28 Eylül 2010 Salı

Olay1, Olay 2


Olay1: Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, 2009 yılında tarikatların faaliyetleriyle ilgili soruşturma başlatıyor. Savcının emrindeki polis, soruşturmaya yardımcı olmak yerine her türlü engellemeyi yapıyor. Sonunda savcı Cihaner her türlü engellemeyi aşarak bir operasyon yapıyor  ve bazı kişileri gözaltına alıyor. Dönemin adalet bakanı Cemil Çiçek ise direk olarak savcıyı arıyor ve gözaltına aldıklarını serbest bırak diyor. Savcı bırakmıyor. Sonra devreye Erzurum Özel savcısı giriyor. “O soruşturmayı bana ver, çünkü bu tarikatlar silahlı örgüt kapsamında” diyor. Cihaner,  “hayır silahlı örgüt değil, böyle bir bulgu yok” diyor. Erzurum savcısı ısrar ediyor ama Cihaner yetkisini çiğnetmiyor. Derken, Erzincan’da bir ihbar üzerine bir yerlerde gömülü silahlar bulunuyor ve Erzurum savcısı tarikat dosyasını ele alıyor. Bu örgüt silahlı diyen savcı dosyayı aldı diye korkması gereken sanıklar ise adeta bayram yapıyorlar.  Erzurum savcısı tüm tutukluları serbest bırakıyor. Soruşturmayı bir yana atıp savcının peşine düşüyor. Tüm yasaları ihlal ederek kendisinden daha kıdemli savcıyı yasadışı olarak gözaltına alıyor. Dosyayı alelacele İstanbul’a gönderiyor. Erzincan savcısı gözaltındayken sabaha karşı saat 04:00’te bu sefer de bu dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin açıklama yapıyor ve yarım saat sonra savcı tutuklanıyor.

Olay 2:Türkiye’de terörle mücadelenin ünlü polislerinden,  Eski İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı, Susurluk Dönemi’nde askerleri suçladığı için tutuklanmış, AKP döneminde Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi (KOM) Müdürlüğüne getirilmiş, sonra da Edirne ve Eskişehir Emniyet müdürlüğüne atanmış Hanefi Avcı bir kitap yazıyor. Kitapta Fethullah Gülen cemaatinin devlet içindeki (özellikle polis ve yargı) örgütlenmesini deşifre ediyor. Olay, olay, isim isim belgeleriyle anlatıyor.Devletin kendi imzasıyla yer , olay ve isim vererek açıkça ihbarda bulunuyor ama hiçbir şey olmuyor. Kimse gözaltına alınmıyor, tutuklanmıyor, soruşturulmuyor. Cemaat bir süre suskun kalıyor. Sonra elindeki kartları açıyor. Avcı’yı nasıl olduysa oldu Devrimci Karargah Örgütü soruşturmasına bulaştırıyor.

Tarikatları , cemaatleri soruşturan savcı tutuklanıyor. Cemaati deşifre eden Emniyet Müdürü gözaltına alınıyor.

Sol örgüt mensuplarına işkence yapan Hanefi Avcı’nın sol bir örgüt üyesi olduğuna inanmamızı istiyorlar. Jitem’e karşı ilk davayı açan İlhan Cihaner’in Ergenekon ve benzeri örgütlenmelerin içinde olduğuna inanın diyorlar. Ve de, referandumdan evet çıktı, yargı vesayeti sona erdi. İleri demokrasi dönemi başladı, inanın diyorlar. Yetmez ama evet diyorlar.
Alttan alta da bak, savcının, emniyet müdürünün başına bile neler geliyor neler, diyorlar. Tüm bunlar olurken medyanın yöneticilerini Dolmabahçe’de toplayıp, “rahat –hazırol” diyorlar…

İşte böyle…Bütün gücü ele almışlar ama nedense ufak kıpırtıdan çok korkuyorlar…