1 Nisan 2014 Salı

Topbaş'ın dişleri

Bir anda, her metrede bir karşıma çıkınca, korktum. Sağa bakıyorum, sola bakıyorum, yukarı bakıyorum, aşağı bakıyorum. Hep aynı görüntü: Sırıtmayla gülümseme aralığında bir yüz ifadesi. Başında kask, burun ve göz çizgileriyle iyice müşfik bir havaya bürünmeye çalışan, maviş gözleriyle sevimlilik pozuna giren bir abi, "Kadir Abi".
Peki, ben neden korktum bu abiden? 
Korkumun nedenini anlatacağım ancak önce size reklam panolarına basılan "Kadir Abi"nin arka yüzündeki Kadir Topbaş'tan biraz söz etmek istiyorum. 

Rant baronu
Kaskını çıkarmış, gülümsemesini bırakmış Kadir Topbaş kim bakalım?..
Metrobüs alımında 65 trilyonluk yolsuzluk yapmak. İddiaların taşındığı mahkemeye bir kez olsun katılmamak. 
Önce işi vermek, sonra da göstermelik ihale açmak (ki Mehmet Bekaroğlu iddialarla ilgili görüntüleri yayımlamıştı).
Başbakan'ın oğluna ait olduğu ileri sürülen özel şirket adına iş takibi yapmak (Recep Tayyip'in ses kayıtlarında var). 
En az 1 milyar dolarlık park, yol, alanı olan arsayı hükümete yakın bir hastane zincirine,  beşte bir fiyatla, 210 milyon dolara peşkeş çekmek. 
Daha ne iddialar, neler neler…
Cami arsasını rezidans yapmak üzere imara açmak mı dersiniz, boğazdaki tarihi yapıyı yakınlarına peşkeş çekmek mi dersiniz…
Kadir Topbaş, tüm bu iddiaların hiçbirine doyurucu, ikna edici bir yanıt veremedi, veremiyor. 

Kaynağı belirsiz malvarlığı
Suyu bedava yaptı diye belediye başkanının görevden alındığı bir ülkede tüm bu yolsuzluk iddialarının muhatabı olan bir belediye başkanına "malvarlığın nedir" diye basit bir soruyu bile soran yok. 
60 trilyon değerinde 21  gayrimenkul, 16 şubeli Saray Muhallebicisi,  bankalarda veya evinde bulunan nakit para, mücevher, hediyelerin değeri nedir bilinmiyor bile…
Hadi bu Kadir Tobaş'ın kişisel parası diyelim ve geçelim. 
Bir de Topbaş'ın hesapsız kitapsız harcadığı bizim paramız var. Yani İBB'nin bütçesi. 
 
Yıllık bütçe tamı tamına 25 katrilyon. 18 bakanlığın bütçesinden daha fazla. 
Ama gelin görün ki yıllık 25 katrilyon para harcayan bu yönetim, 20 yılda sadece 68 kilometre metro yapmış. Bu büyük fiyaskonun üstünü örtmek için de "Her yere metro, her yerde metro" diye Gezi'den arakladığı sloganı yazıp, sırıtık fotoğraflarıyla her yere astırıyor. 
Geçen gün Karşı'da Serdar Akinan da yazmıştı. 
İstanbul'da  metronun ulaşımdaki payı yüzde 19. Bu oran Tokyo'da 96, Paris'te 87, Moskova'da 77.
İşte reklam panolarındaki "Sevimli Abi" pozunun altına gizlenen yüz bu. Halkımızın "Çalıyor ama çalışıyor" veciz sözünü bile boşa çıkarıyor. 

Gezi'nin sorumlusu
Her şeyi bir yana bırakalım…
Polisin onlarca gencin kafasını gözünü yardığı, 14 yaşındaki Berkin Elvan'ı katlettiği Gezi Parkı Direnişi'nin yaşandığı bir kentin belediye başkanı,  hala nasıl aday olabiliyor?.. Tamamen sorumluluk alanında olan bir nedenle bu ülke tarihinin en büyük ayaklanması yaşanmış,  adam İstanbul'a gelen Fransız bir turist kadar bile ilgilenmedi olaylarla. 
Bu tuhaf durumdan daha da tuhaf olan,  ana muhalefetin belediye başkan adayının Kadir Topbaş'ın bu "baron" kişiliğini seçim sürecine taşımaması. Tek bir yolsuzluğu bile gündeme getirmemesi. İnsan böyle bir Kadir Topbaş'ı bulmuş, normalde paçavraya çevirir ya… Ama ne yapıyor Sarıgül? "Rant Baronu"nun imaj çalışmasına destek verircesine "Kadir Abi, Kadir Abi" diye kekeleyip duruyor. 

***

Bizi yiyecek 
Şimdi başa, neden korktuğuma dönelim. 
Adam çelik gibi sağlam protez dişlerini yan yana sıralamış. Ucunu sivriltip kırpık bıyıklarının altından sarkıtmış. İstanbul'da artık arsa, arazi, yeşil alan, dere-tepe kalmadı. Ama bu dişler de Saray Muhallebicisi'nin sütlacıyla yetinecek gibi durmuyorlar. Adam açmış ağzını, iştahla bize bakıyor. Hazırlıklarını yapmış, seçilirse üçüncü döneminde artık bizi yiyecek. Korkum bundan. 
Bir başka korkum da sakın Sarıgül'ün de dişleri protez olmasın? 


Bu yazı 28 Mart 2014 Cuma günü KARŞI Gazetesi'nde yayınlanmıştır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder