2 Kasım 2011 Çarşamba

Despotizm, içinde bulunulan anın rejimidir...

Montesquieu, despotizm üzerine şunları söyler: Despotizmde insanlar her şey oldukları için değil, hiç bir şey olmadıkları için eşittirler.

Despotizmin yasalarının olmadığını (ilkelerinin) belirtir. Ve..Günümüz Türkiye'sini mükemmel bir şekilde özetleyen şu cümleyi kurar: Despotizm, içinde bulunulan anın rejimidir...

                                                           ***

Peki şimdi hangi anın içinde bulunuyoruz..?

Cumhurbaşkanı Gül'ün "intikamı alınacak" dediği, Başbakan Erdoğan'ın BDP'yi adeta terörist  ilan ettiği bir andayız.

An itibariyle Fethullah  Gülen'in Kürt sorununa yaklaşımı şöyle:  "Nush ile uslanmayanın hakkı kötektir ! O hakkı kötektir olan, Allah'ım onların da altlarını üstüne getir. Birliklerini boz, evlerine ateş sal. Feryadı figan sal, köklerini kes, kurut ve işlerini bitir !."

En, demokrat gazetemiz Taraf'ta yazan, F Tipi polis-yazar Emre Uslu insansız hava araçlarına aşık olmuş bir vaziyette bakın ne diyor: "Zira devletin elindeki teknolojik imkânlarla artık dağ taş bombalanmıyor. İHA'lar lazerle noktalıyor uçaklar ve helikopterler bombalıyor. Son operasyonlarda feci son ile karşılaşan PKK militanlarının sayısı bile bilinmiyor."

Evet, "Despotizm, içinde bulunulan anın rejimidir..." İşte devleti yönetenleriyle, tarikatlarıyla, yandaş medyasıyla şimdi bize Ragıp Zarakolu ve Prof. Büşra Ersanlı'nın silahlı terör örgütü kurduğu, yönettiği, üye olduğuna inanmamızı istiyorlar.



İste bu despotiklerimiz iki yıl önce "güzel şeyle olacak" diye Kürt Açılımını başlatırken,artık terör örgütü demeyelim,vesayetçi dilden kurtulalım, analar ağlamasın, şimdiye kadar silahla çözülmedi şimdi açılım ile sorunu çözeceğiz diyorlardı..

Karşı  çıkanları ise faşist ilan ediyorlardı.

İşte bu despotiklerimiz seçim anında Kandil'deki PKK yöneticileriyle aynı masada pazarlık yaparken aynı anda seçim meydanlarında asma -kesme muhabbeti yapıyorlardı.


İşte bu despotiklerimiz, sivilleşme, demokratikleşme, diye diye şimdi daha iyi öldüren, özel seçilmiş özel tim ve ordunun ne kadar güzel bir yöntem olduğunu  anlatıyorlar.

Onların keyfi, açılım istediğinde  anında açılımcı, savaş isteğinde anında savaşçı, sivilleşme isteğinde anında sivil, militarizm istediğinde anında militarist olunacak.

Anayasa, yasa, kanun, ilke, hukuk...Onlar isteğinde var, istemediğinde yok...

Aynı yasalarla PKK'lılar Habur'dan elini kolunu sallayıp çıkmıştı ve yine aynı yasalarla o PKK'lıların tümü ceza aldı...


An değişince onlar da artık bir alışkanlıkla hızla değişiyorlar. Onlar kadar hızla değişmeyenleri de faşist ilan edip tutukluyorlar .

Değişmeyen tek şey ise despotizm oluyor...Çünkü  "Despotizm, içinde bulunulan anın rejimidir..."