, Anadolu’daki değişimin Abdallara yansıması, Horasan’dan yola çıkan “Yol Uluları”nın Balkanlara doğru uzanan serüveni, Alevilik, Bektaşilik, Anadolu hümanizmi…Bir tarih, sosyoloji, halk bilimi kitabıyla karşı karşıyayız. Kitabı okuyup kapağını kapattığımızda şimdiye kadar sezgisel olarak sevdiğimiz dinlediğimiz Neşet Ertaş’ı bu sefer bilinçle, bilgiyle daha farklı bir kulakla dinlemeye başlıyoruz. Ustanın her türküsü sanki asırlar öncesinden günümüze gelen bir çığlık… Ve bu çığlığı 21. Yüzyıla taşıyan Neşet Ertaş’ın müthiş yeteneği, dehası…</span></h1>
<div class="detail">
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Erol Hoca’nın “yaşadığını söyledi, söylediğini yaşadı” dediği Neşet Ertaş’ı bir kez daha saygıyla anarak başladık Erol Parlak ile söyleşimize…</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Abdal ne demek, Teber ne demek? </span></strong><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> Abd, kul demek, Abdal da hakkın kulu anlamına geliyor. Badal’ın çoğulu olarak başka bir anlamı daha var Abdal’ın…Badal ve giderek bedel kelimesine dönüşen Abdal, ruhu için nefsini bedel veren, nefisten vaz geçen , yani dünya malı, para pul, maddiyat, mülkiyet, bunların hepsinden vazgeçen demek. Büyük savaş sonrasında (Yavuz Selim ile Şah İsmail arasındaki savaş ve Alevi katliamı) Anadolu’da büyük bir ayrışma oluyor. Bizim coğrafyamızda suyun akışını değiştiren bu önemli savaştan sonra Osmanlı Sünni –Ortodoks bir tavrı benimsiyor. Bundan Abdallar da etkileniyor. Bu etkilenmeyle veli, ermiş anlamındaki Abdal kelimesi itibarsızlaştırılıyor. Serseri, tembel, köle gibi düşük anlamlarda kullanılıyor. Mesela sözlüklerde aptal kelimesi yok aslında. Abdal’ın itibarsızlaştırılarak aptala çevrilmesi sonucu dile yerleşiyor. Hani biz söz vardır; “Aptala malum olur” derler. Aptala niye malum olsun, aptal zaten aptaldır. “Abdal’a malum olur çünkü Abdalın en önemli özelliklerin biri de sezgi gücüdür. Abdal sezinleyendir. Kulak verip dört köşeyi dinlemiş deniyor ya, kimsenin görmediğini, kimsenin sezinlemediğini sezinlerler Abdallar.</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">İşte Abdal’ın aptala dönüştürülüp itibarsızlaştırılması sonucu ortaya Teber lafı çıkıyor. Aynen Çingenelerin kendilerine Çingene yerine Roman demesi gibi. Şu anda alanda, Abdalların bulunduğu bölgelerde Abdal lafını söylediğiniz zaman reddediyorlar. Daha da özelinde teberden de sıyrılarak usta terimini kullanıyorlar. Ustalar diyorlar kendilerine. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Abdalların Alevilik içindeki yeri nedir? </span></strong><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> Alevilik sonradan şekillenen bir şey. Başlangıçta Dervişler, Abdallar yolu var. Anadolu’ya geldiler, tasavvufu biçimlendirmeye, inancı etkilemeye başladılar. Bir müddet sonra da Alevi-Batını öze sahip çıktılar. Mevlana Celalettin Rumi de bir derviş, bir abdal aslında. Sonrasında Alevi-Bektaşi kimliği öne çıktı. Zamanla Bektaşilik de geriye çekildi, Alevilik kimliği daha çok kullanılmaya başladı.</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Abdalların inanç yapısıyla ilgili şu dörtlük çok önemli.</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<strong><em><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></em></strong><br />
<strong><em><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Abdallığın binasını sorarsan<br /> Allah bir Muhammed -Ali Abdaldır<br /> Hakikat ilminin aslın sorarsan<br /> Cümle ululardan ulu abdaldır.</span></em></strong><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu dörtlük inancın köküdür. Hatta kitapta da yer verdim şöyle bir dörtlük de var</span><br />
<strong><em><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></em></strong><br />
<strong><em><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></em></strong><br />
<strong><em><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Muhammed kırklara bir hayal gördü<br /> Ol hayal ne imiş aslına erdi<br /> Firdevs-i a'ladan içeri girdi<br /> Öten bülbüllerin dili abdaldır</span></em></strong><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Yani uluların ulusu da Abdal, bülbüllerin dili de Abdal. İşte kitaba ismini veren “Garip Bülbül” tanımlaması da buraya dayanmaktadır.</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Neden bu kadar kapsamlı bir çalışma yaptınız? Bu tarihi,sosyolojiyi bilmeden Neşet Ertaş anlatılamaz mı? </span></strong><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-8Sj43m_d_-w/UVa6sttKM0I/AAAAAAAAAcE/gaoaIeANy5s/s1600/EROL+PARLAK-NE%25C5%259EET+ERTA%25C5%259E+%25282%2529.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-8Sj43m_d_-w/UVa6sttKM0I/AAAAAAAAAcE/gaoaIeANy5s/s320/EROL+PARLAK-NE%25C5%259EET+ERTA%25C5%259E+%25282%2529.jpg" width="213" /></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Anlatılamaz. Şimdi düşünün ki Anadolu’nun haritada kimsenin yerini pek gösteremeyeceği bir ilinden, horlanan bir gariban elinde sazıyla çıkıyor geliyor. Türküleri, sesi, sazı güzel. Bütün Türkiye O’na kilitleniyor. Öyle bir sanat koyuyor ki ortaya yarım yüzyıla yakın bir süredir aşılamıyor. Bütün inançlar bütün etnisiteler O'nu seviyor. Sebebi işte bu dervişler yoludur. Anadolu’nun her karışında izleri bulunan, oradan inancımızın içerisine giren, bizim duyularımıza , duygularımıza hissedişimize, adeta kılcal damarlarımıza kadar ulaşan bir gönül mirası var. O gönül mirasını kavrayıp içiresinde Neşet Usta’nın yerini belirlemeden Neşet Ertaş’ı anlamanın, cenazesinde ortaya çıkan fotoğrafı izah etmenin mümkünü yoktu.</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Peki Abdalların yaptığı müziğin belirleyici unsurları nedir. Abdal müziği diyebileceğimiz bir müzik tarzı var mı? </span></strong><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Aleviler ayrımcılık yapmadığı için gittikleri yerlerde karışıp, kaynaşıp asimile olmuşlar. Abdal kişiliği de kaybolmuş. Kültürün içinde var ama bir teori olarak abdal müziği yok ortada. Abdalların böyle çok meydanda durdukları yerlere dikkat ederseniz daha çok ayrımcılığa uğradığı yerlerdir. Orta Anadolu, Çukurova ve Güneydoğu’nun belli bölgeleri. Ege’de Aydın Germencik’ten başlayarak Kuzey’e doğru gider. Anadolu’nun her karışında aslında Abdal müziği var ancak asimilasyon nedeniyle abdal müziğinin sadece arta Anadolu’ da söylenen müzik olduğu sanılıyor. Adını Abdal müziği olarak koyamasak da bugün dinlediğimiz deyişlerin, semahların altında da abdalların yolu, inancı, müziği var.</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Anlattığınız bu tarihsel süreç içinde Muharrem Ertaş, Hacı Taşan, Çekiç Ali bir de Neşet Ertaş mı, yoksa Neşet Ertaş bambaşka bir kimlik mi? </span></strong><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> Evet, Neşet Ertaş bambaşka bir kimlik</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Neden? </span></strong><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> Neşet Ertaş’a gelene kadar bu sanat tamamen öz kimliğiyle biçimlenmiş. Bir eşeğin sırtında gidebildiği yere kadar giden bir Muharrem Ertaş, bozulmamış, Horasan ağzını temsil eder. Biraz Anadolu havasına bürünmüş bir Horasan Türkmen’i Muharrem Ertaş. Neşet Ertaş’ın çıkışı ise plak ve müzik sektörünün oluştuğu döneme denk gelir. Neşet Ertaş Anadolu’yu, hem de üç defa karış karış dolaşmış. Kendi köküne tutunuyor ama duyduğu her şeyin de bir bakıma etkisinde kalıyor. Duyduklarını, aldıklarını O muhteşem süzgecinden geçirerek bambaşka bir şeyi çıkarıyor ortaya. Köke bakıyorsunuz tamamen kimliği belli. Muharrem Ertaş’tan gelen sağlam damarı o kadar geniş harmanlamış, öyle renklerle bezemiş ki…</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Neşet Ertaş’ı dinlerken bize benzersiz, eşsiz gelen nedir? Sazı mı, sözü mü, yorumumu. Nedir Neşet Ertaş’ın sırrı? </span></strong><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-Sfe6cairDLw/UVa67nytuwI/AAAAAAAAAcY/qehm8r9rom8/s1600/EROL+PARLAK-NE%25C5%259EET+ERTA%25C5%259E3.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="219" src="http://1.bp.blogspot.com/-Sfe6cairDLw/UVa67nytuwI/AAAAAAAAAcY/qehm8r9rom8/s320/EROL+PARLAK-NE%25C5%259EET+ERTA%25C5%259E3.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir kere o dervişler yolundan gelen o insana aşık öz var ya, hak ve halk aşıklığı. O müthiş bir şey. O ruhla söylediği anda zaten ağzından dökülen her şey çok sarıp sarmalayıcı geliyor. Son derece mütevazı, toprak gibi olduğu için –ayaklarınızın türabı, gönüllerinizin hizmetçisiyim, diyordu- herkese çok samimi geliyor. Bunun yanında müthiş bir sanat dehası var. İnanılmaz bir saz tavrı, müthiş bir vokal tekniği. Bunların yan yana gelişiyle de benzersiz bir sanat estetiğine ulaşıyor Neşet Ertaş. Neşet Ertaş’ın bir farkı da işte bu estetik düzey. Sanki Avrupa’da, Amerika’da sanat okullarında estetik okumuş. Bir ümmiden beklenmeyecek, inanılmaz bir estetik duyuşu vardı. Babasında , aşiretinde hiç kimse de bu estetik yok. Ama Neşet Ertaş çalıp söylemeye başladığında karşınıza estetik eğitim almış müthiş bir sanatçı çıkıyor. Bir de Türkülerde çok tatlı bir dil var. Başka biri olmaya hiç özenmedi ve dilinden hiç taviz vermedi. O tatlı Türkmen Türkçesiyle söyledi.</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">21’nci yüz yıldayız. Günümüzün koşulları farklı. Neşet Ertaş’ın kaybıyla bu müzik üretimi (abdal müziği) son mu buldu. </span></strong><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> Neşet Ertaş yaşarken aslında son bulmuştu. Çünkü değişim ve dönüşüm süreci Anadolu üzerinde değiştirme ve dönüştürme süreci olarak uygulandı. Sürekli göçler, kültürlerin ve dillerin parçalanması, başkalaşma, yozlaşma v.s küresel patronların dünyaya dayattığı bir durum. Toplumun içini boşaltarak tek tipleştirme ve kendi ürününü pazarlama stratejisinden herkes gibi Abdallar da payını aldı. Bir de Abdallar için özel bir durum var. Ekmeği kaybettiler. Eskiden köy düğünleri üç gün, yapanın durumuna bağlı olarak bir hafta sürerdi. Bu düğünlerde müziği Abdallar yapıyordu. Ciddi şekilde ekmeklerini kazanıyorlardı. Zamanla salon düğünleri çoğaldı ve düğünlere piyanist şantörler girmeye başladı. Köylüler bile dans etmeye başladı. Abdalların rolünü piyanist şantörler kaptı. Bu şekilde ekmeklerini kaybedince kendi topraklarından çıkıp başka memleketlere göç ettiler. Baktılar ki bu yol yol değil, artık geçim sorununu çözmüyor, yeni yetişen nesiller bu sanata meyletmedi.</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Ama bir yandan da konservatuvarlarda –sizin hoca olduğunuz İTÜ başta olmak üzere- gençler , eğitimli müzisyenler daha fazla Neşet Ertaş’ı, Abdal müziğini çalıp söylüyorlar? </span></strong><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">İşin güzel tarafı bu zaten. Evet Abdal müziği kendi alanında bitti. Ama entelektüeller Neşet Ertaş’ı keşfetti. 2000’erden itibaren başlayan süreçte üniversiteliler akın akın O‘na doğru koştular. Özellikle bizim konservatuarımızda baş referanslarımızdan biri Neşet Usta. Gençler özellikle O’nun tavrını öğrenmek istiyorlar. Elinde sazı olan, türkü söylemek isteyen gençler için Neşet Ertaş’ın tavrı aşılmaz bir zirve olarak duruyor. Bana göre de bu müziğin kurtuluşu buradadır. Artık entelektüelin sahip çıkması gerekiyor.</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></strong><br />
<strong><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu kitabı yazmaya ne zaman başladınız, ne kadar sürdü? </span></strong><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> 16 yıl önce başladım. Hiç acele etmedik. Üstad da acele etmedi ama gözümün içine bakıyordu artık bitsin diye. Ancak ne yapmak istediğimi biliyordu. O’nun beklentisi şiirlerinin, türkülerinin notalarının bir kitap içinde toplanmasıydı. Bütün beklentisi buydu. Neşet Ertaş’ı anlamak ve anlatmak lazımdı. Bu da çok büyük bir çalışmayı gerektirdi. Üstad’a soruyordum, şu eser senin mi mi diye bir sahibi çıkmazsa benimdir, diyordu. Ya da kaç eserin var diye sorardık, halkımız ne kadarını benimsemişse şeklinde yanıt verirdi. Ardına hiç düşmemiş. Yıllar yılı o plaklar çoğaltıla çoğaltıla, firmalar arası geçişlerle öyle bir hal almış ki…Eserleri paramparça edilmiş başkaları üstlerine kaydetmiş. Kalan müzik eserlerini meslek kuruluşuna kaydederek ve albümlerini bir araya toplayarak büyük ölçüde kontrol altına alındı...</span><br />
<span style="font-family: Arial;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial;"></span><br />
<span style="font-family: Arial;"></span><br />
<span style="color: red; font-family: Arial;"><strong>Bu Röportaj 30 Mart 2013 tarihli Yurt Gazetesi'nin Kültür Eki'nde yayınlanmıştır</strong></span><br />
<span style="color: red; font-family: Arial;"><strong><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/--lVGfsJstQ8/UVa6yLpkr9I/AAAAAAAAAcQ/-GkzkrycNUI/s1600/EROL+PARLAK-NE%25C5%259EET+ERTA%25C5%259E3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"></a> </div>
<br />
</strong></span><br /></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-85040870957881633142013-03-23T03:09:00.001-07:002013-03-23T03:35:31.497-07:00ONURLU YILLARIMIZ<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Onur Akın, sanat yaşamının 25’inci yılında. 25’inci sanat yılı nedeniyle <strong>“Onurlu Yıllar”</strong> adıyla bir albüm hazırlandı. Albümde, değişik müzik türlerinden gelen sanatçılar Onur Akın’ın 25 eserini seslendiriyor. <strong>Müslüm Gürses’</strong>ten <strong>Edip Akbayram</strong>’a, <strong>Işın Karaca</strong>’dan <strong>Kubat’</strong>a, <strong>Hayko Cepkin</strong>’den <strong>Yavuz Bingöl</strong>’e kadar birçok sanatçı dillerden düşmeyen Onur Akın eserlerini kendi tarzlarıyla yorumluyorlar. <strong>Rutkay Aziz</strong> ve <strong>Yılmaz Erdoğan</strong> ise şiir yorumlarıyla bu çalışmadaki yerlerini alıyorlar. </span><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-6gorVUhxIJQ/UU2DzWjdldI/AAAAAAAAAbs/5IqVu7_4DgA/s1600/birguntekbasina.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-6gorVUhxIJQ/UU2DzWjdldI/AAAAAAAAAbs/5IqVu7_4DgA/s200/birguntekbasina.jpg" width="200" /></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><br /><br />
Albümün afişine baktığımda <strong>“vay be, yirmi beş yıl mı oldu”</strong> diye söylenirken buldum kendimi… Çünkü Onur Akın’ın 25’inci sanat yılı, ömrümüzün de son 25 yılı demek. <br />Lise, üniversite yıllarımızdan bugüne geçen 25 yılımızın fon müziği gibi Onur Akın’ın şarkıları. <br />
<strong></strong><br />
<strong>“Onurlu Yıllarımızın”</strong> başlangıcı olarak ilk kez bir Onur Akın şarkısını ne zaman dinledim diye hatırlamaya çalıştım. <br />
<br />1990’ların başıydı. Doğunun küçücük bir ilinde yatılı lise öğrencisiydim. Çarşı izinlerimizde dükkan önlerindeki hasır taburelere oturur, kaçak çay içerdik. Zaten başka da yapacak pek bir şey yoktu. Bu çarşı izinlerinin birinde oturduğumuz kaldırımın başındaki kırtasiye-kaset dükkanından ruhumuzu kavrayan bir şarkı yükseldi. Martı, dalga seslerine karışan keman esintisinin ardından değişik bir akortla çalınan bağlama… Anında dilimize dolanacak tınısıyla yumuşak bir ses içimizi yakan özlemi dışa vuruyordu: <strong>“Uzaktan seni düşünür, düşünürüm, İstanbul…”</strong><br />
<strong></strong><br />
<strong></strong><br />
Değil İstanbul, Elazığ’ın batısına geçememiştik henüz. Bıktırıcı yatılı okul yıllarına, içimizi yakan bu özlemin yüzü suyu hürmetine katlanıyorduk. “İstanbul ve Üniversite”. Gün gelecek İstanbul’da üniversite okuyacağız. <br />
<br />Ertesi hafta çarşı izninde yine aynı yere oturdum çay içmek için. Kırtasiye-kaset dükkanında başka bir müzik çalıyordu. Biraz sonra dükkana girdim. Bir iki ufak tefek kırtasiye malzemesi alırken dükkan sahibiyle sohbeti kurduk. Geçen hafta şöyle bir şarkı çalıyordu diye sohbetin yönünü çevirdim. <strong>“Grup Baran” </strong>dedi. Kırtasiyeci abi hafif sorgular gibi sorular sorduktan sonra üst rafların arka tarafından bir kitap çıkarıp verdi. <strong>Vedat Türkali’</strong>nin <strong>“Bir Gün Tek Başına” </strong>romanı. “Bu kitabı oku. O şarkının sözleri Vedat Türkali’nin bir şiirinden alınmış,” dedi. Bir haftada kitabı okuyup geri götürdüm. Artık aklımda <strong>Vedat Türkali, Onur Akın</strong> isimleri, kalbimde ise yoğunlaşmış, tutkuya dönüşmüş özlemler vardı. <br />
<br />
<br />Onur Akın, Vedat Türkali’nin şiirini değil adeta romanını bestelemişti. Bekle Bizi İstanbul şarkısı Bir Gün Tek Başına’nın duygusal yapısıyla o kadar iyi örtüşüyordu ki. Hele roman kahramanı Kenan’ın üniversite öğrencisi sevgilisine “bekle bizi İstanbul” şiirini okuduğu sayfada kitap adeta müzik çalara dönüşüyordu. <strong>Devrimci Gençlik Romantizmi ile Üniversite Romantizmi, İstanbul özlemiyle buluşup, aşka ve kavgaya dahil olma duygusu içimizi kıpır kıpır ediyordu. Taşrada, kenarda, sınırlandırılmış, kıstırılmış bu hayat artık bize yetmiyordu. Biz de o büyük kentin büyük meydanlarında yürümeli, özgürce doyasıya tartışmalı, “haramilerin iktidarına” karşı mücadele ederken roman kahramanı Günseli gibi sevgililerimiz olmalıydı. </strong><br />
<br />
***<br />
Vedat Türkali’nin “yüreklere yazılan” şiiriyle müzik yeteneğini birleştirip sağlam adımlarla yola çıkan Onur Akın, şiir ve müziğin birlikteliğini daha da genişleterek sürdürdü. Öyle ki Akın’ın albümleri adeta <strong>“Türk Şiiri Antolojisidir”.</strong></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-z8UWG0eau94/UU2CMokh07I/AAAAAAAAAbg/3rQS2UTJlo8/s1600/nazim.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-z8UWG0eau94/UU2CMokh07I/AAAAAAAAAbg/3rQS2UTJlo8/s1600/nazim.jpg" /></a></div>
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Attila İlhan, Ahmed Arif, Nazım Hikmet, İlhan Berk, Ülkü Tamer, Turgut Uyar, A Kadir, Enver Gökçe, Cahit Sıtkı, Yılmaz Erdoğan, Arkadaş Z. Özger, Küçük İskender, Ahmet Erhan, Yılmaz Odabaşı, Ahmet Telli, Ahmet Can Akyol, Aydın Öztürk, Hayrettin Horoz, İbrahim Karaca…</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Daha da sayabiliriz. Türkiye’de bu kadar çok ve değişik tarzlarda şairlerin eserlerini besteleyen başka müzisyen var mıdır? Sanmıyorum. <br />Üstelik bir iki örneği dışarıda tutarsak (33 kurşun gibi) şiir besteleri son derece başarılıdır. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Şiirin kendi iç müziğini yakalamakta Onur Akın’ın şiire, şairlerin dünyasına olan düşkünlüğünün önemi büyük. Hatta Yılmaz Odabaşı, Aydın Öztürk, A. Can Akyol gibi şairlerin eserlerini bestelerken bu şairlerle birlikte çalışmış, şairin iç sesini kendi müziğine katmayı özellikle önemsemiştir. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Onur Akın’ın eserlerini bestelediği şairlerin Türkiye sol dünyasının siyasal, duygusal kodlarını barındırmasının da O’nun kitlelerle buluşmasını kolaylaştıran önemli bir unsur olduğunu düşünüyorum. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Onur Akın ile yatılı okulda kasetçi dükkanında başlayan gıyabi tanışıklığımız liseden sonra da devam etti. 1995’te İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’ni kazanarak İstanbul’a geldim. Bekle Bizi İstanbul şarkısını dinlerken kurduğum hayaller gerçek olmuştu.<br />O yıl çıkan <strong>“Nereye Ey Güzel İnsanlar” </strong>albümüyle Onur Akın adeta ikinci bir patlama gerçekleştirmişti. “Bekle Bizi İstanbul gibi güçlü bir eserin gölgesinde kalmamış, dinleyicideki beklentiyi karşılayacak sıçramayı gerçekleştirmişti. <strong>Nazım Hikmet – İlhan Berk </strong>şiirlerinden harmanladığı <strong>“Seviyorum Seni” “Gaybana Geceler” </strong>dönemin ruhunu dile getiriyor, dillerden düşmüyordu. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-2ll6Rd7SGZc/UU2B2Vpg7wI/AAAAAAAAAbI/7kn6iKWVxa0/s1600/onur-ak%25C4%25B1n-konseri.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://4.bp.blogspot.com/-2ll6Rd7SGZc/UU2B2Vpg7wI/AAAAAAAAAbI/7kn6iKWVxa0/s320/onur-ak%25C4%25B1n-konseri.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />Türkiye’nin “zor yılları” 90’ların ortasıydı. Doğuda boşalan köylerden kentlere doluşan kitleler, sayısı giderek artan özel radyoların sağladığı iletişim ve erişim olanakları, bu gelişmelere bağlı olarak açılan türkü barlarda Gaybana Geceler, Seviyorum Seni eserleri sırt sırta vermiş farklı insanlarca kitlesel olarak söyleniyordu. <br /><strong>“Kent Sürgünü”</strong> bu kitleler için Onur Akın artık bir <strong>“Kent Ozanı”</strong>ydı. <br />
