***
İslamcılık veya Siyasal İslam bir asrı aşkın süredir bu topraklarda varlığını sürdürüyor. 20’nci yüzyılın başlarında filizlenen ve giderek görünür hale gelen bu siyasi akım 21. Yüzyılın başında AKP ile tek başına iktidar oldu.
Hem de ne iktidar.
Mahalle muhtarlığından, Cumhurbaşkanlığına kadar devletin tüm kademelerine hakim oldular. “Kılcal damarlara” kadar nüfuz ettiler, “dava taşını gediğine koymak” üzere.
Kendi adımıza Siyasal İslam’dan demokrasi bekleyecek kadar “saf liberal” değildik. Ancak hayata soldan da baksak bu ülkenin milyonlarca samimi dindar insanı gibi biz de azıcık da olsa adalet, hakkaniyet adına hiç olmasa bir iki cümle bekledik.
***
Yıllar yılları kovaladı derken iktidarlarının 11 yılı geride kaldı.
Peki ne bıraktı bu 11 yıl.?
Hadi bizim bir an içimizden geçen beklentilerimizi bir yana bırakalım. Bizzat İslam davası peşinde koşanlara, dindarlara ne bıraktı bu 11 yıl?
Yirmi- otuz katlı betonarme çirkin apartmanları rezidans diye süslemek.
Bin yıllık çınar ağaçlarının gölgesinden utanmadan sağa sola mavi- kırmızı renkli plastik palmiyeler dikmek.
Sultanahmet Camisi ile Topkapı Sarayı arasındaki alana bile otel yapacak kadar gözü dönmüş olmak.
Rıza Zerrab’a “önüne yatarım ya” diyen Muammer Güler’i, Egemen Bağış’ı, Suat Kılıç’ı Şamil Tayyar’ı, Mehmet Metiner ‘i İslamcı davanın siyasetçileri diye milletin önüne çıkarmak.
Rasim Ozan Kütahyalı,Nagihan Alçı, Engin Ardıç, Sevilay Yükselir gibi düzeysizliğin dibindeki tipleri davayı savunan gazeteci olarak beslemek . Bu mudur?
***
Peygamberin yaşamı, Kuran’ın ışığı , ecdadınızın ihtişamı bu plastik palmiyelerin, bahçesinde rüşvet parası bölüştüğünüz bu AVM’lerin neresinde?
Ey, Fatihler, Latifler, Bilaller, Sümeyyeler, Tayyipler, Fethullahlar, beyler, bayanlar.
Mehmet Akif şiirlerini bunun için mi ezberlediniz ?
Okullara, kültür merkezlerine, sokaklara, Necip Fazıl ismini bunun için mi verdiniz?
İlim Yayma Cemiyetlerini, İmam Hatipleri, Işık Evlerini, Türgevleri bunun için mi kurdunuz?
***
Pazartesi günü Karşı’da Hicran Vuslat Şenel yazmıştı: “Kuşu ölen bir çocuğa baş sağlığına giden bir peygamber'in ümmetiyiz.”
Nasıl oluyor da ümmetçilerin bir teki bile 19 yaşındaki oğlu linç edilerek öldürülen Ali İsmail’in annesine başsağlığı dilemiyor, Allah rahmet eylesin demiyor.
Nasıl oluyor da ümmetçilerin bir teki bile İstanbul’un ortasındaki hastanede aylardır yaşam mücadelesi veren 13 yaşındaki Berkin’in ailesine geçmiş olsun , Allah şifalar versin demiyor.
***
Ey, hepimiz Bilal’iz diye pankart açan Recep Tayyip için kefen giyen gençler!
Yüzyıllık davanızı 11 yılda yüz yılın yolsuzluklarına kurban ettiniz.
“Dava taşı”nız Kabataş yalanına, Dolmabahçe vicdansızlığına çarptı un ufak oldu.
Yüzyıllık rüyanızla, büyük iddialarla geldiniz , ayakkabı kutularının içine sıkıştırılmış küçük hesaplarla rüşvetçi işadamlarının önüne yata yata gidiyorsunuz.
"Bir dininiz olduğu için ahlaka ihtiyacınız kalmamış gibi” gidiyorsunuz…
Şimdilik güle güle.
Kuşu ölen çocuk, Ali İsmail ve diğer çocuklarla sizleri bekleyeceğiz.
Mahşer günü görüşeceğiz.
Bu yazı 19 Şubat 2014 Çarşamba günü KARŞI Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder