30 Kasım 2010 Salı

Stratejik Ortağınızdan Belge mi İstiyorsunuz..? Ayıp olmuyor mu?


George Bush, Dick Cheney  ve Donald Rumsfeld Beyaz Saray’da bir akşamüstü özel toplantı yapıyorlar.Bu toplantıda konuşulanlar da Wikileaks tarafından yayınlanıyor. Belgede şunlar yazıyor:
Bush:  “Irak’ta nükleer silah olmadığını biliyoruz, ancak Irak’ı işgal edebilmemiz için nükleer silah var diye bir yalan ortaya atalım. Sonra dünyanın çeşitli ülkelerinde basın mensuplarına  200 milyon dolarlık rüşvet dağıtalım. Bu medya Irak’ta nükleer silah var diye dünya kamuoyunu ikna etsin.
Rumsfeld: Irak’ın komşularından Türkiye’nin Başbakanı  Ecevit, işgale destek vermiyor. Ama yeni kurulan AKP bize söz verdi. İşgale destek verecek. Harekattan önce Ecevit’i düşürürüz. Seçim yapılır, yerine AKP gelirse Türkiye üzeriden askerlerimizi Irak’a sokar rahat rahat ilerleriz.
Cheney:  İşgali tamamladıktan sonra öncelikle Irak’ın tüm tarihi eserlerini kendi ülkelerimize kaçırır, kukla bir hükümet kurar, petrollere de el koyarız. Direnen herkesi de sivil, çocuk, kadın demeden öldürürüz. Gerekirse bir buçuk  milyon sivil insanı öldürelim. Böylece Irak’ta bir daha geri dönüşü olmayacak bir yapı oluşturalım. “
Böyle bir belge çıkmadı Wikileaks’tan… Ama 1 Mart tezkeresinin reddedilmesi hariç yukarıda yazılanların tümü gerçekleşti. Yani, belgeye gerek yok, gerçeğin kendisi en büyük belge…
Bu nedenle, ABD’nin  katliam yapan, darbe tezgahlayan, suikastlar düzenleyen, kargaşa çıkaran  yapısı ortadayken, devlet başkanlarına lakap taktığını ortaya çıkaran belgeler karşısında “şok” olmamız beklenmesin.
AKP içinde Amerika’ya sadakatle bağlı kişilerin bulunduğu, hükümetin yolsuzluk yaptığı, bazı bakanlar hakkında özel hayat dahil ciddi iddiaların  bulunduğuna inanmamız için de Wikieaks’a gerek yok.
                                               ***
Peki, o zaman bu belgelere karşı tavrımızı ne olmalı..?
Yandaş medyanın yaptığı gibi, “dedikodu bunlar, ortada belge yok”  mu diyeceğiz.
Sayın Sağcı, liberal beyler, bayanlar…!
Bu ülkede 50 yıldır  ABD’nin kurduğu düzene demokrasi diyen, bu sistemin içinde yer almak için can atan siz değil miydiniz..?
Menderes, Demirel, Özal, Çiller, Tayyip Erdoğan’ın temsil ettiği merkez sağ tarihi aynı zamanda bu ülkede Amerikancılık tarihi değil mi?
50 yıldır ABD’nin  tak dediğini şak diye yerine getiren sizler, şimdi stratejik ortağınızdan belge mi istiyorsunuz..?  Ayıp olmuyor mu?
Irak’ta nükleer silah olduğuna inandınız da Tayyip Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabı olacağına mı inanmıyorsunuz?
İlhan Selçuk’un kendi gazetesine 3 defa bomba attığına, Türkan Saylan’ın terörist olduğuna, Deniz Gezmiş’in Ergenekoncu olduğuna inanıyorsunuz da, Faruk Özak üzerinden Trabzonspor'a örtülü ödenekten para aktarıldığına mı inanmıyorsunuz.

                                               ***
Bir ülkenin milli savunma bakanı o ülkenin dışişleri bakanı hakkında yabancı bir ülkeye olumsuz şekilde bilgi aktarırsa, adeta şikayet ederse bu ajanlık değil mi?
Başbakan Erdoğan’ın damadını, dünürünü, takip eden fişleyen ABD’li diplomatlar casusluk yapmış olmuyor mu?  Neden istenmeyen adam ilan edilip sınır dışı edilmelerini  savunmuyorsunuz?
Hazır, millet iradesine karşı olan vesayet rejimini  tasfiye ederken bunlar ne şimdi?
ABD’nin yalan dolanlarıyla İran’a karşı füzeleri topraklarınıza yerleştirmek küresel vesayete teslim olmak değil mi?
ABD’li generallerle Irak’a girmeye can atacaksınız, sonra Türkiye’de 3 generali görevden alarak vesayet rejimini ortadan kaldıracaksınız öyle mi..?
Ama unutmayın,  internet çağında artık hiçbir şey kaybolmuyor. İlerde çocuklarınız , torunlarınız, bugün yazdığınız bu yazıları sizin kişiliğinizin birer belgesi olarak okuyacaklar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder