15 Şubat 2011 Salı

Bir Gazetecilik Neferi: SON- ER

Ergenekon Operasyonu başladığı günden beri kendisini “Kemalist-Ulusalcı” olarak tanımlayan kesimlerde bir ağlaşma var. (Aydınlıkçılar hariç)


Biz bu hallere mi düşecektik, “ahhh… Cumhuriyetimiz, vahhh Paşalarımız  muhabbetinin ötesine geçecek herhangi bir tavır, düşünce davranış içine giremediler.


Hele ki Cumhuriyet Gazetesi…

Başyazarı İlhan Selçuk davanın sanığı olmuş bir gazete olarak Cumhuriyet,  bu süreçte karşı tarafı sarsacak tek bir haber yapamadı.

Çetin Doğan’ın Amerika’da yaşayan akademisyen kızı bile sınırlı olanaklarla yazdığı kitapla adeta Balyoz Davası’nı çökertirken elinde gazete, tv, internet olanağı bulunanların pısırıklığı akıl alır gibi değil.


İşte bu ortamda Soner Yalçın gazeteciliğini konuşturdu. ODA TV’de bilgi, belge, haber yayınladı.


• Ergenekon davasını yürüten polisler ile davaya bakan yargıçların görüşme fotoğraflarını Soner Yalçın yayınladı.

• Ümraniye’deki gecekonduda arama yapan polislerin askerlere küfrettiğini,  daha  ilk günden “Ergenekon” ismini telaffuz ettiğini Soner Yalçın yayınladı.

• Taraf Gazetesi yazarı aynı zamanda polis memuru Emrullah Uslu’nun ABD’deki ilişkileri, uçamaz raporu alıp devletin bursuyla gittiği ABD’den Taraf’a yazılar yazdığını Soner Yalçın yazdı.

Bu listeyi daha da uzatabiliriz.

Yani, Soner  Yalçın, yerinde oturup “ah..vah…”diye ağlaşacağına  gazetecilik yaptı. Cesur gazetecinin her koşul altında mesleğini icra edebileceğini gösterdi.


Son olarak, Ergenekon davasını yürüten polislerin ABD’den eğitim aldığını gösteren videoyu yayınladı. Bu görüntüleri elde edip yayınlamak bile bu ortamda başlı başına büyük iş…


Şimdi Soner Yalçın, çete, gladyo, darbe, faili meçhul suçların simgesi haline getirilen Ergenekon’da yargılanacak.


• Soner Yalçın, Jitem isminin kamuoyunda duyulmasını sağlayan ve Jitem’in cinayetlerini anlatan Ersever’in İtiraflarını yazarken Zaman Gazetesi Veli Küçük ile “kanka” idi…


• Soner Yalçın Susurluk Çetesinin ve Gladio’nun Türkiye’deki tetikçisi Abdullah Çatlı’nın tüm ilişkilerini deşifre ederken bugünkü yandaş medya o zamanlar fasa-fiso manşetleri atıyordu.

• Soner Yalçın’ın gazetecilik yaptığı 2000’e Doğru Dergisi  ilk kez Hizbullah’ı, Hizbul Kontra’nın cinayetlerini yazarken , Mümtazer Türköne,  Tansu Çiller’e “Vatan için kurşun atan da yiyin de şereflidir” cümlesini söyletiyordu. (2000’e Doğru Dergisi’nin Diyarbakır muhabiri Halit Güngen Huzbullah tarafından öldürülen ilk gazetecidir)

• Soner Yalçın’ın gazetecilik yaptığı Aydınlık Dergisi, devlet, mit, jitem, özel harp dairesi içindeki pislikleri deşifre eden “Mit Raporları”nı yayınlarken, bugün Soner’in kendi yazarı olduğunu bile yazamayan Hürriyet,  devletin derin gücüne methiyeler düzüyordu.


Güncel olan son bir örnek:  Tüm dünyayı sarsan Wikileaks belgelerini bırakın araştırmayı, önüne   gelen hazır haberleri bile yayınlamaktan aciz medyanın olduğu bir ortamda Soner Yalçın,  tüm bu belgelere ulaşıyor,  Türkçe’ye çeviriyor ve kitap olarak hazırlıyor. (şimdi savcının elinde…)


Soner Yalçın bu haberleri yaparken, bu kitapları yazarken,  O'nu korumaya alan yandaş medyası, başbakanı, Cumhurbaşkanı, yandaş yargısı yoktu.


İçinde gazetecilik vicdanı taşıyan her habercinin “gerçeği anlatma”  sevdasından vazgeçmeyen Soner Yalçın tüm bunlarla yetinmiyor, elini taşın altına koyup bir de tv kanalı kurmak için harekete geçiyor.

Yani; boyuyla, posuyla, aklıyla, vicdanıyla, düşünceleriyle, duygularıyla, bir bütün olarak gazetecilik yapıyor…

Tek bir araştırma, inceleme, haber yapamadıkları halde kendilerine gazeteci diyen bazı tipler de Soner Yalçın gözaltındayken televizyonlara çıkıp gazetecilik, hukuk, insan hakları dersi vermeye utanmıyorlar.


Gazi Katliamı’nı solcular, Sivas Katliamı’nı Aleviler, Maraş Katliamı’nı Hrant Dink yaptı diye yazanlar şimdi  Ersever cinayetini Soner Yalçın’ın üzerine yıkmaya hazırlanıyor.


Peki sonuçta ne olacak..?

Ne olacağını da Soner Yalçın ve O’nun gibi cesur gazetecilerin kaleminden bu toplum er ya da geç tüm çarpıcılığıyla öğrenecek…