<br />
<em><strong>Sanki benim hüznüm bana az mıydı<br />Bir de kaçar göçer oldum ben benden<br />Hiçbir yere sığmadı bu yüreğim<br />Adım kent sürgünü kaldı bu yüzden</strong></em></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Bizim fakültede ise Onur Akın ayrı bir dikkat ile takip ediliyordu. Çünkü bizden iki dönem önce Onur Akın da İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden mezun olmuş, ilk eserlerini bu fakültede bestelemiş, şimdi bizim “takıldığımız” Süleymaniye Kafeleri, Beyazıt Sahafları, Kocamustafapaşa Öğrenci Evlerinde şarkılarıyla aramızda olmaya devam ediyordu. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><em><strong>Fakültenin yanı demirden köprü<br />Fakültenin önü bir sıra kavaktı<br />Biz bir garip yiğit kişiydik<br />Bütün hürriyetler bizden uzaktı</strong></em></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Öğrenci gençliğinin 12 Eylül’den sonra yeniden küllerini silkeleyip örgütlendiği, forumlar, paneller düzenlediği, üniversite ortamında “Bekle Bizi İstanbul”, “Nereye Ey Güzel İnsanlar”, “Özgürlüğü Anımsatır” şarkıları marş gibi söyleniyordu. Solcuyduk, aynı zamanda aşıktık. Solculara yakışacak bir romantizm arayışımız da yok değildi hani. Seviyorum Seni tam da aradığımız şarkıydı. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><em><strong>Seviyorum seni<br />Ekmeği tuza banıp<br />Banıp yer gibi<br />Geceleyin ateşler içinde uyanarak<br />Ağzımı dayayıp musluğa<br />Su içer gibi</strong></em></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">diye seslenirken sevgilimize, “devrimci aşkı” hafifletmiyorduk. Ne de olsa Nazım’ın şiiriydi. Sakallı, elinde bağlamasıyla Onur Akın söylüyordu. Biçim de içerik de devrimciliğe uygundu. Daha ne olsundu. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Sadece üniversite gençliği ve kent sürgünleri mi..?<br />Onur Akın yaygın şekilde dinleniyordu. Ancak dinleyici kitlesinin somutlaşması kendi içinde tarif edilmesi de zordu. Kendisinin de bir söyleşisinde belirttiği gibi herkes dinliyordu. Fakat, “evet bunlar Onur Akın dinler” dediğimiz bir tipolojisi yoktu bu kitlenin. Akın’ın örgütlere ve fraksiyonlara bağlı bir sanatçı olmamasının da bunda bir etkisi vardı. Bir bakıma tüm solun <strong>“üst kimlik” </strong>olarak kabul ettiği bir sanatçıydı.</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-MGjtgW0dUS4/UU2B8e4ypAI/AAAAAAAAAbQ/-ce6luYt3gw/s1600/onur1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="256" src="http://4.bp.blogspot.com/-MGjtgW0dUS4/UU2B8e4ypAI/AAAAAAAAAbQ/-ce6luYt3gw/s320/onur1.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">1997’de Onur Akın’ın Aşk Bize Küstü albümü çıktığında artık bir radyoda çalışıyordum. Radyonun günlük istek saatlerinde Onur Akın eserleri mutlaka ilk beş sırada yer alırdı. Öğrenci, işçi, ev kadını, taksici, radyoyu arıyor, ya “Seviyorum Seni”yi, ya “Gaybana Geceleri” ya da “Bekle Bizi İstanbul”u istiyordu. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir yandan da Türkiye “uğursuz 90’lar”ın sonlarına doğru ilerlerken çatışmalar, faili meçhuller suikastlar, krizler içinde boğuluyordu. Özlem ve hayallerle büyük kentlere doluşan bizler kentlerin kenar duvarlarına çarpmış biraz yaralanmıştık. Umut ile umutsuzluğun iç içe geçtiği toplum psikolojisini Onur Akın şarkılarının yanı sıra albüm kapağında şöyle ifade ediyordu: </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>“İnsanın görülmemiş derecede küçümsendiği ve çaptan düşürüldüğü günümüzde kişinin en ivedi ve soylu görevi olayları şarkılaştırmak olmalı. Kuşkusuz bir gerçeğin bilincine varacak, insanın insanca özüne ve onun bülbülleri bile susturabilecek orkestrasına katılma yürekliliği gösterecek hayli insan var” </strong></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Ve…2000’ler…</strong></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">90’ların sonlarına doğru toplumda beliren umut umutsuzluk ikilemi, 2000’lerde artık bir yorgunluğa dönüşüyordu. Onur Akın da, onunla yola çıkan bizler de büyümüştük. 12 Eylül sonrası tekrar canlanan devrimci-üniversite-kent romantizmi sönmüştü. Onur Akın da kendi deyimiyle “yüreğe aracısız, dolaysız, direkt, vizesiz giren bir mesaj” ile çıkıyordu yine. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong><em>"ey hayat, sen şavkı sularda bir dolunaysın <br />aslında yokum ben bu oyunda <br />ömrüm beni yok saysın <br />yaşam bir ıstaka <br />gelir vurur ömrümün coşkusuna <br />hani tutulur dilin <br />konuşamazsın </em></strong></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Derken, günümüze kadar devam eden hala içinde bulunduğumuz son 10 yıl…<br />Bazen, “memleket isterim, ne başta dert, ne gönülde hasret olsun; kardeş kavgasına bir nihayet olsun, diyerek, bazen “Mor Bir Hüzün” içinde , “O sonsuz aşkımızdan geriye ah ne kaldı, Sen gittin, bana senden kanayan yaram kaldı” diyerek, geçip giden yıllar. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>***</strong></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Şimdi Onur Akın, 46 yaşında sanat hayatının 25’nci yılında. Türk şiirinin unutulmaz şiirleri yüzlerce şarkısıyla buluşup yüzbinlerce kişiye ulaşmış, toplumun ortak duygu hafızasına kazınmıştır. Bizim gibi 90’larda gençlik ve öğrencilik dönemlerini yaşayanların “yitik ama onurlu” yıllarına şiirle, şarkıyla eşlik edip, duygularımızı estetize etti. Lise yıllarımızda devletin himayesindeki Hizbullahçılar yanıbaşımızda arkadaşlarımızı satırla vuruyordu, Üniversitede ise, Onur Akın’ın Antolojisindeki büyük şairimiz Enver Gökçe’nin dizelerinde söylediği gibi: </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong><em>“Faşistler camlara yürüdüler<br />Kürsüleri kırdılar, höykürdüler”<br />Faşistler camlara yürüdüler<br />Kürsüleri kırdılar, höykürdüler<br />Tığ teber Şah-ı Merdan<br />"Tanrı Dağı kadar Türk’tü bunlar<br />Hıra Dağı kadar Müslüman." <br />Ve de kanlı bıçaklı düşman</em></strong></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Gazeteciliğe ilk başladığımızda ise arkadaşımız Metin Göktepe İstanbul’un ortasında dövülerek öldürülüyordu. Solcu gençler ise her zaman ki gibi daha eşit, daha adil, bir dünya için mücadele ederken şiirden, müzikten, sanattan kopmadı. Belki vurularak kaybettiler ama onurları tertemiz kaldı. Yeni bir dünya istemini dile getirmek, umutlu olmak için az şey değil. Bir de 90 yaşını geride bırakan Vedat Türkali’nin yeni bir roman yazdığını bilmek, Bir Gün Tek Başına’yı 25 yıl sonra hala zevkle okumak, Nazım Hikmet, Attila İlhan, Ahmed Arif, Yılmaz Odabaşı, Ahmet Telli şiirlerinin varlığını hissetmek, Onur Akın’ın yeni şiirlere yeni ezgilerle can vermesini beklemek. Az şey değil, “Bekle bizi” diyebilmek…</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><em><strong></strong></em></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><em><strong>Boşuna çekilmedi bunca acılar<br />Büyük ve sakin Süleymaniye’nle bekle<br />Parklarınla, köprülerinle, meydanlarınla<br />Bekle bizi İstanbul<br />Tophane’nin karanlık sokaklarında<br />Koyun koyuna yatan çocuklarınla bekle<br />Bekle zafer şarkılarıyla geçişimizi<br />İstanbul<br />Haramilerin saltanatını yıkacağız<br />Bekle o günler gelsin gelsin İstanbul<br />Sen bize layıksın bizde sana İstanbul</strong></em></span><br />
<strong><em><span style="font-family: Arial;"></span></em></strong><br />
<strong><em><span style="font-family: Arial;"></span></em></strong><br />
<strong><em><span style="font-family: Arial;"></span></em></strong><br />
<strong><em><span style="font-family: Arial;"></span></em></strong><br />
<strong><em><span style="font-family: Arial;"></span></em></strong><br />
<strong><em><span style="font-family: Arial;"></span></em></strong><br />
<br />
<strong><em><span style="font-family: Arial;"></span></em></strong><br />
<strong><em><span style="color: red; font-family: Arial;">Bu yazının kısaltılmış hali Yurt Gazetesi'nin Kültür Eki'nde yayınlanmıştır...</span></em></strong><br />
<br />Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-57836569372510979302013-03-09T01:24:00.000-08:002013-03-09T01:24:34.066-08:00CHAVEZ BİZE NE BIRAKTI..?<a href="http://1.bp.blogspot.com/-E0mOHQ2G7BE/UTngm0L7wbI/AAAAAAAAAag/9PSjFteuwMQ/s1600/ch1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/-E0mOHQ2G7BE/UTngm0L7wbI/AAAAAAAAAag/9PSjFteuwMQ/s200/ch1.jpg" width="151" /></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-small;"><em><strong>“Halkımızı sindiren tüm zincirleri, açlık, yoksulluk ve sömürgecilik zincirini kırmadan önce istirahate çekilmeyeceğiz. Ya bu ülke özgür bir ülke olacak, ya da onu özgürleştirmeye çabalarken öleceğiz."-Hugo Chavez-</strong></em></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Venezuela Devlet Başkanı <strong>Hugo Chavez</strong>’in ölümü, sadece kendi ülkesinde ya da Latin Amerika’da değil, İran, Suriye, Kuzey Kore, Çin, Rusya başta olmak üzere bir çok ülkede üzüntüyle karşılandı. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Kuşkusuz başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere İngiltere, İsrail gibi emperyalist ülkelerin yönetimleri ise bu ölüm haberini sevinçle karşılamışlardır. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Peki ya Türkiye..? </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Sağ-Muhafazakar siyasetin görüşünü her zamanki sığlığıyla AKP Sözcüsü <strong>Hüseyin Çelik</strong> açıkladı. “Büyük bir petrol ülkesi olmasına rağmen Venezuelalılar açlık içinde yaşıyormuş” da, umarız,bu güzel ülke,Küba modelinden yakasını kurtararak demokrasiyle yola devam eder” miş. Hüseyin Çelik, Venezuela’ya demokrasi dileyen bu açıklamasını siyasi patronu başbakanın basını susturma emirleri yağdırdığı bir günde yapıyordu. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Hüseyin Çelik perdeyi açınca, Amerikancı, sağcı, liberal ne kadar isim varsa sosyal medyadan akın ettiler. Chavez diktatörmüş, Chavez popülistmiş. “Başbakan Erdoğan bugün emretsin, yarın Milliyet'i kapatırız, diyen bir patronun gazetesinde yazan <strong>Kadri Gürsel</strong> diktatör olarak nitelediği Chavez’in arkasından gözyaşı dökenleri cahil olmakla itham ediyordu. Bir zamanlar liberal, sonra ulusalcı takılan ama ODA TV operasyonu yapılınca korkudan kapağı Amerika’ya atan <strong>Oray Eğin</strong> de atlantik ötesinden nefretini kusmakta gecikmiyordu. </span><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-CzlEeCTYyME/UTngg0JIHXI/AAAAAAAAAaY/Y_-Msy8TABM/s1600/ucu.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="120" src="http://2.bp.blogspot.com/-CzlEeCTYyME/UTngg0JIHXI/AAAAAAAAAaY/Y_-Msy8TABM/s320/ucu.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Hüseyin Çelik, Kadri Gürsel, Oray Eğin gillerin sağcı,Amerikancı, liberal,cahilce fikir kusmuklarına sabah sabah daha fazla maruz kalmamak için çektim sosyal medyanın sifonunu çıktım. İşe gelince Venezuela’nun uluslararası yayın yapan <strong>TeleSUR</strong> kanalının Türkiye muhabiri <strong>Lucas Fariyoli</strong>’yi aradım. Anne tarafından Arjantin, baba tarafından İspanyol olan Lucas İngiltere’de eğitim görmüş. 3 yıldır da Türkiye’de gazeteciliğin yanısıra Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans yapıyor. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Chavez’in Latin Amerika, Avrupa ve Türkiye’de nasıl algılandığı üzerine sohbet ederken Bolivarcı Liderin Türkiye’de pek bilinmediğini söyledi. Chavaz’e sempatiyle bakan, seven, destekleyen sol çevrelerin bile bu küresel lideri çok az bildiğini vurguladı. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Son seçimleri yerinde izleyen ve Chavez’in zaferine tanıklık eden <strong>Yüksel Kılınç</strong> ile <strong>İbrahim Aydın’ın, </strong>Yön Radyo , Yurt ve Birgün Gazetelerindeki yayınlarını takip ederken de 21’nci yüzyılın bu ilk devrimini yeterince kavramadığımızı hatta ülke olarak ıskaladığımızı fark etmiştim. İşte bu düşüncelerle Venezuela ve Chavez hakkında öğrenmemizi, bilgilenmemizi sağlayacak kaynakları bir kez daha gözden geçirdim. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Özellikle “kitap yayını” alanında sınırlı sayıda kaynağın olduğunu belirterek durumu özetlemeye çalışayım. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">İlk sıraya <strong>“Hugo Chavez Venezuela Devrimini Anlamak”</strong> adıyla Güncel Yayıncılık’tan çıkan <strong>Marta Harnecker</strong>’in kitabını koyabiliriz. Samir Amin, kitabın önemini şu cümlelerle anlatıyor. Hugo Chávez Frias, bu uzun söyleşiyle kafa karışıklığına ışık tutmayı amaçlıyor. Chavez´in bu devrimci süreçte oynadığı başat rol ve halk içindeki tüm sınıflardan aldığı muazzam destek, bu kitabı daha da önemli hale getiriyor.“</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Kaynak olarak başvurabileceğimiz bir başka kitap ise <strong>Richard Gott’ın “Hugo Chavez ve Bolivarcı Devrim”</strong> adlı kitabı. Yordam Kitap tarafından yayınlanan İngiliz Gazeteci Richard Gott’ın bu titiz araştırması yine aynı özenli çeviriyle okuyucuya sunuluyor. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-xAW-nQ7Jg2Q/UTngute5XoI/AAAAAAAAAaw/y9B6ryUW9is/s1600/hc4.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-xAW-nQ7Jg2Q/UTngute5XoI/AAAAAAAAAaw/y9B6ryUW9is/s1600/hc4.jpg" /></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Eva Golinger</strong>’in dünya çapında yankı yapan kitabı <strong>“Chavez Şifresi”</strong>, ABD’nin, çıkarlarına aykırı bulduğu bir yönetimi devirmek için her türlü antidemokratik yolu denemekten çekinmediğini belgelerle ortaya koyuyor.Günün birinde bu dünyanın düzeni değişirse, sadece bu kitap bile süper güç Sam Amca’nın yoksul Venezuela halkına karşı işlediği suçların iddianamesi olabilir. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Cüneyt Akalın’ın</strong> Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan<strong> “Bolivar'dan Chavez'e Latin Amerika”</strong> adlı kitabı ise Chavez’i ve Venezuela Devrimi’ni daha başka pencereden görmemizi sağlıyor. Chavez sosyalist mi, komünist mi, küçük burjuva devrimcisi mi gibi alışıldık tartışmalar süredursun Cüneyt Akalın bize Chavez’in dayandığı tarihsel kökleri anlatıyor. Ulusalcılık, yurtseverlik milliyetçilik, tartışmalarının yapıldığı günümüz Türkiye’sine de ışık tutacak çarpıcı ayrıntılarla dolu kitap. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Ve…Su gibi akan, elinize aldığınızda roman gibi okuyabileceğiniz başka bir yerli kitap, Gazeteci-yazar<strong> Ece Temelkuran’ın</strong> 2006 yılında yayınlandığında yankı yapan <strong>“Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyorita”</strong> adlı kitabı.Temelkuran Venezuela’da geçirdiği günlerdeki izlenimlerini bizimle paylaşırken Venezuela’nın ara sokaklarına, yoksul insanlarının dünyasına bu yoksul dünyadan bir devrimin doğuşuna doğru sürüklüyor, bizi. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Kitaplarla ilgili son bir not: Nazım Kitaplığı’ndan yayınlanan<strong> “Venezüella'da Neler Oluyor?</strong> <strong>Hugo Chavez ve Bolivarcı Devrim</strong>” adlı derleme Chavez’in dünya sol ve devrim hareketi için ne anlam ifade ettiğini merak edenler için iyi bir başlangıç kitabı olabilir. </span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">İletişim olanaklarının oldukça fazla olduğu günümüzde sadece kitaplarla yetinemeyiz. İnternet ortamında da gözlem, makale, röportajlardan oluşan oldukça zengin kaynakların bulunduğunu belirtelim. Üç internet sitesini özellikle vurgulamak gerekir. </span><a href="http://www.sendika.org/"><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">www.sendika.org</span></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">, </span><a href="http://www.sol.or.tr/"><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">www.sol.or.tr</span></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"> ve Latin Amerika Haber Ajansı’nın Türkçe internet sitesi </span><a href="http://www.plturkce.org/"><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">www.plturkce.org</span></a><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">***</span><br />
<span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-zeahf6lNLSA/UTngq28H5tI/AAAAAAAAAao/GJuWumA-lyI/s1600/hc3.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="138" src="http://1.bp.blogspot.com/-zeahf6lNLSA/UTngq28H5tI/AAAAAAAAAao/GJuWumA-lyI/s200/hc3.jpg" width="200" /></a><span style="font-family: "Helvetica Neue", Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet Hugo Chavez artık yok. Daha eşit, daha adil daha yaşanılabilir bir dünya kurmak isteyenlere büyük bir miras bıraktı. Bu mirası yoksulların, ezilenlerin, işçilerin, işsizlerin yararına sunabilmek nasıl bir gerçekliğe dayandığını kavramaktan geçer, öncelikle. 21’nci yüzyılın ilk devrimini ve lideri Chavez’i liberallerden,sağcılardan,Amerikancılardan öğrenecek halimiz yok.Yüzümüzü bilinçle, umutla, döneceğimiz Chavez gerçeği gün gibi önümüzde duruyor. Ve unutmamak lazım: “ Gerçekler Devrimcidir” </span><br />
<br />Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-57065871037916297882013-03-02T02:02:00.001-08:002013-03-02T02:02:55.256-08:00KENDİ KRALLIĞINI YIKAN, İNSAN YILMAZ GÜNEY<br />
<div align="center" class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-NFPOyFutZUE/UTDUODhBxEI/AAAAAAAAAZ8/QPwJb2sE-2Y/s1600/guney5.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" height="200" src="http://4.bp.blogspot.com/-NFPOyFutZUE/UTDUODhBxEI/AAAAAAAAAZ8/QPwJb2sE-2Y/s200/guney5.jpg" title="" width="158" /></a><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 10.5pt; line-height: 115%;"> "sanatın apolitik olması
egemenlerle işbirliği<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yaptığı anlamına
gelir" <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">- Bertolt Brecht-</b></span></i><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;"><o:p></o:p></span></i></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">80’li yılların sonlarıydı. Yatılı bölge okulunda
ortaokul öğrencisiydim. Video furyası sürüyordu. Kasabadaki videocudan en çok
Cüneyt Arkın ile Bruce Lee filmleri kiralanırdı. Yılmaz Güney ise yasaklıydı.
Bir toplama kampını andıran yatılı okulda Yılmaz Güney videosunu alıp topluca
seyretmek hayaldi. Ancak ortada ilk bakışta tuhaf denebilecek bir durum vardı.
Okulun erkek öğrencileri “Yılocular” “Cinocular” diye neredeyse ikiye
bölünmüştü. Bir tarafta televizyonda, videoda filmleri gösterilen Cino (Cüneyt
Arkın) diğer tarafta yasaklı olan Yılo… (Yılmaz Güney). Nasıl oluyor
diyeceksiniz, şöyle oluyordu: Kasabanın kenar sokaklarının birinde küçücük bir
dükkan vardı. Çay, oralet, (oralet var mı hala),ayran tost bulunurdu. Bir kaç çeşit
de yemek olurdu. Hafta sonu çarşı izninde Yılocular bu dükkana doluşurdu. Tahta
taburelerde oturur, oldukça yükseğe kurulmuş televizyonda Yılmaz Güney
filmlerini <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>videodan izlerlerdi. Daha
doğrusu izliyorlarmış çünkü ben daha görmemiştim. Anlayacağınız hiçbir filmini
görmeden ben de Yılocu olmuştum. Bir gün okulun koridorlarında hızla bir <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">“kasaba efsanesi”</b> yayıldı: “Cüneyt Arkın
ile Yılmaz Güney<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Boğaz Köprüsü’nde
buluşup teke tek kavga etmişler. Yılo bir yumrukta Cino’nun burnunu dağıtmış.
Cino’nun burnu bu nedenle yamukmuş. ( işin gerçeği Cüneyt Arkın 1960’lı
yıllarda bir burun ameliyatı geçirmiş) Biz Yılocular kendimizi bu efsaneye öyle
kaptırdık ki çarşı izninin gelmesini dört gözle bekleyip bir Cumartesi öğle
sonrası kendimizi küçücük video dükkanına atıverdik. Yalnız video seyretmek
için bir şeyler yiyip içmek şarttı. Parayı anca denkleştirip beş kişi bir tabak
kuru fasulye aldık. Beşimiz bir yandan ekmek banıp aynı tabaktan fasulye
yiyorduk, bir yandan da videodan Yılo’nun filmini seyrediyorduk. Yılmaz Güney
yasaklı olduğu için yaptığımız bir bakıma illegal bir eylemdi. Eylem gözcüsü
niyetine sokağın girişinde bir kişi beklerdi. Polis o yöne doğru gelince haber
verirdi. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Hemen Yılmaz Güney filminin
video kaseti çıkarılır Küçük Ceylan’ın filmi konurdu videoya. Polis gidince
tekrar Yılmaz Güney kaseti battaniyenin altından çıkarılır videoya konurdu. Bu
şekilde film birkaç kez bölünürdü. Üstelik her seferinde film nerede kalmıştı
diye, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ileri geri dakikalarca sarıp
dururdu dükkanın bir gözü kör şişko sevimli sahibi…<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">***<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Prof. Dr. M. Şehmus Güzel’in “İnsan Yılmaz Güney”
kitabının daha kapağına bakar bakmaz çocukluğumdan kalan işte yukarıdaki bu
hikayeyi hatırladım. Şehmus Güzel’in kitabının ilk baskısı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>1994 yılında yayımlanmış. Kaynak Yayınları<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kitabın ikinci baskısını “İz Bırakanlar”
serisinden kısa bir süre önce tekrar yayımladı. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">İyi ki de yayımlamış. Çükü bu kitap Yılmaz Güney
hakkında yazılan en objektif kitaplardan biri. Belki de birincisi. <o:p></o:p></span></div>
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-ahJ4u3j2qss/UTHMyHKZXGI/AAAAAAAAAaM/ueYOETLQSVY/s1600/kultur.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-ahJ4u3j2qss/UTHMyHKZXGI/AAAAAAAAAaM/ueYOETLQSVY/s320/kultur.jpg" width="255" /></a><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Kendisi de Fransa’da yaşayan Şehmus Güzel, Yılmaz
Güney’i 1950’li yıllardan itibaren ölümüne kadar edebiyat, sinema, sanat
çevrelerinde ve hapishane yıllarında tanımış Ali Dede Altuntaş, Erdem Buri,
Tülay German, Mehmet Güven, Ali Bucak, Kazım Binali Akpınar, Bekir Yunus Dost,
Necdet Nakiboğlu, Yılmaz Sağlıkçı, Erdoğan Sezgin, İsmail Yıldırım, Mehmet, Koç
Doğan Yurdakul, Abidin Dino, Marie Christine Malbert <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ile saatlerce, günlerce süren söyleşiler
yapmış. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;"><o:p> </o:p></span></div>
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Yılmaz Güney hakkında yazılan kitapları titiz bir
şekilde okuyup inceleyen Prof. Güzel, “İnsan Yılmaz Güney”i<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bize sunarken zengin ve değişik açılardan anlatımlara
yer veriyor. Bizi Yılmaz Güney’in iç dünyasına doğru çekiyor. Bunca filmin,
hikayenin, senaryonun arkasındaki sırrı anlatıyor. Tam anlamıyla Yılmaz Güney
gerçeğiyle baş başa bırakıyor okuyucuyu. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">***<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Peki, nedir Yılmaz Güney gerçeği ve bu gerçek günümüz
dünyasında ne ifade ediyor. Geçerliliğini koruyor mu? Hemen yanıt verelim: Evet
koruyor. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Ölümünün üzerinden 30 yıl geçmiş olmasına rağmen
gencinden yaşlısına neredeyse tüm kuşakların belleğinde hala dipdiri varlığını
sürdürüyor Yılmaz Güney. O, yaşamını yitirirken <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>daha doğmamış olan ve şimdi 30’lu yaşlarına girmiş
nice insandan tutun da üniversite, lise öğrencilerine kadar milyonlarca gencin
dünyasında heyecan fırtınaları yaratmaya devam ediyor. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Günümüzün sanat, siyaset, toplumsal sorunları hakkında
Yılmaz Güney’in enerjisi, duruşu, çalışkanlığı hala gün gibi taze. Deyim
yerindeyse “modası geçmemiş” geçmeyecek bir sanatçı, bir devrimci, bir aydındır
Yılmaz Güney. Her türlü yasaklama, karalama, yok etme çabalarına rağmen sağcı
iktidarlar O’nu halkın gözünden düşüremediler. Marjinalleştiremediler.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">İşte Şehmus Güzel’in “İnsan Yılmaz Güney” kitabı Yılmaz
Pütün’ün Yılmaz Güney’e dönüşmesini anlatıyor. Duygularının, ilişkilerinin, sevinçlerinin,
kızgınlıklarının, kısacası <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kişiliğinin
kılcal damarlarına çekecek ayrıntılar sunuyor bize. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Kitabın son sayfasını okuyup kapağını kapattığımızda 47
yıllık ömrünün dörtte birinden fazlasını hapiste ve sürgünde geçirirken nasıl
oluyor da bu kadar üretebiliyor. Bu kadar insanı tanıyabiliyor,
etkileyebiliyor, örgütleyebiliyor diye düşünmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Evet, nasıl oluyor? <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">***<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Bir kere Yılmaz Güney’in büyük bir üretme enerjisi var.
Bu öyle bir enerji ki<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yetenek ve
çalışkanlıkla harmanlanmış, atak, cesur kişiliğinin derinliklerinde büyük bir
özgüvene dönüşmüştür. Günümüz aydınının yorgun, içe dönük, bohem yaşamının tam
tersidir Yılmaz Güney’in üretme becerisi. O’nda edebiyat, sinema, siyaset bir
tutkudur. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-bnhPB29CcG0/UTDUGbDpswI/AAAAAAAAAZQ/pflIsxiZqSw/s1600/guney4.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://3.bp.blogspot.com/-bnhPB29CcG0/UTDUGbDpswI/AAAAAAAAAZQ/pflIsxiZqSw/s320/guney4.jpg" width="320" /></a><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><i style="mso-bidi-font-style: normal;">“Hayatımız,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>farkına varmadığımız binlerce hikaye,
binlerce film ile dolu. Onları, kimsenin göremediği,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ya da önemsemediği şeylerin filmini yapacağım
sevgili”<o:p></o:p></i></span></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Yoksul bir ailede dünyaya gelmiş, yoksul bir çevrede
büyümüş, ama bu yoksulluğu büyük bir zenginliğe çevirmeyi başarmıştır. Halkı
kategorize etmeden, itelemeden, ayırmadan… İçten gelen bir duyguyla sevdiği
halk da O’na bu sevgisini misliyle geri vermiş, karşılıklı sevgi artarak
büyümüştür. Dönemin Adalet Partisi’nin kalesi olan Isparta’da bile O’nun halka,
halkın O’na olan sevgisinde bir azalma olmamış.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;">“Ortaokul,
ilkokul çocukları toplanıp ziyarete gelirdi. Davraz Mahallesi’nin kadınları
börek, çörek yapar getirirlermiş. Isparta gibi bir yerde kadınların bunu göze
alması bence önemlidir.” <o:p></o:p></i></b></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">(…)”Bu
arada 25 yıllık sivil polis Sabri de Yılmaz Güney’i ziyarete gidiyor. Yılmaz
Güney’e durum anlatılıyor. O Sabri’yi alaya alıyor. Daha sonra Sabri emekli
olunca bir halı emanet deposu açıyor. İsmi: Güney” <o:p></o:p></span></i></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Ancak, Yılmaz Güney’in halka olan sevgisi körü körüne bir
sevgi değildir. Aşama aşama gelişen bilinciyle sevgisini birleştirmesini
bilmiş, bu bilinç halkı bütün gerçekliğiyle kavramasını sağlamıştır. Evet halk
için mücadele etmiştir ama kafasında yarattığı, idealize ettiği hatta günümüzde
bazı sol çevrelerin kutsallaştırdığı, bazılarının ise aşağıladığı bir halk
değil bu. İşçi, memur, öğrenci, lümpen, kabadayı, burjuva, aydın… Herkesle
ilişki kurmuş herkesin dünyasına girmiş, herkesi dinlemiş, etkilemiş,
etkilenmiş.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">“Güçlü
sezgileri ve duygularıyla hayatı, hayatın işleyiş yasalarını, en can alıcı
yanlarından yakalıyor, kavrıyor, aktarıyordu. Güçlü gözlemciliği sayesinde
yaşamın gerçekliğiyle hep iç içe oluyordu. O her yarattığı eserinde daima
yaşanandan yola çıkacak, toplumsallığı, bilimselliği ve sanatsallığı birlikte
yoğuracaktı”<o:p></o:p></span></i></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">İşte bu özelliğidir ki Yılmaz Güney’i halkın gözünde
Kral (Çirkin de olsa Kral) mertebesine çıkarmıştır. Türkiye nüfusunun 30 milyon
olduğu 1968’de ‘Seyithan’ filmini 8.5 milyon kişi izlemiş, Yılmaz Güney adeta
bir halk hareketine dönüşmüştür.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Ancak, Güney, büyüyen bu sevgiyi niteliksel olarak
irdelemiş, gerektiğinde halkın beğeni ve isteklerine karşı durması gerektiğini
de kavramış, cesur davranmıştır. Kendi krallığını kendisi yıkmış, “İnsan Yılmaz
Güney” olmuştur. Yeni bir anlayış, yeni bir tarz, yeni bir gerçeklikle yola
devam etmiş, eskiyi yıkmadan yeniyi yaratamayacağı bilinciyle yepyeni bir hayat
kurmasını başarmıştır. Bunu da yine sinemasıyla yapmıştır. ‘Arkadaş’ filmi ile
“Çirkin Kral” efsanesini adeta yerle bir etmiş, filmin kadın karakterinden
dayak yemesi halkın gözündeki kabadayı, maço Yılmaz imajına atılan bir dayak
olmuştur. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">İnsan
hayatı çeşitli hatalarla doludur. Bunun için kimsenin kimseyi mahkum etmeye
hakkı yoktur. Biliyorum ben kendimi, yaşadığım hayatı geldiğim yeri. İyi şeyler
yanında çok kötü huylar edindiğimi, basit bir takım kurgular içinde olduğumu
huzursuzluk kaynaklarımı, hepsini biliyorum. Bunları çok kısa zamanda düzeltmem
mümkün mü değil mi, zamana kalmış. <o:p></o:p></span></i></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-lpQtngJ1wec/UTDUMiOkkOI/AAAAAAAAAZo/-JZXLVZEUeI/s1600/guney2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-lpQtngJ1wec/UTDUMiOkkOI/AAAAAAAAAZo/-JZXLVZEUeI/s320/guney2.jpg" width="224" /></a><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Yılmaz Güney, sanatsal yaşamında dünya çapında
başarılar elde etti. Sinemasını, okuma yazma bilmeyen ev kadınından, Paris’teki
profesöre kadar her kesimden milyonlarca kişi izledi, benimsedi, sevdi. Güney,
“devrimci sanat” nasıl olmalı, sanatı kitleleri etkilemek için nasıl
kullanmalı, sanatı “devrim yolunda” bir araç haline nasıl getirmeli gibi,
sol-Marksist çevrelerde üzerine kafa yorulmuş bir çok soruya sinemasıyla net
yanıtlar verdi. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Sadece bir aktör, bir oyuncu, bir yazar olarak değil,
aktif bir devrimci olarak da mücadeleye atıldı. Bugün hala solun en büyük
sorunlarından olan bölünme, parçalanma, fraksiyon ve hiziplere ayrılma konuları
üzerine büyük çabalar içine girdi. Solu bütünleştirme, bir araya getirme gibi
bir misyon edindi adeta.<o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Mahir Çayan ve grubu ile yakın ilişkileri vardı. TKP-ML
Genel sekreteri Süleyman Cihan ile İmralı Adasında birkaç kez görüşmüştü. Ama seçimlerde
Ecevit’in desteklenmesi gerektiğini belirtecek kadar da sola bütünlüklü, genel
ve şablonlardan uzak, gerektiğinde pragmatik bakabiliyordu. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Güney’in günümüze ışık tutacak siyasal davranışlarından
biri de Kürt sorununa bakışıdır. Güney, baba tarafından Zaza-Anne tarafından
Kürt’tür. Fransa yıllarında Paris Kürt Enstitüsü’nün kuruluşuna katılmıştır. Ancak
etnik kimliğini hiçbir zaman sol, devrimci kimliğinin önüne geçirmemiştir. Kürtlerin
“kendi kaderini tayin hakkını” ilkesel olarak savunmuş ancak pratik açıdan
meseleye Ortadoğu halklarının ortak çıkarları temelinde ve<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>sınıfsal olarak bakmıştır. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">“Ulusal
nitelikli bir örgütlenme içerik olarak özellikle de bu koşullarda Burjuvazinin
damgasını taşır. Burjuvazinin bağımsız örgütlenmesi, Kürt proletaryasının ve
köylülüğünün de bu örgütlenme içinde bulunması burjuvazinin kuyruğuna katılması
kendi sınıf çıkarlarını Kürt burjuvazisinin çıkarlarına tabi kılması anlamına
gelir…<o:p></o:p></span></i></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">***<o:p></o:p></span></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Evet, Türkiye’de sol, ilerici kesim özellikle son on
beş-yirmi <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yılda siyasal alanda büyük bir
yenilgi aldı. Ama yılmadı, mücadeleye devam etti, ediyor. Bu mücadelenin
ilerletilip bir iktidara dönüştürülmesi için toplumsal koşullar uygun. Ancak
siyasetçi ve aydınlardaki yılgınlık, tembellik karamsarlık kitleleri de
etkilemiş, milyonlarca insan adeta çıkışsız bırakılmıştır. Yılmaz Güney, solun
bugünkü koşullarını aşması için de bize yol göstermeye devam ediyor. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">‘Sürü’ filmine sinemalar tarafından ambargo uygulanması
üzerine Güney, yer altı sineması projesini ortaya atmış, etkili kısa filmler
çekerek mahallelerde duvara yansıtarak halk ile buluşmayı tasarlamıştır. (Şehir
Tiyatroları’nın kapatılmasına karşı çıkan tiyatrocularımızın basın açıklaması yapıp
dağılmalarına ne demeli?) <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-dq1I0QZsDDo/UTDULu24JGI/AAAAAAAAAZw/x5LATe1azFE/s1600/guney1.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-dq1I0QZsDDo/UTDULu24JGI/AAAAAAAAAZw/x5LATe1azFE/s1600/guney1.jpg" /></a><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">Yılmaz Güney, dünya çapında ünlü bir aktör iken
Siverekli Öğrenciler Yardımlaşma Derneği’nin kurucusu ve başkanlığını yapmaktaydı.
Öğrenci kantinlerinde, yurtlarında<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>gençlerle birlikteydi. (Tarikatılar, cemaatçiler gençlerin kafasını
yıkadı. Eğitimi ele geçirdi diye ağlaşıp yerinde oturanlara ne demeli) <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">50 kişinin idam edildiği, yüzlerce kişinin işkencede
öldüğü, her türlü örgütlenmenin yok edildiği 12 Eylül koşullarında ‘Yol’ filmi
çekildi. Yılmaz Güney askerden ve cezaevinden film yöneten dünyadaki ilk, belki
de tek yönetmendir. (AKP çok baskıcı, hatta faşist<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>diyerek köşesine çekilmeyi, küsüp bir daha
üretmemeyi düşünenlere ne demeli?) <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">***<o:p></o:p></span></i></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">M. Şehmus Güzel’in “İnsan Yılmaz Güney, kitabının daha
kapağını görür görmez, ilk kez Yılmaz Güney filimi seyrettiğim, çocukluğumdaki
hikayeyi hatırladığımı yazının başında anlattım. O hikayenin ufak bir devamı daha
var. Ortaokul, lise, üniversite ve meslek yaşamı derken yirmi yıl sonra o
küçücük kasabadaki okuluma gittim. Harabeye dönmüş, yıkılmak üzereydi. İlçe
merkezinde, tek tabak kuru fasulyeye beş “Yılocu”nun ekmek banıp yediği ve film
seyrettiği eski video dükkanı hala duruyor mu diye merak edip baktım. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">İnanmayacaksınız ama dükkan da, sahibi de yerindeydi. Video
dükkanı zamana ayak uydurarak önce atari solunu, sonra internet kafe olmuştu. Ortaokul,
lise çağındaki çocuklar bilgisayar başında gözleri ekrana çıkılı dalıp gitmişlerdi.
Sokağın başında, polis geliyor mu diye gözcülük yapan da yoktu. Yılmaz Güney
bir kez daha yasağı yenmişti. Posteri internet kafenin duvarında asılıydı. Aynen
bugün milyonlarca facebook, twitter, cep telefonu kullanıcısının ve blog
yazarının kişisel sayfalarındaki, ekranlarındaki <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Yılmaz Güney fotoğrafları, filmleri,
posterleri gibi. <o:p></o:p></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Verdana","sans-serif"; font-size: 10pt; line-height: 115%;">“Gün
Gelecek, dünya sinemasında sözü edilecek şeyler yapacağım. Yaptığımız filmler
yıllarca afişlerde kalacak, çok sonra da gösterilmeye devam edecek. Hayata o
kadar güvenle bakıyorum, geleceğin o kadar parlak olacağını düşünüyorum ki…”<o:p></o:p></span></i></b></div>
<br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<strong></strong> </div>
<br />
<br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<strong>Bu yazı 2 Mart 2013 tarihli Yurt Gazetesi'nin Kültür Eki'nde yayınlanmıştır. </strong></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-71495370586529659622013-02-16T02:52:00.002-08:002013-02-16T02:52:30.020-08:00TÜRKÜ DİLİ VE EDEBİYATI<a href="http://1.bp.blogspot.com/-gD1Byl655Dk/UR9buqRYZhI/AAAAAAAAAV4/t6I8O7jOEFc/s1600/ruhi.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/-gD1Byl655Dk/UR9buqRYZhI/AAAAAAAAAV4/t6I8O7jOEFc/s200/ruhi.jpg" width="146" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Ruhi Su,</strong> siyasal nedenlerle tutukludur. Bir çok tutukluyla birlikte otobüsle Adana Cezaevine doğru yola çıkarılırlar. Aynı otobüste bulunan Ahmet Baba, şöyle anlatıyor:<em> “Hepimizi bir otobüse doldurup birbirimize zincirle bağladılar. Geceleyin Niğde Ovası’ndan geçiyoruz. Çişimiz geldi. Otobüsü durdurtup dışarı çıktık. Birbirimize zincirle bağlı olduğumuzdan birimiz çişe oturduk mu hepimiz oturuyor, kalktık mı hepimiz kalkıyoruz. Anadolu bozkırları yaz gecelerinde dehşet güzel oluyor. Büyülü, saydam bir gece. Ayışığı altında Hasan Dağı yalap yalap ediyor. Uzakları, dağları, özgürlüğü gözlerimizle okşuyoruz. İşte tam bu anda Ruhi Su birden coşuyor. Sanırsınız Hasan Dağı binlerce, milyonlarca yıldır karnında sakladığı ateşini çıkarıyor.”</em></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Gidiyor kalktı göçümüz<br />Gülmez, ağlamaz içimiz<br />İnsan olmaktı suçumuz<br />Hasan Dağı, insan olmak</strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet, Ruhi Su’nun heybetli sesinden her dinledikçe ürperdiğimiz Hasan Dağı türküsünün öyküsü böyle. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>***</strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Peki Türkü nedir..? Türküyü nasıl tanımlayabiliriz..? </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Cahit Öztelli</strong>’ye göre Türkü; halkın iç âlemini yaşatan, beşikten mezara kadar bütün yaşayışını içine alan en dikkate değer edebi üründür. <strong>Fuat Köprülü</strong>’ye göre kendine özgü bir beste ile söylenen halk şarkılarıdır, türküler. <strong>Pertev Naili Boratav</strong> ise şöyle tanımlamış Türküyü: “Halkın sözlü geleneğinde oluşup gelişen, çağdan çağa ve yerden yere içeriğinde olsun, biçiminde olsun değişikliklere uğrayabilen ve her zaman bir ezgiyle söylenen şiirlerdir.<br />Anadolu insanı aşktan ölüme, doğumdan, hastalığa, yemeklerden, coğrafyaya, savaşlara kadar her derdini, her duygusunu, her isyanını türkülere dökmüş. </span><br />
<br /><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">***<br />Bu yazıda, aynı zamanda bir edebiyat ürünü olan türkülerin , romanlarda , şiirlerde daha doğrusu yazarların şairlerin dünyasında nasıl yer aldığını, yazının sınırlarından taşan duyguların anlatımında türkünün nasıl devreye girdiğini, edebiyatın türkünün, türkünün ise edebiyatın diline nasıl tercüman olduğuna örnekler sunmaya çalışacağız. Yazıda sözü geçen edebiyat eserlerini daha önce okuduysanız bir kaz daha elinize alıp şöyle biraz karıştırırken müzik çalarınızda türküler olsun. Okumadıysanız, bugünden tezi yok yolunuzu önce bir kitabevine düşürüp bir kitap alabilir, ardından bir türkü albümü aldıktan sonra iyi bir başlangıç yapabilirsiniz. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">***<br />Halk müziğimizin halk edebiyatımızın bilinen ilk ozanı kimdir? Araştırmacılar bu soruya Dede Korkut, yanıtını verirler. Araştırmacı Sait KÜÇÜK, Dede Korkut'un Türk coğrafyasındaki bütün ozanların piri olduğunu söyler. <br /><strong>Dede Korkut</strong> hikayelerinden oluşan anonim derlemenin adı: Kitabı-ı Dede Korkut alâ Lisan-ı Tâife-i Oğuzhân'dır. Yani Oğuz Halklarının Diliyle Dede Korkut Kitabı...Kitapta yer alan 12 hikayede halk türküleri, maniler, başta olmak üzere eşsiz kültür değerleri yer alır. Dede Korkut'un halk müziğindeki önemli yerinin nedenlerinden biri de ilk kopuzu yani sazı yapan kişi olarak kabul edilmesi.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Evliyâ Çelebi</strong>’nin Seyahatnâme’si , tarihi değerinin yanı sıra edebiyatımız için de benzersiz bir yere sahiptir. Evliyâ Çelebi, seyahatnamesinde halk edebiyatına, türkülere, koşmalara, manilere ve destanlara yer verir. Aşıklardan bahseder. Aşıklardan çöğür şairleri diye söz eder. Gedayi ve Köroğlu, Evliyâ Çelebi’nin üzerinde durduğu iki halk edebiyatı ustasıdır. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Romanları tümüyle Anadolu halk kültürüne dayanan <strong>Yaşar Kemal,</strong> aktif olarak da türkü derleyicisidir. Büyük ustanın derlediği türküler “Sarı Defterdekiler” adlı yapıtta bir araya getirildi ve yayınlandı. Kitapta koşmalar, varsağılar, destanlar, türküler, ağıtlar, mani ve bilmeceler, türkülü halk hikayeleri yer alıyor...</span><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-IEL1O9UhjgE/UR9bvtyZ9UI/AAAAAAAAAWI/8J8SDaKtvqI/s1600/yasarkemal01.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-IEL1O9UhjgE/UR9bvtyZ9UI/AAAAAAAAAWI/8J8SDaKtvqI/s1600/yasarkemal01.jpg" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yaşar Kemal türküleri şöyle anlatıyor: <em>“Türküler tıpkı kırk bin yıl su altında kalmış, yıkanmış, cilalanmış çakıl taşı gibidir.” </em>Yaşar Kemal’in 'Yılanı Öldürseler' adlı yapıtının adı ise birebir bir türden alınma Aynı adlı Fethiye türküsünün sözleri şöyle: </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Aktaşı kaldırsalar<br />Yılanı öldürseler<br />Küçükten yar seveni<br />Cennete gönderseler.'</strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Türk edebiyatının toplumcu gerçekçi öncülerinden olan <strong>Orhan Kemal</strong>’in özellikle işçileri, yoksulları, halk kesimlerini anlatırken kullandığı coşkulu ve akıcı dil adeta bir türkü gibi yayılır gider. Orhan Kemal ölümsüz eseri Cemile’de bir balkan türküsünü şu şekilde büyük bir coşkuyla anlatır: <br /><em>"Boşnakça bir halk türküsüydü bu. Bu türküde bir Avşar kilimindeki renklerin cümbüşü vardı. Bu türküde hasret vardı, bu türküde arzu, bu türküde aşk. Bu türkünün motifleri Hint’de, Çin’de, Kazablanka’da, New York’da, Po Vadisi’nde, Güney Amerika Bozkırları’nda, Orta Anadolu’da da vardı. Bu türkü insanlığın hasretlerini, arzularını belirten nakışlarla işli bir türküydü.”</em></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><em><a href="http://4.bp.blogspot.com/-mQ1mzRvoiPo/UR9bvHX3UfI/AAAAAAAAAWA/6FFmb32qX2E/s1600/tahir.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-mQ1mzRvoiPo/UR9bvHX3UfI/AAAAAAAAAWA/6FFmb32qX2E/s1600/tahir.jpg" /></a><br /></em>Tarih ile edebiyatı buluşturan romanlarının yanı sıra köy yaşamını ve köylü kültürünü usta bir şekilde anlatan Kemal Tahir, eserlerinde sık sık türkülerin anlatım gücüne başvurur. <strong>Kemal Tahir</strong>'in önemli romanlarından Sağırdere'de de yöreye ait bir türkü şöyle anlatılıyor. Romanın baş kahramanlarından Mustafa çalışmak için Ankara'ya gider. İnşaatta taş ustası Cemal Usta'nın çırağıdır. Bir çalışma anında gurbetçi Cemal Ustanın dudağından bir türkü dökülüyor. Çiçekdağı yöresine ait bu türkü şöyle: <br />
<strong>Babınadır, deli gönül babına<br />Koç yiğitler sığmaz oldu kabına <br />Al çamın, boz meflenin dibine<br />Köfür köfür yatmamıza ne kaldı. </strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Necati Cumalı’</strong>nın bir şiirini, hikayesini ya da romanını okudunuz mu? Okumadıysanız şu andan itibaren okumaya karar verip edebiyatımızın usta bir ismiyle daha tanışabilirsiniz. Cumalı’nın şiirleri gibi hikaye ve romanları da son derece dokunaklı, aşk, ayrılık gurbet temalarını yoksul inşaların hikayeleriyle birlikte anlatır. 1921’deki mübadelede Batı Trakya’dan İzmir’e göç eden bir ailenin çocuğu olan Cumalı, Zeliş adlı romanında Cemal ile Zeliş’in aşkını öyle duru, öyle coşkulu öyle sürükleyici anlatır ki tıpkı ardarda söylenen içli türküler gibi akar gider kitap. Cemallerin çardağı ile Zeliş’lerin çardağı birbirine çok uzak değildir. Cemal, Zeliş’in dikkatini çekmek amacıyla kurumuş otları bir yere toplar ve ateşe verir. Cemal’in kardeşleri yanan ateşi keyifle seyrederler. Cemal, Zeliş’in duyacağını düşünerek türküler söyler.<br />Cumalı, türkülere olan tutkusuna sadece romanlarında yer vermekle kalmamış. Türkülere şiir de yazmış: </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Ne söyler bu türküler<br />Ay karanlık gecelerde yüzen gemiler<br />Sevilip sevdikten sonra<br />İnsan böyle yalnız mı kalır<br />Bahtına hatırlamak mı düşer</strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong></strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Türk Edebiyatının büyük isimlerinden <strong>Ahmet Hamdi Tanpınar</strong>’ın Huzur ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanları günümüzde de okuyucudan büyük ilgi görüyor. Tanpınar'ın İstanbul, Ankara, Er¬zurum, Konya ve Bursa'yı anlattığı "Beş Şehir" adlı deneme kitabı ise kendi alanında bir şaheser olarak kabul edilmektedir. Tanpınar bu eserinde beş şehrin mimarisini, tarihini, kültürünü, müziğini, hatta seslerini çarpıcı bir tarzda anlatıyor. Tanpınar, Konya'yı anlatırken türkülere adeta başrol verir. <br />Tanpınar için Konya demek Selçuklu târihi, Mevlânâ ve Orta Anadolu Türkleri demektir. Yazarın İç Anadolu türküleriyle karşılaşmasını anlattığı seferberlik dönemindeki hatıralarını da naklettiği 5 Şehir'de şöyle çok önemli bir cümleyi yazmaktadır: <em>"Anadolu’nun romanını yazmak isteyenler ona mutlaka bu türkülerden gitmelidirler.”</em></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-FvpFIidl0uw/UR9Yu65u7OI/AAAAAAAAAVo/LyCWj3SWRtQ/s1600/vedat_turkali2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-FvpFIidl0uw/UR9Yu65u7OI/AAAAAAAAAVo/LyCWj3SWRtQ/s320/vedat_turkali2.jpg" width="241" /></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sadece Türk edebiyatının klasikleşmiş ürünleri ve yazarlarında değil. Güncel edebiyatın bir çok eserinde de Türküler yazının mimarisinin içinde önemli bir unsur olarak yer alırlar. <br />Edebiyat ve sinemamızın usta ismi <strong>Vedat Türkali</strong>’nin Tek kişilik ölüm adlı romanı Türkiye Komünist Partisi’nin tarihinden bir kesiti, idamı bekleyen bir genç ile o gencin yıllar önce boşanmış anne babasının etrafında bir dram eşliğinde anlatır. <br />İdama mahkum edilen oğlunu cezaevinde ziyarete giden babanın bekleme salonunda iç konuşmasındaki duygu yoğunluğu yine bilinen bir türkünü oluşturduğu ortak hafızayla birleştiriliyor: <br /><em>“Ocağın yanındaki masadan kalkan kadınlara baktı. Gencecik onlar da. Acılı, eski bir türkü gibi her şey ! ''Mızıka çalınır düğün mü sandın. Al yeşil bayrağı gelin mi sandın, Yemen’e gideni gelir mi sandın…gözleri yandı, yanacak..Çevirdi başını. İtelemeye çalıştığı son dizeler çakılmıştı içine. ''Dön gel ağam dön gel dayanamirem. Ağam öldüğüne inanamirem.'' Nedir çilesi bu ülke insanının? Şimdi de gencecik kadınlar cezaevi kapılarında. Al kızıl bayrağı gelin mi sandın?.. Cezaevine gireni çıkar mı sandın? Hiç mi bitemeyecek bu acı türküler ? “</em></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong></strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Oya Baydar</strong>’ın yeni yayımlanan son kitabı </span><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“O Muhteşem Hayatınız” da Dersim İsyanı ve sonrasında yaşanan dramlar yer alıyor. Yerel ezgiler, türküler, deyişler, ağıtlar Baydar’ın romanının en önemli unsurlarıdır adeta. Anlatıma derinlik, duygu yoğunluğu katan unsunlar…<br />***</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ve..Şiirin, şairin dünyasında türküler..<br />Halk şiiri geleneği zaten türküyle iç iç içedir. Her türkü bir bakıma bir halk şiiri örneğidir. Ancak geleneksel halk şiirinin ötesinde modern Türk şiirinde de türkü dilinin etkisini güçlü şekilde hissettiğimiz şairler var. </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-jD_nzuMdcGs/UR9cyl9ixFI/AAAAAAAAAWU/mY0qPchic3U/s1600/Bedri+Rahmi+113untitled.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-jD_nzuMdcGs/UR9cyl9ixFI/AAAAAAAAAWU/mY0qPchic3U/s1600/Bedri+Rahmi+113untitled.jpg" /></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Bedri Rahmi Eyuboğlu..</strong>.Dünyaca ünlü ressam ve şairimiz. Bedri Rahmi, şiir, resim, gravür, seramik, heykel, vitray, mozaik, hat, serigrafi gibi birçok formlarda eserler üretti. Tüm bu eserlerin ortak noktası ise türküler, halk kültürü ve halk edebiyatıydı. Çünkü Bedri Rahmi Eyüboğlu, geleneksel sanatları batı sanat teknikleriyle birleştirerek çok başarılı eserler üretti. Anadolu'dan evrensele giden yolu sağlam adımlarla yürüdü.<br />Türkülerden, halk kültüründen damıttığı doğa ve insan sevgisini yaşama sevincine dönüştürdü. Bu sevinçle ürettikçe üretti. Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun türküleri anlattığı "Türküler Dolusu" adlı şiiri bir halk müziği manifestosudur adeta. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Ah bu türküler, köy türküleri<br />Olgun bir karpuz gibi yarırılır içim <br />Kan damlar ucundan, murekkep değil <br />işte söz, işte ses, işte biçim: <br />'Uzun kavak gıcım gıcım gıcılar' <br />iliklerine kadar işlemiş sızı <br />Artık iflah olmaz kavak ağacı <br />Bu türkünün yüreğinde sancı var</strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Orhan Veli</strong>’nin meşhur şiiri “İstanbul Türküsü’nde şöyle bir bölüm var: </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Urumelihisarı’na oturmuşum;<br />Oturmuş da, bir türkü tutturmuşum:<br />“İstanbul’un mermer taşları;<br />Başıma da konuyor, konuyor aman, martı kuşları;<br />Gözlerimden boşanır hicran yaşları;<br />Edalı’m,<br />Senin yüzünden bu hâlim.”</strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu şiirden de anlaşılacağı gibi Orhan Veli, türküleri çok seven bir şairimiz. Orhan Veli’nin en sevdiği türkü ise “Kazım’ın Türküsü” başka bir adıyla “Mezar Arasında” adlı türküymüş. Orhan Veli’nin yakın arkadaşlarından Fikret Otyam şöyle anlatır: <br />Beyoğlu, ara sokakta “Mösyö Lambo”nun dem yeri. Mösyö Lombo ispirto ocağını yaktı. Tenekeyi koydu, üzerine de mezemiz çirozları. Orhan Abi yine dalgın. Ressam şair Metin Eloğlu, Orhan Veli’yi işaret ediyor. Kırılır mı hiç. Bir yudum aldan alıp avazlıyorum: </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Mezar Arasında Harman Olur Mu<br />Kama Yaresine Aman Derman Olur Mu<br />Kamayı Vuranda İman Olur Mu<br />Aslanım Kâzımım Aman Yerde Yatıyor<br />Kaytan Bıyıkları Aman Kana Batıyor</strong>***</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-S5hnNS7zzZg/UR9fGOZ3dXI/AAAAAAAAAWo/MCkAEZS1IWU/s1600/veysel.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="160" src="http://1.bp.blogspot.com/-S5hnNS7zzZg/UR9fGOZ3dXI/AAAAAAAAAWo/MCkAEZS1IWU/s320/veysel.jpg" width="320" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu yazımızı edebiyat ile türkü dünyasının iç içeliğini anlatan, yıllardır bu iki dünyada anlatılan neredeyse efsaneleşmiş, bir anı ile bitirelim. Dertli, duygulu türkülerin ardından biraz gülümseyelim. <strong>Aşık Veysel</strong> ve Yaşar Kemal’in hoşgörüsüne sığınarak. <br />Türkülerimizin büyük ismi dünya çapında ozanımız Aşık Veysel'in edebiyat dünyasından çokça dostları vardı. Ahmet Kutsi Tecer'in Veysel ile yakın dostluğunun ötesinde Yaşar Kemal, Rıfat Ilgaz gibi isimlerinde Aşık Veysel ile oturmuşluğu kalkmışlığı vardır...Aşık Veysel ile Yaşar Kemal'in dostluğu üzerine anlatılan gülümseten bir anı vardır. Bu anı iki değişik şekilde anlatılır türkü ve edebiyat dünyasında<br />Aşık Veysel'in iki gözü Yaşar Kemal'in bir gözü kördür. Rıfat Ilgaz, Sirkeci'deki bir lokantada arkadaşları ile yemektedir. Bir ara dışarı baktığında, Yaşar Kemal'in Aşık Veysel'in kolunda, tramvay durağına doğru koştuklarını görür. Arkadaşlarına dönerek, "Şu Allah'ın işine bak. İki kişiyi tek gözle koşturuyor." der. <br />Bu anının bir başka versiyonu da şöyle anlatılır. : “Aşık Veysel ile Yaşar Kemal kol kola İstiklal Caddesi’nde yürüyorlarmış. Malum Aşık Veysel’in iki gözü, Yaşar Kemal’in ise bir gözü görmüyor. Sait Faik bunları görmüş ve koşarak Çiçek Pasajı’na gitmiş; ‘Arkadaşlar az önce iki kişi gördüm tek gözle yürüyorlar’ demiş.”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong></strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Bu yazı Yurt Gazetesi'nin 16 Şubat 2013 Cumartesi günü Kültür Eki'nde yayınlanmıştır. </strong></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></span>Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-40591667110509360012013-02-09T02:23:00.000-08:002013-02-09T02:23:14.193-08:00YAFTALAMA TERÖRÜ VE CHP’NİN SAĞI SOLU<a href="http://3.bp.blogspot.com/-If4dahtOk8o/URYgNcqIuBI/AAAAAAAAATY/K8-A_RYBAjU/s1600/chp.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="152" src="http://3.bp.blogspot.com/-If4dahtOk8o/URYgNcqIuBI/AAAAAAAAATY/K8-A_RYBAjU/s200/chp.jpg" width="200" /></a><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Hüseyin Aygün ve Birgül Ayman Güler’in açıklamalarıyla bir kez daha alevlenen
CHP’deki tartışma<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>başlamadan önce, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Merdan Yanardağ’ın “Kadro Hareketi” adlı
kitabını yeni bitirmiştim. <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">“Dünya’da ve Türkiye’de Ulusçu Sol ve Üçüncü Yol Arayışlarının İdeolojik
Kaynakları”alt başlığıyla yayınlanan kitap, bu alanda yapılmış en kapsamlı
çalışma. CHP’deki tartışmayla birlikte adeta havada uçuşan “ulusalcılık”
“milliyetçilik” “millet” “milliyet” “tek parti” gibi kavramları, Yanardağ’ın
titiz çalışmasının sunduğu bilgiler eşliğinde anlamlandırmak hakikaten ufuk
açıcı oldu. <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">“Kadro Hareketi”ni bitirir bitirmez elime Metin Çınar’ın “Anadoluculuk
ve Tek Parti CHP’de Sağ Kanat” adlı kitabı geçti. Çınar’ın kitabı da tek parti
CHP’nin bambaşka bir yönüne vurgu yapıyordu. Ve ortaya şu çıkıyordu: “Tek Parti
CHP” son yıllarda bize sunulduğu gibi tek düşüncenin hakim olduğu donmuş bir
ideolojiye sahip değil. 1920’lerden başlayarak çok partili sisteme geçilen
1946’lara kadar CHP, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bir çok evreden
geçmiş, değişik fikirler parti içinde yer almış ve partinin liderleri Mustafa
Kemal Atatürk ve İsmet İnönü iç ve dış dengeleri gözeterek partinin hem düşünce
yapısını hem de kadrolarını bir denge içinde tutmuşlardır.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Ancak günümüzdeki tartışmalara baktığımızda öncelikle CHP içindeki
ulusalcılarla -liberallerin “tek parti” dönemini tarihsel ve siyasal
gerçeklerden uzak ele aldıklarını görüyoruz. Ulusalcılar, CHP’nin kurulduğu
günden bu yana adeta tek bir düşünceye sahip, tamamen homojen yapıda bir partiymiş
gibi algı yaratırken , ulusalcılara karşı olan partinin “liberal veya
özgürlükçü sol” diye nitelenen kanadı ise<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>CHP’nin genlerindeki bağımsızlıkçı, ulusalcı, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>anti emperyalist özellikleri çok hafife<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>alıyor gibiler. <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Partinin içi böyle olunca dışında mevzilenen ve partiyi “ligh akp”ye
dönüştürmek isteyen “muhafazakar - liberal birlikteliği” hemen harekete
geçiyor. Kavramları kriminale ederek demokratik tartışma ortamını
zehirliyorlar. Ulusalcılık, Cumhuriyetçilik “suç”<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kapsamında ele alınıyor, statüko “tek parti
faşizmi” gibi söylemlerle ortam boğuluyor. Halbuki yüz yılı aşkın bir süredir
bu topraklarda bu tartışmalar yapılıyor. Bu kavramlar da daha yeni ortaya
atılan, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>liberallerin de ulusalcıların
da<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>istediği gibi içini dolduracağı
kavramlar değildir. <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-V_nqraisjeo/URYhT_UHr3I/AAAAAAAAAVI/wxehO01A27c/s1600/kitap.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="" border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-V_nqraisjeo/URYhT_UHr3I/AAAAAAAAAVI/wxehO01A27c/s200/kitap.jpg" title="" width="200" /></a></div>
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">İşte bu yazıda güncel durumunu aktardığımız bu tartışmayı Metin Çınar’ın
yeni yayınlanan “Anadoluculuk ve Tek Parti CHP’de Sağ Kanat”adlı kitabı
çerçevesinde tarihsel kökleriyle ele alacağız. Çınar kitabında bir yandan Osmanlının
son döneminden başlayarak tartışılan Türkçülük, milliyetçilik, millet, vatan,
ulus gibi kavramları öte yandan da tek parti CHP’de Anadolucular<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>olarak adlandırılan kanadı ve düşünce
yapısını akademik değerde bir araştırma ve incelemeyle sunuyor bize…<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">***<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Bu topraklar 20’nci yüzyıla çok önemli tartışmalarla başladı. Yusuf
Akçora’nın formüle ettiği <b>“Üç Tarz-ı Siyaset” (</b></span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanc%C4%B1l%C4%B1k" title="Osmancılık"><span style="color: windowtext; text-decoration: none; text-underline: none;"><span style="font-family: Calibri;">Osmanlıcılık,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span></span></a><a href="http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Pan_%C4%B0slamizm&action=edit&redlink=1" title="Pan İslamizm (sayfa mevcut değil)"><span style="color: windowtext; text-decoration: none; text-underline: none;"><span style="font-family: Calibri;">Pan İslamizm</span></span></a><span style="font-family: Calibri;">, </span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk%C3%A7%C3%BCl%C3%BCk" title="Türkçülük"><span style="color: windowtext; text-decoration: none; text-underline: none;"><span style="font-family: Calibri;">Türkçülük</span></span></a><span style="font-family: Calibri;">)<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>liberalinden,
Türkçüsüne, İttihatçısından Kemalistine , Anadolucusundan, Sosyalistine ülkenin
aydın, yazar, siyasetçi ve gazetecileri tarafından uzun yıllar kıyasıya
tartışıldı.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">1900’lerden itibaren yükselen siyasi hareketler ve düşünceler içinde kısmen
arka planda kalmış “Anadoluculuğu” ele alan Metin Çınar <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>kitabın başında bu düşüncenin kaynakları ve
tarihsel arka planını özetliyor. Anadolucu fikirlerin<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Turancılık, Türkçülük, İslamcılık
fikirleriyle kesiştiği ve ayrıldığı yanları aktaran yazar, Anadoluculuğu asıl
olarak<span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span><span lang="EN-US" style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-bidi-font-family: Arial;">Anadolu, Dikmen, Dönüm, Millet, Hareket, Çığır, Bizim Türkiye
dergilerini inceleyerek sunuyor bize.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;"><span lang="EN-US" style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: EN-US; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bu dergilerle birlikte Anadolucu düşüncenin öncülerinden<span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;">Mükrimin Halil Yinanç, Remzi Oğuz
Arık ve Nurettin Topçu’nun fikirlerini tartışıyor. Kitap boyunca Anadolucu
düşüncenin zaman içindeki seyrini kolaylıkla izleyip özellikle Cumhuriyet
devrimlerine , Kemalist iktidara bakış açısını izleyebiliyoruz. Ve nihayet
1940’lı yılların CHP’sinde Memduh Şevket Esendal’ın parti genel sekreteri
olması ve Esendal’ın çabalarıyla Anadolucu düşüncenin CHP içinde güçlü bir
kanat haline gelmesini takip ediyoruz. <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">*** <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-cuKuLPyY7_Q/URYhTSdQSrI/AAAAAAAAAVA/c-Hl4YRVvbg/s1600/topcu.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-cuKuLPyY7_Q/URYhTSdQSrI/AAAAAAAAAVA/c-Hl4YRVvbg/s200/topcu.jpg" width="199" /></a></div>
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Metin Çınar’ın çalışmasında zevkli bir tartışmayı izlediğimizi belirtebiliriz.
Çoğu ünlü edebiyatçı, siyasetçi, gazeteci, düşünce adamı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bir şekliyle bu tartışmanı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>içinde. Anadolucu düşüncenin öncüleri olarak
kabul edilen<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Mükrimin Halil Yinanç,
Remzi Oğuz Arık ve Nurettin Topçu’nun yanısıra<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>Ziya Gökalp, Yakup Kadri, Halide Edip, Ahmet Kutsi Tecer, Yahya Kemal, Memduh
Şevket Esendal,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Mehmet Kaplan bu
hararetli tartışmanın içinde yer alıyorlar. Öte yandan Anadolucu fikir
adamlarının etkilendiği Avrupalı düşünürler Henri Bergson, Emile Boutroux, Maurice
Blondel, Wiilliam James’in fikirleri de yeri geldikçe karşımıza çıkmakta.
Özellikle Bergson’un </span><a href="http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=S%C3%BCre%C3%A7_felsefesi&action=edit&redlink=1" title="Süreç felsefesi (sayfa mevcut değil)"><span style="color: windowtext; text-decoration: none; text-underline: none;"><span style="font-family: Calibri;">süreç felsefesi</span></span></a><span style="font-family: Calibri;">’nin etkisindeki
“Anadoluculuk”un <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Devrimci Kemalist
anlayışa karşı idealist -<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>muhafazakar
evrimci bir bağımsızlıkçı yol olarak ortaya çıktığını anlatıyor yazar. <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Anadolucuların, Anadolu coğrafyasına romantik bakışı da kitap boyunca
sık sık şiir tadında cümlelerle kendini gösteriyor. <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">“Beyaz Kafkas tepelerinden yeşil Toros dağlarına kadar uzanan o
viraneler, o bataklıklar, o tezek yığınları altında asil bir hummanın ateşi
yanmaktadır.”<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></span></i></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Anadoluculuk, Memleketçilik akımının asıl olarak 1917’de Türk Ocağı
içindeki bir tartışmadan çıktığını aktaran Metin Çınar, bu düşüncenin yeşerdiği
siyasal ve toplumsal koşulları da somut örneklerle inceliyor. Anadolucular, Türklük,
Türkçülük, Turancılık, Türkiyelilik kavramlarından daha çok “Anadoluculuk” ve “Memleketçilik”
söylemini öne çıkardılar. Ancak, içerik yine de ulus devlet yaratmanın,
uluslaşmanın kaçınılmaz sonucuyla birleşiyordu. <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">“Türk namı bir milletin adı değildir. Bu nam, bir ırkın adıdır ki bundan
müteaddid milletler çıkmıştır. Anadolulular, Azerbaycanlılar, Şimalliler,
Türkistanlılar(…)Bir milletten olabilmeleri için hars ve vatanlarının<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bir olmaları icap eder(…) Biz Anadoluluyuz,
vatanımız Anadolu, milletimiz Anadolu milletidir.”<o:p></o:p></span></span></i></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Atatürk’ün sağlığında Kemalist devlete ve ideolojiye açık muhalefet
yapamayan Anadolucular, Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümü ve ikinci dünya savaşı
ortamında CHP içinde siyaset yapma olanağını elde ettiler. Bu durumu kitapta
görüşlerine yer verilen Engin Tonguç şöyle anlatmakta: <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">“İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Almanya yanlısı
tavırlarıyla kamuoyunda daha görünür hale gelen ırkçı-turancı akımın önünü
kesmek için rejim, bu gruplarla bağlantı içinde olan fakat pragmatist ve ılımlı
tavırlarıyla farklılaşan Anadolucuları ödüllendirme taktiğini<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>izlemişti.” </b><o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-lkXPVVU4Flc/URYhTO-NEMI/AAAAAAAAAU4/WGD8qKopbys/s1600/esendal.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://1.bp.blogspot.com/-lkXPVVU4Flc/URYhTO-NEMI/AAAAAAAAAU4/WGD8qKopbys/s320/esendal.jpg" width="217" /></a><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“Anadoluculuk ve Tek Parti CHP’de
Sağ Kanat” çalışmasında Metin Çınar, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>CHP’nin 1940’lardan itibaren giderek devrimci
yayınını kaybetmesi, sağcılaşmasını da daha çok Köy Enstitüleri örneği
üzerinden işliyor. Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç’un sol hatta sosyalist
bir köy kalkınma modeli olarak başarıyla uyguladıkları Köy Enstitüleri CHP’nin
sağ-muhafazakar kanadını oluşturan Anadolucuları rahatsız ediyor.<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Anadolucu kanat içinde yer alan
Şemsettin Sirer’in Milli Eğitim Bakanı olmasıyla Köy Enstitüleri ile birlikte
bir çok ilerici uygulamadan vazgeçiliyor. CHP’nin bu tercihi daha sonraki
yıllarda İsmet Paşa’nın sözlerinden kitabın sayfalarına şöyle yansıyor: <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">“Köy Enstitülerinin kapanmasından duyduğum acıyı tarif edemem. Herkes
zanneder ki Hasan Ali Yücel’i,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Toınguç’u
isteyerek değiştirdim. Köy Enstitülerinin kapanmasına neden oldum diye benim
hakkımda kamuoyunda yanlış bir hüküm vardır. Aslında, o zaman bir sürü olaylar
oldu.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Kurultaylarda enstitüler aleyhinde
bir cereyan başladı. Ben bunların doğru olmadığını yerine giderek saptadım. Ama
bu o o kadar yoğunlaştı ki grubu etkiledi. Grubun büyük çoğunluğu köy
enstitüleri aleyhine<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>döndü.” <o:p></o:p></span></span></i></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Kitap Anadolucu düşüncenin ve düşünürlerin 1950’lerden sonraki seyri <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>hakkında pek bilgi vermiyor. Nurettin
Topçu’nun daha sonra Adalet Partisinin kuruluşuna katıldığını, bir çok
Anadolucu düşünürün de sonradan MHP’ye dönüşecek olan milliyetçi partilerde yer
aldığını öğreniyoruz. Yazar, kısa bir değerlendirmeyle Anadolucu
düşüncenin<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>zaman içiresinde geldiği
noktayı şöyle özetliyor: <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">“Sonuçta farklı açılımlarıyla Türk milliyetçiliğinde özgün bir yer
edinen Anadoluculuk 1950’li yılların başında Türk- Milliyetçi-Muhafazakarlığında
birleştirici bir görev üstlenmiş. Hareketin kanaat önderleri milliyetçi
örgütlenmelerde başı çekmişlerdir. Bu dönemde İslamcı eğilimlerin öne çıkması,
anti komünist histeri, sanayileşme ve teknolojiye verilen önemin artması gibi
etkenler, Anadoluculuğun milliyetçi muhafazakarlığın <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>egemen düşünüşü haline gelen Türk- İslam sentezi
içinde sönümlenmesine yol açacaktır.” <o:p></o:p></span></span></i></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">***<o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Evet…Millet, Milliyet, Türk Milleti,<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>Milliyetçilik, Ulusalcılık tartışmaları günümüzde canlılığını korumakta,
hatta her geçen gün bu canlılık artmaktadır. AKP’nin gündemindeki yeni Anayasa
çalışmalarının en hararetli kısmının da Anayasa’dan “Türk Milleti” kavramının
çıkarılıp çıkarılmayacağı olacağı şimdiden belli. Esasen CHP içindeki
tartışmanın da bundan kaynaklandığını tartışmanın baş aktörü Birgül Ayman Güler
tarağından dile getirildi. <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Peki bu süreci ve tartışmayı nasıl yürüteceğiz..? <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Azımsanmayacak bir entelektüel birikime sahip olan bir ülkenin
aydınları, yazarları, gazetecileri siyasetçileri olarak mı, yoksa
cemaatçilerin, sübvansiyonlu<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>vakıfların
elemanı durumuna düşmüş birkaç liberal-muhafazakar, eski solcunun ortama
yaydığı yaftalama terörü altında kalarak mı? <o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Metin Çınar’ın kitabını okurken bir kez daha görüyoruz ki 21’nci
yüzyılda bulunduğumuz bu günlerde tekrar tartışılan millet, milliyetçilik,
Türk, Türkiyelilik gibi kavramlar bundan yüzyıl önce çok daha demokratik bir
ortamda çok daha içerikli şekilde enine boyuna ele alınmış. En azından
kavramlar, terimler bu kadar kirletilmemiş, muhafazakar liberal hegemonyanın
ayakları altında bu kadar ezilmemişti.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">Sonuç olarak; sosyolojik, bilimsel bir göz ve dürüst yaklaşımla ele
alındığında karşımıza durağan olmayan, değişen ilerleyen bir siyaset tarihi
çıkıyor. Başbakan Erdoğan’ın gazete kupürlerini grup toplantısında sallayarak
yaptığı gibi siyasetçiler güncel ihtiyaçlarına uygun davranabilirler. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Türkiye’nin sağ siyasetinin yeni bir tarih
yazma hevesi<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>her zaman olmuştur. Ancak
yazarlar, aydınlar, akademisyenler bilimsel namusu kıskançlıkla korudukları
sürece en azından<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bilimsel çalışmalar
gelecek kuşaklara objektif bir hafıza bırakabilir. Metin Çınar’ın<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“<span style="mso-bidi-font-weight: bold;">Anadoluculuk
ve Tek Parti CHP'de Sağ Kanat” çalışması bu objektif çabaya verilmiş bir
emektir. <o:p></o:p></span></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span></div>
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><u><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">KİTAPTAN –ANIMSAMALAR<o:p></o:p></span></span></u></b><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial; mso-bidi-font-weight: bold;"><span style="font-family: Calibri;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>“Ayrıca
Anadolucular, Cumhuriyet’in siyasi meşruiyet zeminini laikleştiren siyasetini
en azından 1940’lı yılların ortalarına kadar savunmuşlardır. Hatta 1930’larda
yarı internasyonel İslam Mevkuresinin ve Arap Piresterkarlığının milli benliğin
oluşumunu engellediğini öne sürmüşlerdir. Dahası İslamın millileştirilmesi/
yerlileştirilmesi doğrultusunda bir <b>“Anadolu Müslümanlığı “</b> oluşturmanın
imkanlarını araştırmışlardır. “<b>(Baykal’ın Anadolu Müslümanlığı çıkışını
anımsattı) </b><o:p></o:p></span></span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span></div>
<span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">“Yeni Türkiye’nin tutarsızlıklarını, yarımlıklarını, endişelerini komplekslerini
yansıtır Esendal. Çoğu mühtedi keskinliğiyle<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>davranan zihinlerindeki ve hayatlarındaki ikiliklerin üzerini örten
Kemalist elitin genel tutumundan farklı olarak tutarsızlıklarıyla rahatlığı,
O’nun pragmatizmine sadece başka bir kuvvet değil başka bir tad da katar.
Sanayi karşıtı, toprak uygarlığınadayalı görüş ve idealleri Esendal’a Gandi
lakabı takılmasının sebebidir.<o:p></o:p></span></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="font-family: Calibri;">(CHP’deki
ikinci Gandi lakabını , Gandi Kemal’i anımsattı.)<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><o:p></o:p></span></span></b></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="background: white; font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></span><br />
<span style="background: white; font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><o:p></o:p></span><span style="background: white; font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><span style="color: red; font-family: Calibri;"><strong>Anadoluculuk ve Tek Parti CHP’de Sağ Kanat</strong></span></span><span style="font-size: 12pt; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: Arial;"><br /><span style="font-family: Calibri;"><span style="color: red;"><strong>
<span style="background: white;">Yazar: Metin Çınar</span><br />
<span style="background: white;">Yayınevi: İletişim</span><br />
<span style="background: white;">Tür: Araştırma-İnceleme<o:p></o:p></span></strong></span></span></span></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<strong>Bu Yazı Yurt Gazetesi'nin 09 Şubat 2013 tarihli Kültür-Kitap Eki'nde yayınlanmıştır. </strong>Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-41569103011960981082013-02-02T02:33:00.002-08:002013-02-02T07:09:40.104-08:00VELİLİKLE DELİLİK ARASINDA BİR HİÇ: NEYZEN TEVFİK<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-6glUoDAmZ1M/UQz1ReGwRoI/AAAAAAAAAL0/lImkiJV2wqI/s1600/neyzen2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="156" src="http://4.bp.blogspot.com/-6glUoDAmZ1M/UQz1ReGwRoI/AAAAAAAAAL0/lImkiJV2wqI/s200/neyzen2.jpg" width="200" /></a></div>
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;">Felsefemdir kitab-ı imânım,</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;">Taparım kendi rûhumun sesine.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;">Secde eyler hâkikatim her ân,</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;">Kalbimin âteş-i mukaddesine.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Akıl Hastanesi’nde bir <strong>Deli,</strong> Meyhane’de bir <strong>Veli</strong>, mezhepte <strong>Bektaşi</strong>, Dergahta <strong>Mevlevi</strong>, Abdülhamit’e karşı bir <strong>küfürbaz</strong>, Atatürk’ün sofrasında bir<strong> Diyojen</strong>. Sokaklarda kimsesiz bir <strong>çocuk,</strong> han odasında bir derbeder. Crotona’da <strong>Pisagor</strong>, Kahire’de <strong>Kaygusuz Abdal</strong>. Pir yolunda <strong>talip</strong> zor yolunda <strong>anarşist</strong>…</span><br />
<span style="font-family: Arial;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu yazıda Neyzen Tevfik’i anlatmaya çalışacağız ama bilelim ki bunu başaramayacağız. Anlatılamayan adamı anlatamadığımız için kendimizi başarılı sayacağız. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Özdemir Asaf</strong>’ın deyimiyle </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bütün metrelerin ve santimlerin, bütün kiloların ve gramların, bütün rakıların ürktüğü adam”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sadrazam Talat Paşa, bir gün Neyzen Tevfik'e devlet dairelerinin birinde katiplik önerir. Neyzen Tevfik: “Katip olacağım da ne olacak?” diye sorar. Teşekkür beklerken böyle bir soru ile karşılaşınca şaşıran Talat Paşa, memurluk katlarını alttan üste sıralar: “Önce şu, sonra bu...” </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Neyzen'in hala hoşnut olmadığını sezince de, şöyle sürdürür: “Daha sonra vekil, nazır, kim bilir belki de sadrazam...” Neyzen'in yanıtı yine bir soru olur: “Ya sonra ?” </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Talat Paşa, bir an duraksar, "sonrası" padişahlıktır çünkü. İster istemez: “Hiç !” der. Bu yanıt karşısında güler ve şöyle der Neyzen Tevfik: “Ben bugün de "hiç"im! Sonu "hiç" olduktan sonra, onca zahmete katlanmaya ne gerek var ?”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">19’ncu yüzyılın sonu ile 20’nci yüzyılın ilk yarısına denk gelen 74 yıllık bir yaşamı bir kent dervişi olarak yaşayan bu derbeder kimdi? Nereden gelip nereye gidiyordu..? Hangi duraklarda durmuş, kimlerle yürümüştü.? </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Asıl adı Tevfik Kolaylı olan Neyzen Tevfik 1879’da Bodrum’da dünyaya geldi. 13 yaşında babasının görevi nedeniyle İzmir’in Urla ilçesine taşındı.19 yaşında İstanbul’a geldi. 23 yaşında Mısır’a gitti. 29 yaşında tekrar İzmir’e döndü. Ardından da yine yolu İstanbul’a düştü. Yaşamını yitirdiği 28 Ocak 1953 yılına kadar hayatı çoğunlukla İstanbul’da geçti. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Hiç, Hiççilik felsefesi, Melametilik, Kalenderilik geleneği Neyzen Tevfik’in yaşamına, eserlerine damgasını vuran en belirgin özelliktir. Üzerinde “Hiç” yazan kolyeyi sürekli boynunda taşırken Ney’i dudağından, Mey’i elinden düşürmedi. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Neyzen Tevfik şimşek gibi çakan hiciv eserleri, duman gibi içimize çöken Ney’i ile yaşamını Alevi, Bektaşi, Mevlevi tasavvufundan damıttığı birikimlerle adeta nakış nakış işlemişti. Kendini yeniden doğurup var etmişti. Melamet hırkasını giyip Hiç’e varmıştı. Bir Hiç olarak çok şey yapmıştı. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Hiç’leşmeye doğru yürürken uğradığı duraklarda Ney ve Mey vardı. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-D3PA14dM4Bo/UQz1Q_VjP9I/AAAAAAAAALw/h2tlrUkZwNE/s1600/Neyzen1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-D3PA14dM4Bo/UQz1Q_VjP9I/AAAAAAAAALw/h2tlrUkZwNE/s320/Neyzen1.jpg" width="230" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Neyzen’in NEY’İ:</strong> Neyzen Tevfik daha çocukken Bodrum'daki bir kahvede gezici dervişlerle karşılaşmıştı. Onların üflediği Ney daha o yaşta Neyzen’in içine işlemişti.<span style="color: orange;"> <em>“Bektaşilikte evren seslerin toplamından oluşur. Ney sesi mistik ve tasavvufi çoğaltmaya yatkındır. Yaşama akan bir sestir, Ney’deki…”</em></span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“Bir ot idin, kamış oldun, ney oldun. feryadına karşılık hey hey oldun</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Su, kök, filiz, asma, üzüm, mey oldun. Her katreni bana umman edersin.”</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Neyzen’in MEY’İ:</strong> Neyzen Tevfik’in yaşamında Mey yani içki hem gerçek anlamıyla hem de tasavvuftaki mecazi anlamıyla vardır. Yani, aşk ve şevk halinde olma. Mey’in tasavvuftaki anlamlarından biri bilgidir. <em><span style="color: orange;">“Öyle bir bilgi ki insanı vecd durumuna getirir. Sıvı akıldır Mey. Meyhanede tanrı ile bir aşk ilişkisi yaşarsın. Beden dem olduğunda (MEY) ruhlar uyanır, ses olur..(NEY) “</span></em></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Neyzen’in HIRKASI:</strong><span style="background-color: black; color: white;">Neyzen Tevfik felsefi olarak Melametilik geleneğine bağlıdır. Yani melanet hırkası giymiştir. "Melametilikte örgütlülük, toplu eylem ve söylem yoktur. Bireysel başkaldırı esas alınır. Heirhangi bir toplum, devlet, örgütlülük , otoritenin önerdiği giysinin giyilmemesini, bunun yerine Melamet Hırkası’nın giyilmesini salık verir</span><em><span style="background-color: black; color: white;">.</span><span style="color: #cc0000;"> </span><span style="color: orange;">“Kınayanların kınamasından korkmayacaksın. İçinden gelen şeyi herhangi bir sansüre tabi tutmadan söyleyeceksin. “</span></em><span style="color: #cc0000;"></span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ben melamet hırkasını kendim giydim eğnime</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ar ü namus şişesini taşa çaldım kime ne</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Neyzen’in BEKTAŞİLİĞİ:</strong> Neyzen Tevfik kent Bektaşilğine bağlıdır. İzmir’de, İstanbul’da Bektaşi tekkelerinde kalmıştır. Bektaşiliğin beş önemli üniversitelerinden biri Kahire’de Mukaddime Tepesi’ndeki Kaygusuz Abdal Dergahı’dır. Neyzen de Mısır yıllarında Bektaşiliği iyice içselleştirmiştir. Bektaşilikteki metafizik tanrıya eleştiri ve ödünsüz tartışma geleneği Neyzen Tevfik’i Hiçliğe yöneltirken aynı zamanda hiciv sanatındaki ustalığına da etki yapmıştır. Bektaşilikte bağlamanın önemi, söz ile sesin birbirinin öğretmeni kabul edilmesi de Neyzen Tevfik’in “Ney” yüklediği anlamı pekiştirmiştir. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Meşrebim Mollayi Rumi, mezhebim Bektaşi’dir. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ta ezelden yandı dilde bu çerağ-ı manevi </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Neyzen’in DELİLİĞİ: </strong>1940'lardan itibaren ölene kadar sık sık Bakırköy Akıl Hastanesi'nde kaldı. Hastane’nin 21 no'lu koğuşu Neyzen’e ayrılmıştı. Bu koğuşu bir çalışma odası gibi kullanarak üretmeye devam etti. <em><span style="color: orange;">Tasavvufta delilik özel bir meziyettir. Gerçek, hakikat, marifet ancak delilik halinde yakalanabilen bir olgudur. Sen yeni bir bilgi edindiğinde bilgi içerek heyecanlanıyorsan kan hareketin hızlanır. Isıtıcı aracın olan kalbin çalışır, ısı yükselir, gönül suyu buharlaşır. Su iken kontrol edebilirsin ancak buhar durumunda kontrol edemezsin kendi üzerindeki denetimi yitirirsin. Bu delilik halidir.</span></em> </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Neyzen’in HİCVİ</strong>: “Hiç”liğe bağlı olan Neyzen her türlü sisteme,. Örgütlülüğe, devlete, otoriteye karşı durmuştur. Ancak, otoriter yobazlığa karşı olduğu için Atatürk’e ve laik Cumhuriyete destek vermiştir. İçinden geldiği gibi etkili hiciv şiirleri yazmıştır. Bu nedenle hakkında tutuklama kararları çıkmış, hapishanede yatmış hatta bir ara gıyabında idama mahkum edilmiştir. Nef'i ile birlikte hiciv edebiyatının en önemli ismi olan Şair Eşref Neyzen’in hocası sayılır. Mısır’da Şair Eşref ile birlikte kalmıştır.<em><span style="color: #cc0000;"> </span><span style="color: orange;">“Hiciv, bozuk düzende doğruyu ihbar etme sanatıdır.</span></em><span style="color: orange;"> </span></span><br />
<span style="color: orange; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kime sordumsa seni, doğru cevap vermediler;</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Kimi hırsız, kimi alçak, kimi deyyus! dediler...</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Künyeni almak için, partiye ettim telefon,</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">"Bizdeki kayda göre, şimdi o meb'us!" dediler...</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-t2OJkB0613c/UQz1U0kl97I/AAAAAAAAAME/xl3rNk8W7QE/s1600/neyzen3.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/-t2OJkB0613c/UQz1U0kl97I/AAAAAAAAAME/xl3rNk8W7QE/s200/neyzen3.jpg" width="187" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Neyzen’in ESERLERİ: </strong>Neyzen Tevfik’in iki yayınlanmış kitabı vardır. Bunlardan biri Azab-ı Mukaddes, Diğeri ise Hiç’tir.<em><span style="color: #cc0000;"> “</span><span style="color: orange;">İnsana benzemeyen tanrıyı inkar edeceksin. Ortaya çıkan boşluğu insanla dolduracaksın. Tanrıyı içine alacaksın. İçindeki tanrı artık senin vicdanındır. Senin canındır., senin gibi acı çeker. Acıların toplamıdır. Aşk yolunda yani tanrı yolunda yürürken çekeceğin acı seni terbiye eden temel öğretmendir. Hiç, görünmeyen yanımızdır. Batıni ve iç yanımızdır. Gönül ve vicdan yanımızdır. Hiç yanımızdır. Bir vicdandır. Kendini kendi gönlünden yenden doğurtman gerekiyor.bunun için de önce yok olman gerekir. “</span></em></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Neyzen'in ÖLÜMÜ:</strong> Neyzen Tevfik 28 Ocak 1953'te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Tasavvuftaki söylemiyle hakka yürüdü. Cenaze töreni O’na yakışır şekilde yapıldı. Profesöründen, işçiye, memurundan sokak çocuklarına, üst düzey bürokratından ev kadınına her kesimden İstanbullular cenaze namazında saf tutmuştu. Kartal Mezarlığı’ndaki kabrinin mezar taşında şöyle yazıyor: </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sen Surete bakmakla hüküm verme sakın, gel sireti gör</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Hakkı temaşa ediyor, hep Neyzen’i sarhoş görüyorsan ne çıkar </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Meyhanede bak kabeyi inşa ediyor</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="color: #cc0000; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><em>“<span style="color: orange;">Tasavvuftaki Kabe, Arabistan’daki Kabe değildir. Gönül’dür Kabe…İnsan kıbledir, gönül Kabe’dir.”</span></em></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Neyzen bize bir dünya bıraktı. Sokaklarında eyvallah etmeden dolaşabileceğimiz, meyhanelerinde tanrıyla kelam edeceğimiz, şanın şöhretin, sınıfların, üstünlüklerin, varlıklı olmayla yoksulluğun olmadığı estetik bir dünya… Neyin sesiyle uyanmış, meyin sıvısıyla yıkanmış bir cennet…</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Görünmeyen yanımızın ermişi ve bir Kent Dervişi. Şair, besteci, tiyatrocu, oyuncu. Her şey ve Hiç: Neyzen Tevfik</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="color: #cc0000; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><em>NOT: Yazının “renkli " kısımları Yazar Esat Korkmaz ile Neyzen üzerine yaptığım söyleşiden alınmıştır. </em></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<br />
<br />
<br />Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-48736423045026002712013-01-26T02:18:00.004-08:002013-02-02T07:09:06.712-08:00GÖLGEDE YAZILAN BİR BİRAND YAZISI<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt 141.6pt;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-size: x-small;"><b><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif; font-size: small; line-height: 115%;">“Sevdiğimiz insanın her yalanında bir doğru, Sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yalan ararız.” Dostoyevski</span></i></b><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><o:p></o:p></span></i></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: x-small;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt 70.8pt; text-indent: 35.4pt;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-c6AzZGIgYh4/UQOpZtCkJ-I/AAAAAAAAAIQ/Ba0FNr1NiAg/s1600/MEHMET%257E1.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="123" src="http://2.bp.blogspot.com/-c6AzZGIgYh4/UQOpZtCkJ-I/AAAAAAAAAIQ/Ba0FNr1NiAg/s320/MEHMET%257E1.JPG" width="320" /></a></div>
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><o:p><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></o:p></span></b> </div>
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Mehmet Ali Birand’ın ardından yapılan yayınlarda, yazılan yazılarda iki nokta çokça vurgulandı: </span></span><br />
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Bir</b>: çok iyi gazeteciydi. <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">İki</b>: çok iyi bir insandı. <o:p></o:p></span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bu iki vurgulamada da aslında itiraz edecek bir şey yok. Sonuçta ülkenin en popüler gazetecilerinden biri yaşamını yitirmiş, çoğu öğrencisi ve dostu olan gazeteciler gayet doğaldır ki sevgi ve minnetle anacaklar O’nu. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Fakat medyamızın bu abartma, rüzgar estirme huyu öyle bir noktaya geliyor ki bir yandan bıkkınlık yaratıyor, öte yandan<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>üzerine konuşulan kişiyi de adeta vasatlaştırıyor. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ortaya objektif, daha mesafeli, analitik ve çok yönlü bakışla bir tek yazıçıkmıyor.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Faşizm benzeri bir atmosfer her tarafı kaplıyor, arabeskvari<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>sevgi sözcükleri gerçeğin bir kısmının<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>üstünü örtüyor. Herkesi aynı tonda, aynı içerikte konuşmaya zorluyor. Öyle ki Birand’ın gazeteciliğine övgü dizen öğrencilerinin bir teki bile <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">“Birand kanserden ölmedi, basit bir operasyonda kalbi durdu. Acaba ölümünde ihmal var mıydı?” </b>diye soramadı. (ODA tv ve Yalçın Bayer konuyu sorguladı) <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bir meslek büyüğümüzden, Mehmet Ali Birand’ın gazeteciliğini anlatan şöyle dörtdörtlük<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bir yazı okuyabilseydik kötü mü olurdu? <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Dünyanın bütün ciddi gazetelerinde, televizyonlarında, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>popüler kişilerin ardından daha ölçülü, daha objektif, daha analitik yazılar yazılmaktadır. Tabii ki incitmeden, nefret söylemine yer vermeden ve sevenlerini rencide etmeden. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">O halde Birand ile ilgili yazılan, söylenen tüm olumlu sözlere <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">“eyvallah” </b>diyerek birkaç farklı noktayı vurgulamaya çalışalım. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Bir: </span></b><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Mehmet Ali Birand gazetecilik için bedeli ne olursa olsun sonuna kadar mücadele eden bir gazeteci değildi.<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet, tehlikeli sulara girmişti,.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Malum, Öcalan ile yapılan röportajlar filan… Ama bu röportajlardan dolayı Birand işsiz kalmadı, hapse atılmadı, işkence görmedi. Kürt sorunuyla ilgili yazıp çizdikleri için<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Işık Yurtçu, Fikret Başkaya, İsmail Beşikçi, Haluk Gerger </b>gibi aydınlarımızın başına gelen Birand’ın başına gelmedi. Çünkü Birand risk gördüğü anda geri çekilmesini bilirdi. 28 Şubat döneminde yine bir PKK röportajısonrasında bir paşanın <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">“PKK seni kullanıyor”</b> demesi üzerine <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">“Aman paşam, siz de beni kullanın... Siz de mesajlarınızı benim üzerimden verin, ben onları yayınlayayım... Beni kullanın paşam!..”</b> demiştir. (Reha Muhtarşahittir) <o:p></o:p></span></span></div>
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-Zdz1nSxyyYE/UQOpa7AlI6I/AAAAAAAAAIY/nc8ZLmH3Y8U/s1600/berlin.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="198" src="http://2.bp.blogspot.com/-Zdz1nSxyyYE/UQOpa7AlI6I/AAAAAAAAAIY/nc8ZLmH3Y8U/s200/berlin.jpg" width="200" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">İki: </span></b><span style="line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Dünyaya ve olaylara hep batının, AB’nin ve ABD’nin penceresinden baktı: Diyeceksiniz ki fikirleri ayrı , gazeteciliği ayrı. Evet ama Birand zaman zaman bu çizgiyi net şekilde ihlal etti. 1989 yılında Berlin Duvarı yıkılırken duvara çekiç sallayan Birand’a bir bakın. Orada Birand bir gazeteciden çok sevinçten yerinde duramayan bir misyoner gibiydi. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><o:p> </o:p></span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Üç: </span></b></span><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Türkiye’deki çarpık medya sisteminin dışına çıkmamaya dikkat etti. Türkiye medyası 1990’lardan itibaren sistemli bir şekilde kartelleştirildi. Sendika, örgütlenme, gazetecilik hakları adeta medyanın dışına sürüldü. Bankalar batırıldı, şirketlerin içi boşaltıldı. Hükümetlerle al takke-ver külah ilişkiler kuruldu. Binlerce gazeteci işsiz kaldı. Açlığa mahkum edildi, mesleklerini yapamaz hale getirildi. Tüm bu süreçte Birand merkez medyanın en önemli noktalarındaydı.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Bu olup bitenlere hiçbir itirazı olmadı. Sesini çıkarmadı. Mücadele eden gazetecilerin semtine bile uğramadı.</span><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><o:p><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span></o:p></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Dört: </span></b><span style="line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">AKP’ye teslim oldu: AKP 10 yıllık süreçte despotik bir yönetimi adım adım kurup, tek adam diktatörlüğüne giderken en büyük desteği medyanın liberal kesiminden aldı. <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Birand da bu liberal çevrenin içindeydi. </b>Bunca tecrübesi, bunca gazetecilik şöhreti bunca maddi manevi birikimine rağmen hükümetin, başbakanın emrine boyun eğdi. Randevu alıp gitmek istemesine rağmen sırf başbakan istemedi diye Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>röportaj yapmaya gidemedi. Korktu ve sustu. Mesleki olarak zirvedeydi, paraya ihtiyacı yoktu. Yaşı 70’i aşmıştı. Ne uğruna gazeteciliğini sakatlayacak bu hükümet emrine uymuştu..?<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Beş: </span></b><span style="line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Para ile ilişkileri sorunluydu. Yıllarca Avrupa birliği ile ilgili haberler yaptı. Kimine göre AB’yi ve Ortak pazarı Türkiye’ye anlatan gazeteciydi. AB –Türkiye ilişkilerinde gelinen noktaya baktığımızda Birand gibi sıkı AB savunucuları yıllarca halka doğruları en azından tam olarak söylemediler. “AB”cilik pompalanırken AB’ye karşı tavır alan kesimler adeta aşağılandı. <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ancak Birand açısından iş bunun da ötesine geçiyor. AB’nin parasal açıdan desteklediği <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Kriter </b>adında bir dergi çıkarıyordu. Derginin başında oğlu<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"> Umur Birand </b>vardı. Bu dergi resmen para karşılığı AB propagandası yapıyordu. Dünyanın önemli ülkelerinde iyi gazetecilerin bulaşmaktan çekineceği tarzda akçeli işlerdir bunlar. AB konusunda uzmanlaşmış bir gazeteci para karşılığı AB propagandası yapan bir dergi çıkarırsa bu durum o gazetecinin haberlerine gölge düşürmez mi?<o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Keza, yine parasal anlaşmazlıklar nedeniyle yıllarca en yakınında bulunmuş, “32’nci Gün”ü yönetmiş<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Rıdvan Akar’</b>ı<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bir kalemde silmiş, kapının önüne koymuştur. Hem “Son Darbe 28 Şubat” belgeseli hem de Rıdvan Akar’ın tazminatlarının ödenmemesi nedeniyle Rıdvan Akar Birand hakkında tazminat ve ceza davası açtı. Davalar hala görülmekte. <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Dikkatinizi çekmiştir, Birand’ın ardından tüm öğrencileri ekranlara akın ederken Rıdvan Akar hiç görünmedi. Biz Birand’ı hep sevenlerinden dinledik. Ya sevmeyenleri O’nu nasıl anlatacaklar? <o:p></o:p></span></span></div>
<span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><o:p><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span></o:p></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-DBDALDaDAuQ/UQOpeZIT62I/AAAAAAAAAIg/k0OcfrnOSl0/s1600/yirmisekiz.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"></a><br /></div>
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-DBDALDaDAuQ/UQOpeZIT62I/AAAAAAAAAIg/k0OcfrnOSl0/s1600/yirmisekiz.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="http://1.bp.blogspot.com/-DBDALDaDAuQ/UQOpeZIT62I/AAAAAAAAAIg/k0OcfrnOSl0/s320/yirmisekiz.jpg" width="320" /><br />
<br />
<br />
</a><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Sonuç olarak: </span></b><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Evet Birand iyi gazeteciydi, dünya çapında gazetecilik formasyonuna ve becerisine sahipti. Ama hepimiz gibi O’nun da zaafları, eksiklikleri hataları vardı. Hataları ve zaaflarının bir kısmıO’nun parlak gazeteciliğini gölgelemiştir. Bu yazıda işte bu gölgeli bölgelerde yazıldı. Bu hatalarını vurgulamamız O’na olan sevgiyi ve saygıyıazaltmayacaktır. Üstelik,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>evet komplekssizdi ve bu satırları okuyabilseydi en azından kızmazdı.</span> </span></span></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"></span></span> <span style="font-family: Arial Narrow;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"></span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"></span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"></span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"></span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-family: "Arial Narrow","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt 177pt;">
<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><i style="mso-bidi-font-style: normal;"><span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif; line-height: 115%; mso-bidi-font-size: 10.0pt;">”İnsan her şeyin ölçüsüdür, ne kadar insan varsa o kadar da gerçek vardır”- Protogoras-</span></i></b></div>
<span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif;">
</span></span></span><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="line-height: 115%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"></span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="line-height: 115%; mso-bidi-font-size: 10.0pt;"><span style="color: red;"></span></span></b><br />
<br />
</div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; line-height: 115%; mso-bidi-font-size: 10.0pt;"><span style="color: red;">Bu yazı YURT Gazetesi'nin 26 Ocak 2013 tarihli Kültür Eki'nde yayınlanmıştır</span>. </span></b></span></div>
Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-23546609559959519992013-01-09T03:06:00.002-08:002013-01-09T06:32:06.584-08:00Haneke Bize Kötü Davranıyor<a href="http://2.bp.blogspot.com/-NFdylvxAe7M/UO18IcAUoWI/AAAAAAAAAG8/p6ZuOEyqSXg/s1600/kafka1_ap.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="150" src="http://2.bp.blogspot.com/-NFdylvxAe7M/UO18IcAUoWI/AAAAAAAAAG8/p6ZuOEyqSXg/s200/kafka1_ap.jpg" width="200" /></a><br />
<span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><em><strong>“Bir odadayız Milena. birbirine bakan iki kapının ardındayız ama ayrı ayrı. Biri açacak olsa diğeri hemen ürküp kapıyor kapıyı. Halbuki bu iki kişi ürkeklik olarak bu kadar benzemeseler, biri diğerine hiç aldırış etmese açsa kapıyı çıksa dışarı odayı düzenlese. Ama hayır o da en az diğeri kadar ürküyor ve saklanıyor kapısının ardına ve o güzelim oda bomboş kalıyor ortada.”</strong></em></span><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> -Franz Kafka, Milena'ya Mektuplar-</span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Aşk,( Amour) için Haneke’nin en şefkatli filmi deniyor. Ancak önce şefkat gösterip şöyle yanağı hafiften okşayıp tokatı patlatınca etkisi daha sert oluyor. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yani, Haneke yine bize kötü davranıyor</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">İsminden de anlaşılacağı üzere Aşk’ı anlatıyor Haneke. Aşk ile birlikte bir çok şeyi…Hayatı, ölümü, ahlakı v.s.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Bildiğimiz, alıştığımız aşk araçlarını kullanmadan aşkı anlatmak da ancak Haneke’nin üstesinden gelebileceği bir zorluk. Genç güzel kadın, yakışıklı erkek, romantik bir hikaye, göz yaşı, v.s yok. Cinsellik yok, bir kent, bir manzara, müzik bile yok. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sahipleriyle birlikte yaşlanmış bir Paris evinde emekli müzik öğretmeni karı koca, onların orta yaşın üzerindeki kızı, piyanist öğrenci, güvercin, piyano, pencere, yemek masası ve lavabo… Başrolü paylaşıyorlar. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Giderek yaşlanan, üretimden kopan, ulaştığı refahı ve güvenli hayatı sürdürmesi zorlaşan Avrupa orta sınıfının dramatik düşüşünü ağır çekim bir itinayla sunuyor bize Haneke… </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Filmin bir iki sahne dışında tamamen “ev”de geçmesi de Haneke’nin “mülkiyetin güvenliği”ne sığınan Avrupa burjuva kültürüne attığı bir şamar. Üstelik, içinde her türlü yabancılaşmayı barındıran ev alma, borsa, para v.s konuşmalarının yapıldığı mekan da bu ev. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Haneke, mekan,içerik ilişkisinden yola çıkarak yabancılaşma, yozlaşma kültürünü gözümüze sokmadan ancak etkili biçimde anlatıyor. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Felçli yaşlı kadının kızının, annesinin durumuyla ilgili “Bu çağda bu durumda elimizden bir şey gelmemesini anlamıyorum” cümlesi “Modernist Avrupa” nın insani yönüne bir inme gibi iniyor adeta. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-LpjgINGAGKw/UO18HCm7HeI/AAAAAAAAAG4/J8E2fYRq3Ds/s1600/ask1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="281" src="http://1.bp.blogspot.com/-LpjgINGAGKw/UO18HCm7HeI/AAAAAAAAAG4/J8E2fYRq3Ds/s400/ask1.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">İşte bu minval üzre giden filmde Haneke yaşam, ölüm aşk ile ilgili çarpıcı sorular sorup yanıtını vermeden çekip gidiyor. Bizi ağır bir yükün altına sokuyor. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: large;"><em><strong></strong></em></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><em><span style="font-size: x-small;"><strong>“Benim filmlerim sorular soruyor ben eğer aynı zamanda cevaplar da verirsem bu filmim için zarar verici olur</strong>” (Haneke) </span></em></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Yaşlılığı ve ölümü baz olarak kullanıp aşkı test ediyor. Bizi daha film devam ederken bile iç konuşmalara sevk ediyor: “Ölüm aslında hayatımızın tam ortasında. Yaşarken bile en büyük gerçek, ölüm. Aşkın, bu katı gerçeğin karşısında bir anlamı var mı..? Dayanma gücü var mı? Öyle ki aşkın en zarif ve ince noktasında bile gelip oturur içimize.. Ölümün kıyısında ise usulca okşanan eller, dudağın kenarından akan suyu bile büyük bir özenle silmeler derken aşk mı filizleniyor ne? </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Acı da olsa ifade etmek, anlaşılmak zor da olsa işte yaşamaya duyulan özlem bitmiyor. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Anne:</strong> "Hayat çok güzel..."</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Georges:</strong> "Ne?"</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Anne: </strong>"Çok güzel..."</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Georges:</strong> "Anlamadım."</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><strong>Anne: </strong>"Hayat, upuzun..."</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-smw-5-Z-m_8/UO18JGyA5AI/AAAAAAAAAHI/w3u1fAzOlvQ/s1600/dost.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="116" src="http://3.bp.blogspot.com/-smw-5-Z-m_8/UO18JGyA5AI/AAAAAAAAAHI/w3u1fAzOlvQ/s200/dost.jpg" width="200" /></a><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-size: x-small;"><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">“<em><strong>İnsanın yöneldiği tek hedef, hedefini elde etmek için harcadığı sürekli çabadır, başka bir deyişle yaşamın kendisidir. Oysa hedef iki kere iki dörtten, bir formülden başka bir şey olamaz; iki kere iki dört ise yaşam değildir, beyler ancak ölümün başlangıcıdır…” </strong>D</em></span><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">ostoyevski / Yeraltından Notlar</span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Derken daha da ileri sorular sormaya başlıyor Haneke..</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Gerçek nedir, hakikat nedir soruları alttan alta kımıldayıp duruyor içimizde. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Anne, hastayken birden sağdır, ölüyken birden canlıdır, bir yandan da araya rüyalar girer…Bir gerçeğe kendimizi tam kaptırmışken Haneke yine “şefkat tokadı”nı atıyor.Kafamızı şişiriyor, allak bullak ediyor. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Filmin sonunu baştan vererek merak duygusunu giderip bir bakıma seyirciyi rahatlatıyor. Hikayenin sonunu bildiğimiz için bu sefer bu yavaş akan hikayenin bilmediğimiz bir yerlerinden dikenler batıyor koltuklarımıza. Tedirginiz, huzursuzuz.</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Hayat, ölüm, aşk, yaşlılık, bağlılık üzerine katı gerçekleri metafizik sorgulamalarla yumuşatmaya koyuluyoruz bir süre sonra …Ama işte tam o noktada korktuğumuz başımıza geliyor. Bir ömür boyu baş koyduğumuz yastık bir suç aleti oluveriyor…</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Suç ne, suçlu kim..? </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Merhamet ile sertlik sarkacında sallanıp dururken nefessiz kalıyoruz. Ara ara güverciniyle, manzara resimleriyle, açılıp kapanan pencereyle, itinayla kesilip hazırlanan çiçeklerle imdada yetişiyor Haneke, ki yapacağı bir yeni kötülük için mecalimiz kalsın. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Sonunda kapanıp kapanıp sığındığımız evimiz mezarımız oluyor. Adi bir cinayetin olay yerine dönüşüyor, olay yeri inceleme ekipleri itinayla bantlanıp kapanan kapıları kırarak açıyor. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Araya giren karanlık atmosferden sonra duru, sakin bir müze aydınlığı gibi sahneye açılıyor ev…İçinde kurulup oturuyor ev sahibi olmak için çabalayıp duran felçli annenin modernist kızı…</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Filmin burasında Haneke bir selam çakıyor Albert Camus’ya…Sisifos söylenindeki gibi bir duygu gelip oturuyor boğazımıza…Dağın tepesine çıkardığımız kaya, yuvarlandı aşağıya. Şimdi tekrar çıkaracağız (bu kez kızı, aynı evde) tekrar yuvarlanacak…</span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-RVBCqTB0xTw/UO18KDyQUfI/AAAAAAAAAHM/dqDQW-3xpJM/s1600/camus_350x312.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="178" src="http://1.bp.blogspot.com/-RVBCqTB0xTw/UO18KDyQUfI/AAAAAAAAAHM/dqDQW-3xpJM/s200/camus_350x312.jpg" width="200" /></a></div>
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><span style="font-size: x-small;"><em><strong>Evet, insan kendinde başlayıp kendinde biter, ötesi yoktur. Bir şey olmak istiyorsa bu yaşam içinde olur. Şimdi bunu fazlasıyla biliyorum. Fatihler bazı bazı yenmekten aşmaktan söz ederler. Ama hep “kendi kendisini aşmak” tır demek istedikleri (...) Tepelere doğru tek başına didinmek bile bir insan yüreğini doldurmaya yeter</strong></em>.(Camus- Sisyphos Söyleni) </span></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"> </span><br />
<br />
<br />
<br />
<br />Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-64659538394770535082012-01-17T07:20:00.000-08:002012-01-17T07:32:27.060-08:00Hrant'ın Arkadaşları Utansın...!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-kIF9Z4pLr78/TxWTb7PoRXI/AAAAAAAAADs/qpVevUolddI/s1600/hrant-dink_48918.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="212" src="http://3.bp.blogspot.com/-kIF9Z4pLr78/TxWTb7PoRXI/AAAAAAAAADs/qpVevUolddI/s320/hrant-dink_48918.jpg" width="320" /></a></div><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Mahkeme kararı verdi: "Hrant Dink davasında terör örgütü yok. "</span><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"></span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://4.bp.blogspot.com/-1BO8a5Tf6r0/TxWTuDd6_0I/AAAAAAAAAD0/LuKgOSiWn4c/s1600/ucu.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="238" src="http://4.bp.blogspot.com/-1BO8a5Tf6r0/TxWTuDd6_0I/AAAAAAAAAD0/LuKgOSiWn4c/s320/ucu.jpg" width="320" /></a></div><br />
<strong>Yasin Hayal</strong> müebbet hapis cezası aldı. <br />
<br />
<strong>Erhan Tuncel</strong>, Dink davasında beraat etti. Mc Donald's davasında ise 10 yıl ceza aldı. Yattığı süre göz önünde tutularak yakında serbest kalır. <br />
<br />
Tetikçi <strong>Ogün Samast</strong> ise daha<strong> "bebe"</strong>olduğu için çocuk mahkemesinde yargılanıyor. <br />
<br />
<br />
Yasin Hayal, polis muhbiri Erhan Tuncel, Ogün Samast bir araya geliyorlar. Silah ve para buluyorlar. Hazırlık yapıyorlar. Bu hazırlıklar da emniyet istihbaratına, İstanbul emniyetine bildiriliyor. Ama kimse kılını kıpırdatmıyor. Sonuçta Hrant vuruluyor ve 5 yıl süren davada çıka çıka adi bir cinayet kararı çıkıyor. <br />
<br />
Ama <strong>Ahmet Şık, Soner Yalçın ve Nedim Şener</strong> hiç bir araya gelmiyorlar. Her biri ayrı ayrı konularda kitap yazıyorlar. Sırf bilgisayarlarında (ki bilirkişiler virüs olduğunu açıkladı) "Ahmet, Nedimi çalıştırsın" diye bir word dosyası bulundu diye terör örgütü üyeliğinden tutuklu yargılanıyorlar. <br />
<br />
<br />
<br />
Yani; Yasin, Erhan, Ogün terörist değil... Ama Ahmet, Nedim ve Soner terörist..<br />
<br />
<strong>Hrant'ı vuranlar terörist değil ama Hrant'ı kimler vurdu diye kitap yazan Nedim Şener terörist...</strong><br />
<strong><br />
</strong>Hrant Dink'in vurulacağı istihbaratını alan ve Erhan Tuncel'i ajan olarak kullanan Emniyet İstihbarat Başkanı ve Eski Trabzon Emniyet Müdürü <strong>Ramazan Akyürek </strong>tek bir gün bu mahkemeye gelip de ifade vermedi. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://3.bp.blogspot.com/-N4OAIEGjVdA/TxWUHvVHaII/AAAAAAAAAD8/JBxSdPe7zjw/s1600/ramazan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="http://3.bp.blogspot.com/-N4OAIEGjVdA/TxWUHvVHaII/AAAAAAAAAD8/JBxSdPe7zjw/s320/ramazan.jpg" width="320" /></a></div><br />
<br />
Hrant vurulacak diye istihbarat alıp da yine kılını kıpırdatmayan dönemin İstanbul Emniyet Müdürü <strong>Celalettin Cerrah </strong>ile Valisi <strong>Muammer Güler</strong> ifade vermedi. <br />
<br />
Hrat'ın katilleri ile telefon irtibatı tespit edilen kişiler kim diye (TİB kayıtlarına göre) kim diye araştırılmadan. <br />
<br />
Dönemin Adalet Bakanı <strong>Mehmet Ali Şahin</strong>'in izin vermemesi nedeniyle Yasin Hayal'in yurtdışı telefon görüşmeleri araştırılmadan...<br />
<br />
Hrant'ı İstanbul Valiliğinde tehdit eden MİT'çi mahkemeye çıkarılmadan...<br />
<br />
Dava sonuçlandırıldı. <br />
5 yıldır kendilerine Hrant'ın arkadaşları diyenlerin desteklediği hükümetin her şeye hakim olduğu...<br />
<br />
5 yıldır kendilerine Hrant'ın arkadaşları diyenlerin desteklediği cemaatin herkesin telefonlarını dinlediği....<br />
5 yıldır kendilerine Hrant'ın arkadaşları diyenlerin desteklediği referandumdan sonra oluşturulmuş HSYK'nın tüm yargıya yön verdiği bir dönemde çıktı bu karar. </span><br />
<br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;">Ortada tek bir kanıt ve bilgi kırıntısı bile yokken Hrant'ı Ergenekon öldürdü diye hedef şaşırtıp gerçek katillerin ekmeğine yağ süren Hrant'ın arkadaşları (!) <strong>Etyen Mahçupyan, Ali Bayramoğlu,Mehmet Altan, Ahmet Altan, Oral Çalışlar,Eyüp Can, Nagihan Alçı, Rasim Ozan</strong> v.d tipler hala <strong>"eyyy hükümet"</strong> diyemiyorlar. </span><br />
<span style="font-family: Arial, Helvetica, sans-serif;"><br />
Cumhurbaşkanı, başbakan, Genelkurmaybaşkanı, MİT Başkanı, Emniyet...Hepsi tek bir partiye ve hükümete bağlı olduğu halde "kim, ne olduğu belli olmayan" bir derin devlet söylemidir gidiyor... <br />
<br />
Genelkurmaybaşkanını bile tutuklatabilen bu hükümet neden bir emniyet istihbarat sorumlusunu mahkeme karşısına çıkaramıyor diye soramıyorlar ...<br />
<br />
Hrant'a en büyük darbeyi "arkadaşları"(!) vurmuştur. <br />
<br />
Utansınlar... </span>Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-88465145216269305432011-11-02T09:09:00.000-07:002011-11-02T09:09:07.920-07:00Despotizm, içinde bulunulan anın rejimidir...<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Montesquieu,</span></b><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;"> despotizm üzerine şunları söyler: Despotizmde insanlar her şey oldukları için değil, hiç bir şey olmadıkları için eşittirler. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Despotizmin yasalarının olmadığını (ilkelerinin) belirtir. Ve..Günümüz Türkiye'sini mükemmel bir şekilde özetleyen şu cümleyi kurar: Despotizm, içinde bulunulan anın rejimidir...<o:p></o:p></span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-WtR6fqDBvw0/TrFqVl2rh0I/AAAAAAAAACc/gCSq1MRlO1c/s1600/montesquieu_74823.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://2.bp.blogspot.com/-WtR6fqDBvw0/TrFqVl2rh0I/AAAAAAAAACc/gCSq1MRlO1c/s200/montesquieu_74823.jpg" width="156" /></a></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">***<o:p></o:p></b></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Peki şimdi hangi anın içinde bulunuyoruz..? <o:p></o:p></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Cumhurbaşkanı <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Gül</b>'ün "intikamı alınacak" dediği, Başbakan Erdoğan'ın BDP'yi adeta terörist <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ilan ettiği bir andayız. <o:p></o:p></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">An itibariyle <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">Fethullah <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Gülen</b>'in Kürt sorununa yaklaşımı şöyle: <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>"Nush ile uslanmayanın hakkı kötektir ! O hakkı kötektir olan, Allah'ım onların da altlarını üstüne getir. Birliklerini boz, evlerine ateş sal. Feryadı figan sal, köklerini kes, kurut ve işlerini bitir !." <o:p></o:p></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">En, demokrat gazetemiz Taraf'ta yazan, F Tipi polis-yazar<b style="mso-bidi-font-weight: normal;"> Emre Uslu </b>insansız hava araçlarına aşık olmuş bir vaziyette bakın ne diyor: "Zira devletin elindeki teknolojik imkânlarla artık dağ taş bombalanmıyor. İHA'lar lazerle noktalıyor uçaklar ve helikopterler bombalıyor. Son operasyonlarda feci son ile karşılaşan PKK militanlarının sayısı bile bilinmiyor."<o:p></o:p></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Evet, <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">"Despotizm, içinde bulunulan anın rejimidir..."</b> İşte devleti yönetenleriyle, tarikatlarıyla, yandaş medyasıyla şimdi bize Ragıp Zarakolu ve Prof. Büşra Ersanlı'nın silahlı terör örgütü kurduğu, yönettiği, üye olduğuna inanmamızı istiyorlar. <o:p></o:p></span></div><a href="http://1.bp.blogspot.com/-_aH7QRPhMPY/TrFqe5NRVQI/AAAAAAAAACk/3Jdd8NsVSe0/s1600/tayyip+2.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="133" src="http://1.bp.blogspot.com/-_aH7QRPhMPY/TrFqe5NRVQI/AAAAAAAAACk/3Jdd8NsVSe0/s200/tayyip+2.jpg" width="200" /></a><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">İste bu despotiklerimiz iki yıl önce <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">"güzel şeyle olacak"</b> diye Kürt Açılımını başlatırken,artık terör örgütü demeyelim,vesayetçi dilden kurtulalım, analar ağlamasın, şimdiye kadar silahla çözülmedi şimdi açılım ile sorunu çözeceğiz diyorlardı..<o:p></o:p></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Karşı <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>çıkanları ise faşist ilan ediyorlardı. <o:p></o:p></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">İşte bu despotiklerimiz seçim anında Kandil'deki PKK yöneticileriyle aynı masada pazarlık yaparken aynı anda seçim meydanlarında asma -kesme muhabbeti yapıyorlardı. <o:p></o:p></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">İşte bu despotiklerimiz, sivilleşme, demokratikleşme, diye diye şimdi daha iyi öldüren, özel seçilmiş özel tim ve ordunun ne kadar güzel bir yöntem olduğunu<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>anlatıyorlar. <o:p></o:p></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Onların keyfi, açılım istediğinde<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>anında açılımcı, savaş isteğinde anında savaşçı, sivilleşme isteğinde anında sivil, militarizm istediğinde anında militarist olunacak. <o:p></o:p></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Anayasa, yasa, kanun, ilke, hukuk...Onlar isteğinde var, istemediğinde yok...<o:p></o:p></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-XIaxSe45d4U/TrFqnjYpzPI/AAAAAAAAACs/CUBaBKc1Mbk/s1600/tayyip.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="http://1.bp.blogspot.com/-XIaxSe45d4U/TrFqnjYpzPI/AAAAAAAAACs/CUBaBKc1Mbk/s200/tayyip.jpg" width="142" /></a><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Aynı yasalarla PKK'lılar Habur'dan elini kolunu sallayıp çıkmıştı ve yine aynı yasalarla o PKK'lıların tümü ceza aldı...<o:p></o:p></span></div><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">An değişince onlar da artık bir alışkanlıkla hızla değişiyorlar. Onlar kadar hızla değişmeyenleri de faşist ilan edip tutukluyorlar . <o:p></o:p></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial","sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 115%;">Değişmeyen tek şey ise despotizm oluyor...Çünkü <span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">"Despotizm, içinde bulunulan anın rejimidir..." </b><o:p></o:p></span></div>Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-18663129342818808672011-10-22T08:07:00.000-07:002011-10-24T07:09:24.579-07:00Anton Çehov Anadolu'da<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://1.bp.blogspot.com/-5pWDdBiSSDc/TqVxh0O-0BI/AAAAAAAAACU/pi8oufZQztY/s1600/ercan-kesal.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="177" src="http://1.bp.blogspot.com/-5pWDdBiSSDc/TqVxh0O-0BI/AAAAAAAAACU/pi8oufZQztY/s320/ercan-kesal.jpg" width="320" /></a></div><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-weight: bold;">Anton Pavloviç Çehov, ünlü tiyatro eseri Martı'nın oyuncularına şöyle seslenir: </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">"Her şey basit olmalıdır... Tümüyle basit... Teatral olmamaktır esas olan..."</span></b><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"></span><br />
<br />
<br />
<table border="0" cellpadding="0" cellspacing="5" class="MsoNormalTable" style="mso-cellspacing: 3.7pt; mso-padding-alt: 0cm 0cm 0cm 0cm; mso-yfti-tbllook: 1184; width: 100%;"><tbody>
<tr style="mso-yfti-firstrow: yes; mso-yfti-irow: 0;"><td style="background-color: transparent; border: rgb(0, 0, 0); padding: 0cm; width: 98.4%;" valign="top" width="98%"><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 1;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-weight: bold;">Çehov, hep kısa, sade basit ama derin yazdı..Taşrayı, kasabayı, doğa koşullarını, bozkırı ve bu koşullar içindeki küçük insanının bıkkın, durgun kaderlerine razı olmuş hikayelerini...</span></div><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 1;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt; mso-margin-bottom-alt: auto; mso-margin-top-alt: auto; mso-outline-level: 1;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Bir Taşralının Öyküsü, Bozkır, Korkulu Gece, </span><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-weight: bold; mso-fareast-font-family: "Times New Roman"; mso-fareast-language: TR; mso-font-kerning: 18.0pt;">Doktor Çehov'dan Öyküler (benim okuyabildiklerim maalesef bu kadar) 'de insanın yaralı ruhunu bulursunuz. Çocuklara olan özel duyarlılık da hikayelerine ince ince sinmiştir. </span></div></td></tr>
<tr style="mso-yfti-irow: 1; mso-yfti-lastrow: yes;"><td style="background-color: transparent; border: rgb(0, 0, 0); padding: 0cm;"></td></tr>
</tbody></table><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-font-weight: bold;">Çehov aynı zamanda bir tıp doktorudur. Hastalarıyla kurduğu ilişki, cerrahlık, ölüm ve hastalarının hikayeleri Çehov'un oyunlarını ve hikayelerini<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>besler. </span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><b><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>***</span></b></div><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">"Bir Zamanlar Anadolu'da"(BZA) filmini seyrederken ilk anda içime yerleşen <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>duygu tanıdık geldi..Ama tam çıkaramadım. Filmin sonunda alıntıların Çehov'dan yapıldığını okuyunca kafamda üç ismin görüntüsü yan yana beliriverdi. Çehov, Dr. Ercan Kesal ve Nuri Bilge Ceylan. </span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">BZA'nın senaryosunu Nuri Bilge ve Ebru Ceylan ile birlikte yazan Dr. Ercan Kesal, hekimliğinin ilk yıllarında Kırıkkale'nin Keskin ilçesinde yaşadığı olaylardan yola çıkıyor. </span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Kesal'ın kişisel hikayesi de Çehov'a benziyor...Sinemayla, edebiyatla,sanatla iç içe olan bir tıp doktoru Kesal. <span class="st">Çehov bunu şöyle anlatır..."Tıp, nikâhlı karım benim, edebiyat ise metresim. Birine kızarsam, geceyi öbürüyle geçiriyorum"</span></span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Kesal ve Ceylan'ın aynı zamanda iyi birer Çehov okuyucuları olduklarını da düşünecek olursak karşımıza adeta Çehov, Kesal, Ceylan ortak yapımı bir " Tük-Rus Ortak Bozkır Yapımı Anton Çehov Anadolu'da" çıkıyor...</span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">***</b></span></div><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">BZA'nın hikayesi basit...Aslında bir hikayesi bile yok dinecek kadar basit...Ama bu basitlik içinde her biri bizi başka yollara sürükleyen karakterlerin hikayeleri derinleşerek akıyor. Filmden çıkınca Volkan Konak'ın <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">"herkesin bir derdi var, durur içerisinde" </b>türküsünü içimden mırıldandım bir süre...(duydum: filmde aynı türküyü anımsayan başka kişiler de varmış) <span style="mso-spacerun: yes;"> </span></span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Nuri Bilge Ceylan görsel olarak bozkırdan olağanüstü zengin görüntüler çıkarırken, film de zaten bozkır tadında akıyor. Başta dümdüz boş, ıssız olan bozkıra ince,dikkatli, duyarlı ve değişik açılardan bakan gözlerle bakınca neler görünür neler...Rüzgarın önünde sürüklenen eşyalar, dolunayın ekinlere düşerken yarattığı senfoni, sağlam bir elmanın yuvarlana yuvalana çürük elmaların yanına kadar <span style="mso-spacerun: yes;"> </span><span style="mso-spacerun: yes;"> </span>sürüklenmesi ve..Issız bozkırın kulağımıza gelebilecek tüm sesleri..</span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">İşte toprak, işte rüzgar, işte dere: Anadolu...İşte bu Anadolu'da savcı,polis, asker, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>doktor ve muhtardan oluşan "Devlet"...Bozuk, yabancılaşmış, işlemeyen, kendi içinde didinip duran devlet...Duyarsız, başındaki işi savmaktan ibaret olan görev anlayışıyla dökülen devlet... </span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">***</b></span></div><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Ceylan, Kesal ikilisi, Neşet Ertaş'ın <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Anadolu'nun Ağıdı gibi yükselen <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>"Allı Turnam" eşliğinde gecenin ortasında karanlık bir bozkırda daha neler anlatıyorlar neler: </span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Ölüm, intihar, yaşam, kadın, erkek, çocuk üzerine derin, felsefik <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>tadlar bırakan göndermeler ve <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>tartışmalarla Ceylan, filminin tüm sahnelerini telkari işçisi gibi işliyor..Bakmamız, görmemiz, ve duymamız için güçlü bir davet sunuyor bize...</span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Köye güzel bir mezarlık, hastaneye güzel bir morg yapılsa...Ama işte şu bozuk düzen çalışsa da bize daha güzel bir ölüm nasibolsa...</span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Taşra insanının ölüme, ölü eşyasına, mezarlığa ve morga gösterdiği önem ile ölümün günlük hayatın basit bir fon müziği olarak kalması arasındaki çelişkisi...Haksız da sayılmaz hani. Çünkü ancak ölümle hatırlanan <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bir yerdir Anadolu...</span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">İşte ölü otopsi masasında kesilip biçiliyor...Tüm organları sökülüyor ama yanı başımızda bir okul bahçesinde çocuklar top oynuyor. Ölen adamın eşi , torbasında ölü eşinin giysileriyle yürüyüp gidiyor. Kadının peşindeki çocuk ise geri dönüp yola düşen topa şöyle bir vuruyor ve tekrar devam ediyor. </span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">O sırada doktor,sırf bu çocuk için katilin daha az ceza almasını sağlayacak şekilde rapor düzenliyordu...Katili otopsi yapan doktor, katilin çocuğunu emanet ettiği <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>polis, çocuğundan aldığı taş darbesiyle gece boyunca ağlayan katil ve çocuğunun bilinen babasını öldürdüğü için biyolojik babasını taşlatan anne<span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">"çocuk"</b> un durduğu yerde buluşuyorlardı aslında...Aynen tüm kahramanlarımızın muhtarın güzel kızına bakarken o muhteşem güzellikte buluşması gibi...Güzellik ağlatır katili söyletir...</span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";"><span style="mso-spacerun: yes;"> </span><b style="mso-bidi-font-weight: normal;">***</b></span></div><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Evet, Ceylan ve Kesal <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Çehov'un ruhunu orta Anadolu bozkırında dolaştırıyorlardı...Ama karalık gecenin<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>ara ara aydınlanan sahnelerinde sık sık Dostoyevski hatta Kafka da görünüp görünüp kayboluyorlardı. </span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="line-height: 150%; margin: 0cm 0cm 10pt;"><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-CPXSvBb-Y-k/TqVxIIAgooI/AAAAAAAAACM/y9PLXAQsC9Y/s1600/Anton-Chekhov.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="187" src="http://2.bp.blogspot.com/-CPXSvBb-Y-k/TqVxIIAgooI/AAAAAAAAACM/y9PLXAQsC9Y/s320/Anton-Chekhov.jpg" width="320" /></a></div><span style="font-family: "Arial Narrow", "sans-serif"; font-size: 12pt; line-height: 150%; mso-bidi-font-family: "Times New Roman";">Tolstoy'un Çehov için söylediklerini biz de Ceylan ve Kesal için söyleyerek tamamlayalım bu heyecan veren film için ne kadar yazsak eksik kalacak cümlelerimizi: <b style="mso-bidi-font-weight: normal;">"Bakarsanız adam hiçbir seçim yapmadan, eline hangi boya geçerse onu gelişi güzel sürüyor. Bu boyalar arasında hiçbir münasebet yokmuş gibi görünür. Ama bir de geri çekilip baktınız mı şaşırırsınız. Karşınızda parlak büyüleyici bir tablo vardır.”</b></span></div>Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1779980734921193488.post-36866385439504550902011-02-21T07:52:00.000-08:002011-02-21T09:20:22.110-08:00Tankın üstüne çıkmış, namluyu halka çevirmiş, barış yazıları yazıyor gibi…<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://2.bp.blogspot.com/-RKIz2EV3jBY/TWKezdf3V7I/AAAAAAAAACI/5MekcSV5FrQ/s1600/yildirim.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" j6="true" src="http://2.bp.blogspot.com/-RKIz2EV3jBY/TWKezdf3V7I/AAAAAAAAACI/5MekcSV5FrQ/s1600/yildirim.jpg" /></a></div>Yıldırım Türker, “Radikal 2 Aydınları”nın prototipidir. <br />
<br />
<br />
Kabul etmek gerekir ki güçlü bir kalemi var. ..Ezilenleri,vurulanları, köşede kalanları yazıyormuş gibi yapar.. “Muş gibi” yapar diyorum çünkü durduğu yer, yazdıklarını yalanlıyor. <br />
<br />
<br />
Tankın üstüne çıkmış, namluyu halka çevirmiş, barış yazıları yazıyor gibi…<br />
<br />
<br />
Radikal Gazetesi, Egebank’ın sponsor olduğu projelerden para kazanacak. Sonra reklamını yaptıkları Murat Demirel bankadan milyarlarca doları hortumladığında dili tutulacak. <br />
<br />
<br />
Amerika, dünyanın gözünün içine baka baka yalan söyleyecek, bu yalanlarla Irak’ı işgal edecek. 1 milyon sivili öldürecek. Bu soykırıma açık açık destek veren gazetesinin yazarlarına karşı sus- pus olacak. (Mesela Cengiz Çandar) <br />
<br />
<br />
Elinde bulundurduğu devasa medya gücünü nasıl elde ettiği ve bu gücü nasıl kullandığını bildiğimiz patronu Aydın Doğan’a dair tek kelime tabii ki yazamayacak ama kendi çabalarıyla bir internet sitesi kuran , orada yazıp çizen Soner Yalçın’a “faşist işadamı” diyecek. <br />
<br />
<br />
Dedik ya güçlü bir kalemi var…Bu kaleminin gücüyle sosyalist, muhalif gazetecilerin tutuklu olmasını, Güneydoğu’da küçücük kızların vurularak öldürülmesini getirip Soner Yalçın’ın özgürlüğünün önüne atmış…Görüşü ne olursa olsun, bir gazeteciyi düzmece belgelerle içeri tıkamazsınız diyen bizleri küçücük çocukların cesetleriyle susturmaya kalkmış. <br />
<br />
<br />
Bugün siyasi, ekonomik, askeri güç tümüyle AKP hükümetinin elindeyken, bu devasa güce karşı cesur yayınlar yapan Soner Yalçın’ı muhalif olarak kabul etmiyorsun öyle mi, Yıldırım Türker… ?<br />
Senin içinde bulunduğun bu basın sistemi , bu kartel medyası sosyalist gazetecilerin tutuklanmasını, ceza almasını yazdı da Soner Yalçın mı engelledi…?<br />
<br />
<br />
Radikal Gazetesi, Güneydoğu’da kurşunlara dizilen çocukları her gün manşetlerden duyurdu da Soner Yalçın mı engel oldu..? <br />
<br />
<br />
Kemal Kılıçdaroğlu’nun soyunu araştıran, haber yapan, bir suçlama aracı olarak, bir seçim stratejisi olarak kullanan yandaş medyanın yöneticilerinden Akif Beki işte seninle aynı gazetede yazıyor…Çak bir yumruk yan köşeye de görelim…?<br />
<br />
<br />
Evet, bu medya ikiyüzlü, evet bu medya çifte standart uyguluyor, evet bu medya tam da senin yazdığın gibi…Peki, bu medya neredeyse yüzde 99 bugünkü iktidara teslim olmuşken, ikiyüzlülüğünü Soner Yalçın’ın tutukluluğu üzerinden eleştirmek hangi vicdana sığıyor..?<br />
<br />
<br />
Yazında bahsettiğin SDP Genel başkanı niçin içerde? Zaman, Yenişafak,Star Gazeteleri, O’nu Hanefi Avcı ile ilişkilendirip Devrimci Karargah Örgütü üyesi diye sunarken, ODA TV bu operasyonu deşifre ediyordu, ne çabuk unuttun…?<br />
<br />
<br />
Mutki’de toplu mezarlardan ceset çıkarılmasını getirip Soner Yalçın’ın özgürlüğüne pranga yapıyorsun, değil mi? Peki o cesetlerin toplu halde gömüldüğü dönemin Bitlis Alay Komutanı olan General Kormaz Tağma neden yandaş medyanın manşetlerine çıkmıyor. Sakın Zaman Gazetesi’nde yazdığı için olmasın..? <br />
<br />
<br />
Ne demiştik.? “Radikal 2 Aydınları”....: Irak’ı , Afganistan’ı işgal eden ve milyonlarca sivili öldüren bu emperyalist sisteme temelde itirazları yok. Sosyalist, muhalif en küçük itirazı bile sert bir karşılıkla susturan Türkiye’nin bu kapitalist- sağcı, neo-liberal düzenine temelde itirazları yok…<br />
<br />
<br />
Bu düzenin en büyük destekçileri olan Aydın Doğan’a, Koç’a Şahenk’e, Çalık’a itirazları yok…Onlardan aldıkları maaşları afiyetle yerler. <br />
<br />
<br />
Ya..?<br />
<br />
İşte bu düzenin mağdurlarına patronlarının izin verdiği ölçüde ve haftada bir çıkan bir ek yayında birazcık değinerek vicdan rahatlatma oyunu oynuyorlar.<br />
<br />
Ellerinde silah, parmakları tetikte, öldürmenin kötülüğü üzerine şiir okuyorlar…Erdal Emrehttp://www.blogger.com/profile/08947913279683360040noreply@blogger.com0